- Kategori
- Siyaset
Kürt sorunu mu yoksa etnik bölücülük ve terör sorunu mu?

CHP Genel Başkanı Kılıçtaroğlu hazırladığı 10 maddelik “Kürt sorunu” ile ilgili “çözüm önerilerini” hayata geçirmek ve mecliste grubu bulunan siyasi partilere anlatmak üzere AKP’nin kapısını çaldı.
CHP’nin Kürt sorununa dair çözüm önerilerinde;
Mecliste grubu bulunan siyasi partilerce bir komisyon kurularak çözüm yollarının tespitine;
Meclis dışında “Akil Adamlardan” oluşturulacak bir komisyon kurularak yine çözüm yollarının aranması için çaba sarf edilmesi.
CHP bu önerilerini anlatmak ve destek almak üzere önce AKP ve Başbakan Erdoğan’ın kapısını çalmış, yapılan görüşme sonucunda AKP kanadı yaptığı açıklamalarda;
“CHP çözüm önerisi getirmemiştir, bir takım tespitlerle gelmiştir. Mecliste bir komisyon kurulması için bu sürece mutlaka MHP’nin de dâhil olması gerektiğinin” altını özellikle çizmiştir.
CHP ile görüşme sonrası Başbakan yaptığı açıklamada;
“Burada öneri olarak bir toplumsal mutabakat komisyonu görülüyor. Ancak MHP’nin bugünkü açıklamalarıyla birlikte toplumsal mutabakat olmadığı için bu otomatik olarak düşmüş oluyor.” Sözleriyle de MHP’nin olmadığı bir ortamda “Toplumsal mutabakatın” olamayacağını söyleyerek, CHP’ye bu işin çözüm adresinin MHP olduğunu ve MHP’nin “ikna” edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Bu olaya MHP cephesinden bakıldığı zaman MHP’nin “Kürt Meselesindeki” duruşu çok net ve açıktır.
MHP Genel Başkanı Bahçeli CHP’nin görüşme taleplerini daha olayın başında ret etmiş, gerekçe olarak da ”Türkiye’de Kürt meselesi diye bir mesele yoktur, Türkiye’de etnik bölücülük ve terör meselesi vardır” sözleriyle kapılarını sonuna kadar kapatmıştır.
2005 yılında Diyarbakır’da halka hitap eden Başbakan Erdoğan burada yaptığı konuşmada;
“Kürt sorunu benim meselemdir” sözleriyle Türkiye’de bir “Kürt Sorunu” olduğunu kabul etmiş,2009 yılında bu sorunu çözmek üzere önceleri adına Kürt Sorunu, sonraları demokratik açılım vb. isimlerle bu sorunun çözümü için girişimlerde bulunmuş, bir takım yasal değişiklikler de “etnik bölücülüğe” cesaret veren açılmalara imza atmıştı.
AKP iktidarı 2009’ dan sonra daha da ileri giderek; İmralı, Kandil ve Oslo üçgeninde “zikzaklar” çizmiş 2011 seçim meydanlarında ise yine “teklere” sarılarak;
Tek Bayrak;
Tek Dil,
Tek Devlet.gibi milliyetçi sloganlara sarılmış 2012 yılı başlarında ise;
“Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur, terör meselesi vardır, PKK sorunu vardır” sözleriyle de yine o meşhur “u” dönüşlerinden birini gerçekleştirmiştir.
CHP Genel Başkanıyla görüşen Erdoğan’ın istenilen çözüm çalışmalarının ve “toplumsal Mutabakatın” sağlanabilmesi için bu kez MHP’yi şart olarak koşması ise yine topu taca atması demektir.
Oysa MHP Kürt meselesinde ki tavrından bu güne kadar hiç taviz vermeyen bir partidir. Doğru bildiklerini “oy kaybetme pahasına da olsa” ısrarla söyleyen ve takip eden özellikle de;
Üniter devlet,
Tek Bayrak,
Tek dil,
Tek Millet konularında gayet net ve açık tavır sergilemekte;
Türkiye’de ;
Siyasal Kürtçülük;
Etnik Bölücülük ve;
PKK terör sorunu olduğunu ısrarla söylemekte;
Asıl konuşulması gereken meselenin de bunlar olduğunu dillendirmeye devam etmektedir.
MHP “bin yılda kuruldu bu ülkenin harcı, bu bin yıllık harcı bozmak kimin harcına” diyebilen, Anayasamızda bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin eşit haklara sahip olduğu savunan, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bu vatan topraklarında yaşayan herkesin de Türk Milletinin birer şerefli üyesi olduğunu savunan bir partidir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada da yukarda belirtmeye çalıştığımız MHP’nin görüşleri doğrultusunda bir açıklama yaparak;
“Siyaset kurumunun temsilcileri, eğer bir araya gelecekse, bu etnik bölücü terörün kökünün kazınması amacına dönük olarak gerçekleşmelidir, Milliyetçi Hareket Partisi, hunhar cinayetlerini sürdüren kanlı örgütün tümüyle tasfiye etmeye yarayacak ve bölücülüğün besin kaynaklarını kurutacak her girişim ve teklife açık olup bunlara destek vermeye ne pahasına olursa olsun hazırdır. Maksat çözüm ve huzuru temin etmek ise, herkes bölücü terörün yok edilmesi amacına baş koymalı ve bu hedefe samimiyetle eğilmelidir."
Sayın Bahçeli bu sözleriyle de MHP’nin “Kürt meselesi” denilen bu sorunun bir terör ve etnik bölücülük meselesi olduğunun altını çiziyor ve bu gerçeğin kabulü halinde çözüm yollarına destek vereceklerini de ilan etmektedir.
Kısaca özetlersek;
MHP, CHP ve AKP’nin “Kürt Sorunu “ kervanında yer almayacağını, bu iki partinin “dümen suyuna” girmeyeceğini açıkça ortaya koyarak gelişmeleri “dikkatli bir şekilde de” takip edeceklerinin sinyalini vermektedir.
Sonsuzluk ( Osman Özeker) 07.06.2012