Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Dünyanın sonu nasıl gelecek?

Dünyanın sonu nasıl gelecek?
 

Çevre gününü yaşadığımız şu zamanlarda ne yazık ki insanoğlunun bağlı olduğu tek kaynak olan doğa adına hiç de iyi sinyaller almıyoruz. Bizi kendi bünyesinden doğuran, büyüten, besleyen, yaşamamızı sağlayan doğa anaya, bizden daha büyük kötülük yapan başka bir evlat daha yok. Dünyayı paylaştığımız tüm hayvanlar, tüm bitkiler doğayı daha iyi hale getirmek için çabalarken biz önce onları sonra doğayı zehirlemeye devam ediyoruz.

Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun çevre günü sebebiyle yaptığı açıklamada AKP’nin ağaçlandırma çalışmalarına ne kadar değer verdiğini, tam bir çevre dostu olduğunu anlatmış. Belki detaylı bilgi sahibi olmadığı için, belki de hükümet politikalarının tanıtımını güzel yapabilmek adına yaptığı açıklama bana biraz üzücü geldi. Çevre politikaları gerçekten bu kadar basit mi? Vizyonumuz bu kadar sığ mı? Sayın Ercoşkun ve AKP’lilere seslenmek isterim ki konuyu sadece çöp toplama ve çiçek dikme ile kurtarabileceğimizi sanıyorsak yanılıyoruz.

Elbette ki içinde bulunduğumuz yüzyıl, gelinen teknolojik nokta hayatı ve evreni daha iyi yaşayabilmemiz için önemli adımlar attı. Temeline ise enerjiyi koydu. Yalnız unutulmalı ki üretilecek büyün enerji yine doğanın bünyesinden meydana geliyor.

Ve kapitalist hükümetler de yanlış hatta bilinçsiz politikalar yüzünden halkına yalan söylemekten çekinmiyor.

Neymiş, enerji konusunda yabancı ülkelere mi bağlı kalacakmışız…

Neymiş, illa ki nükleer mi olsunmuş…

Neymiş, termik santral mi kurulsaymış…

Ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler…

Kapitalizmin en büyük silahı bu. Daha beter olursunuz demek… Sosyalizm tehlikesi var dediler, aç kalırsınız dediler, sosyalizm gelmedi ama hep aç kaldık…

Para babalarının bu şekilde davranmasının tek sebebi var. İnsanların diğer ihtimalleri görmesini engellemek…

Etkilerini anlatayım da “İşte dünyanın sonu bu zihniyetten gelecek.” sözü ile de yazımı bitireyim.

AKP hükümeti Orta Vadeli Enerji Programında hedeflerini şöyle koydu:

Özelleştirmeleri tamamlamak

Nükleer güç santraline başlamak

Doğalgaza bağımlılığı azaltmak ve YERLİ kaynaklara hız vermek

Enerjide geçiş güzergahı olmak.

Makine Mühendisleri Odası da bu hedeflerin sonuçlarına dair bir rapor hazırladı ve dedi ki:

Fiyatlar ucuzlamadı.

Dışa bağımlı hammaddeyle çalışacak santraller yurtta da olsa yine bizi dışa bağımlı hale getirecek.

Enerjiyi tamamen özelleştirerek bağımsız olunmaz.

Mevcut mevzuatı düzenlemeden hedeflerinizi piyasa mekanizmaları ile tutturamazsınız.

Kömürde bile dışa bağımlı hale geleceğiz.

Hepsinden önemlisi, nükleer ve termik santrallerin yerine konacak o kadar çok enerji retim yöntemi var ki…

Dünya çapındaki İklim Değişikliği Performans Endeksini hazırlayan Jan Burck diyor ki:

Sera Gazı salımında Türkiye 50. sıradan 58. sıraya yükseldi. Türkiye’nin bir yılda değil azalmak, fazladan salgıladığı karbon salımı, 80 milyon insanın yaşadığı Mozambik kadar…

Uluslar arası politikalar konusunda Türkiye geçmiş yıllara göre daha kötü durumda.

Görüşülen uzmanlar Türkiye’nin düzgün sayılabilecek bir politikası olmadığını, varolanın da başarıdan çok uzak olduğunu söylediler.

Bunlar sadece birkaç örnek… Raporları okusanız, durum içler acısı. Peki, Enerji bakanı 2 yıl önce rüzgar ve güneş enerjisine ağırlık vereceğiz dememiş miydi? Demişti…

Peki, neden gözlerini nükleer santrallere, termik santrallere ve dere ve orman katili HES’lere diktiler? O HES’lerin tümünün üreteceği enerjiyi toplayın, GAP’ın yanına bile yaklaşamıyor.

Almanya sadece güneş enerjisi ile tam kapasite ile çalışan 20 nükleer santral kadar enerji üretti. Doğayı da katletmedi. Dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olmakla övünen Türkiye’nin buna parası mı yok, yeterli alanı mı yok?

Türkiye ekonomik olarak suni bir büyüme, bana ve uzmanlara göre şişme içerisinde. Bunun temeli ise inşaat ve enerji.

Bu noktada şunu sormak lazım, enerjide ekonomik büyüme iyi de ya doğaya zarardaki kat be kat büyüme ne olacak?

Yaşayacak başka bir evren daha var mı? O evrende kapitalin yani paranın sahiplerine yer var da biz fakir fukaraya yer var mı?

Bu dünyadan başka yaşayacak yerimiz yoksa hala neden bu doğa katliamını destekliyoruz?

İşte dünyanın sonu bu destek yüzünden gelecek. Hala harekete geçmeyenlerin de bu sonda payı olabilir mi? 

 
Toplam blog
: 10
: 366
Kayıt tarihi
: 05.01.12
 
 

Edebiyat alanında çok da benzeri olmayan bir tarzda denemeler yazmaktayım. Ayrıca yerel bir gazet..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara