- Kategori
- Psikoloji
Düşler ki ...

Düşler ki düşler… Neler neler düşler!
Bazen yaşarken düşlerimden ibaret içimden bir ses der ki……..
Ne olur yani!
Bir kuş konsa pencereme alsa dileklerimi uçsa gitse. Söylenmemiş sözler olsa. Kuşların kanadına bağlasak düşlerimizi. Ve anlaşsak öylece. Yazsak kağıda, döksek denize. Şiirlerde, şarkılarda buluşsak. Sıkıldım her gün söylenen sözlerden. Sıkıldım herkesin gördüğüne bakmaktan, hep aynı dünyada farkındasız yaşamaktan. Gökyüzünde bir ev kursak mesela, içine sığmayı bilsek. Kopup düşen yaprağın anlamı olsa senin için de. Akıp giden gözyaşı yanağından süzülüp düşmese yere. Yağan yağmura hikayeler yazabilsen. Ya da hikayeler yazsan işte. Bir kez de ben başka birinin hikayesini kahramanı olsam ve sen de benim hikayelerimi okusan. Kendini bulabilsen kelimlerimde. Gözlerinle gördüğünün, kulağınla duyduğunun, ellerinle tuttuğunun ötesi olsa. Hisler aleminin dili olsa. Onlarla konuşsan. Duyguların, düşüncelerin konuşsa. Suskunluğumuz sıkkınlığımızdan olmasa. Arka sokaklarımız olsa, gizli bahçelerimiz, her daim söylenmemiş sözlerimiz, hep yeni yollarımız. Kaçışlarımız, gidişlerimiz sonra geri dönüşlerimiz olsa. Yıldızlara bakıp dilekler tutsak. Gerçek olmasa da dilek tutmayı bilenlerden olsak. Güzel şeyler dileyebilmeyi becerenlerden… Umut dolu ve mutlu! yıldızlara uzaktan bakmaktan sıkılsan mesela bizi onarın yanına çıkarsan, bulutların üzerinde bir evimiz olsa ve yıldızları fener yapsan bize. Bizim hikayemizi yazsan. Okusan bana yazdığın hikayeyi, ben dinlesem… Yazsan, okusan, ben dinlesem! Yazsak, okusak, dinlesek ve anlasak birbirmizi. Konuşmasak bazen de. Konuşsak da söylemesek her şeyi zart diye leblebi demesek mesela leb desek ya da onu da boşver yutsak leblebiyi unutsak sadece aynı tadı alsak! Aynı tad kalsa damaklarımızda. Olursa bir gün bir yorgunluğumuz beklemekten değil dibine kadar yaşamaktan olsa. Ertelemesek hayatı, yaşasak. Yarın için değil bugün için yaşasak. Beklediklerimiz olsa ama yaşadıklarımız da ve beklemiş olduklarımızı yaşıyor olsak! Hep aynı ışık olsa gözlerinde bakarken bana. Hep aynı ışıkla baksak birbirmize ve o ışığı yakalayabilsek. Hep mağrur ve güçlü, iki tekten bir çift ve bibirine usulca geçmiş farklı ama uyumlu… Bambaşka seslerin oluşturduğu bir melodi, en zıt renklerin buluştuğu bir resim gibi. Gurur duyarak her bir ayrıntıdan!
En önemlisi de bir evimiz olsa bulutların üzerinde. Kuşların kanadına bağlasak düşlerimizi, yıldızları fener yapsak. Bir hikaye yazsak beraber.
Yazsak, okusak, dinlesek, ağlasak, gülsek, hissetsek ve anlasak birbirmizi…
Bazen yaşarken düşlerimden ibaret içimden bir ses der ki……..
Ne olur yani!
Bir kuş konsa pencereme alsa dileklerimi uçsa gitse. Söylenmemiş sözler olsa. Kuşların kanadına bağlasak düşlerimizi. Ve anlaşsak öylece. Yazsak kağıda, döksek denize. Şiirlerde, şarkılarda buluşsak. Sıkıldım her gün söylenen sözlerden. Sıkıldım herkesin gördüğüne bakmaktan, hep aynı dünyada farkındasız yaşamaktan. Gökyüzünde bir ev kursak mesela, içine sığmayı bilsek. Kopup düşen yaprağın anlamı olsa senin için de. Akıp giden gözyaşı yanağından süzülüp düşmese yere. Yağan yağmura hikayeler yazabilsen. Ya da hikayeler yazsan işte. Bir kez de ben başka birinin hikayesini kahramanı olsam ve sen de benim hikayelerimi okusan. Kendini bulabilsen kelimlerimde. Gözlerinle gördüğünün, kulağınla duyduğunun, ellerinle tuttuğunun ötesi olsa. Hisler aleminin dili olsa. Onlarla konuşsan. Duyguların, düşüncelerin konuşsa. Suskunluğumuz sıkkınlığımızdan olmasa. Arka sokaklarımız olsa, gizli bahçelerimiz, her daim söylenmemiş sözlerimiz, hep yeni yollarımız. Kaçışlarımız, gidişlerimiz sonra geri dönüşlerimiz olsa. Yıldızlara bakıp dilekler tutsak. Gerçek olmasa da dilek tutmayı bilenlerden olsak. Güzel şeyler dileyebilmeyi becerenlerden… Umut dolu ve mutlu! yıldızlara uzaktan bakmaktan sıkılsan mesela bizi onarın yanına çıkarsan, bulutların üzerinde bir evimiz olsa ve yıldızları fener yapsan bize. Bizim hikayemizi yazsan. Okusan bana yazdığın hikayeyi, ben dinlesem… Yazsan, okusan, ben dinlesem! Yazsak, okusak, dinlesek ve anlasak birbirmizi. Konuşmasak bazen de. Konuşsak da söylemesek her şeyi zart diye leblebi demesek mesela leb desek ya da onu da boşver yutsak leblebiyi unutsak sadece aynı tadı alsak! Aynı tad kalsa damaklarımızda. Olursa bir gün bir yorgunluğumuz beklemekten değil dibine kadar yaşamaktan olsa. Ertelemesek hayatı, yaşasak. Yarın için değil bugün için yaşasak. Beklediklerimiz olsa ama yaşadıklarımız da ve beklemiş olduklarımızı yaşıyor olsak! Hep aynı ışık olsa gözlerinde bakarken bana. Hep aynı ışıkla baksak birbirmize ve o ışığı yakalayabilsek. Hep mağrur ve güçlü, iki tekten bir çift ve bibirine usulca geçmiş farklı ama uyumlu… Bambaşka seslerin oluşturduğu bir melodi, en zıt renklerin buluştuğu bir resim gibi. Gurur duyarak her bir ayrıntıdan!
En önemlisi de bir evimiz olsa bulutların üzerinde. Kuşların kanadına bağlasak düşlerimizi, yıldızları fener yapsak. Bir hikaye yazsak beraber.
Yazsak, okusak, dinlesek, ağlasak, gülsek, hissetsek ve anlasak birbirmizi…