Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Haziran '21

 
Kategori
Deneme
 

DÜŞÜNCE SUÇSA AYDIN ARAMA

Gerçek bir aydın; tüm verileri alt alta koyarak gerçekçi bir bakış açısıyla ve entelektüel bir bakış açısıyla değerlendirme yapmak zorundadır. Misal Türkiye’nin son altmış yıllık politikaları ciddi bir şekilde değerlendirilmeden taraftarlık üzerinden bir kamplaşma ile yönetilen doğru bir değerlendirmeye rastlamak neredeyse imkânsızdır. Türkiye Cumhuriyetini “1920-1938” olarak bir dönem halinde sonrasında “1938-1946 arası hazırlık dönemi”, “1946 sonrasını ayrıca incelemek gerekir. Gerçek bir değerlendirme nasıl olur? Bir parti ya da fikir sahibinin ne dediğinin ne söylediğinin önemi yoktur. Yeşili takip edin. Yeşilin izleri de bir ülkenin meclisinde çıkarılan yasalarında gizlidir. Bu dönemlerin hemen hepsi ayrı ayrı ve dikkatlice incelenmelidir. Bu anlamda gerçek bir değerlendirme bizde asla yapmaz, yapamaz. Misal yeni bir maden yasası yapılıyor ve bu yasada Türkiye’den dışarıya bir servet akışı sağlanıyorsa bu öne sürülen fikirler, “cami” “din diyanet,” Atatürk, din elden gidiyor maskeleri önde kullanılıyorsa bu maskelerin bir önemi yoktur. “Milleti oyalamaya yönelik,  ortaya sürülen ve suyu bulandırma araçlarını bir kenara bırakarak ki burada bazıları bu kavramları tabu olarak kabul ediyor değerli bir aydın ancak kavramlardan korkmadan yalnız bir kavrama düşmanlık ve aleni olarak da kin beslemeden fikirlerini olabildiğince açık bir şekilde açıklayabilmelidir. Bu durumu gerçekten açıklayamayan, birilerinin projeksiyon tuttuğu için sözde aydın ve entelektüel gerçekte kendisinin sesini değil, sahibinin sesini çıkaran, projeksiyonun parlattığı işi bitince projeksiyonun başka yöne, başka kişiye çekilince kişiyi karanlıkta bırakan trajikomik bir olaydır…

O halde aydın için gerçekten fikirlerini yazdığında korkusunun olmaması gerekir. Dünyada fikirlerini alenen korkmadan söyleyebilen insanlar kanaatimce deliler ve bebeklerdir. Onların da ceza-i ehliyetleri yoktur. Türkiye’de ise her on yılda askeri darbelerle yönetimlerin değiştiği bir ortamda yüzlerce aydının hapis yattığı bir devlet yönetiminde Türkiye çıkarlarını savunan bir kişinin uzun ömürlü bir yaşamı Askeri Darbelerin arkasında “Amerika-Nato-Brüksel Atlantik” eksenin gerçekleştirildiği bilindiğine göre olamayacağını bilmemek saflıktır. Yoksa 12 Eylül Askeri Darbesinde olduğu gibi 15 yaşındaki çocuklar fikir suçlusu olarak hapse girer, 16 yaşındaki çocuklar ise yaşları doktor raporu ile büyütülür ve asılarak idam edilir. Burada “kedi bacağı ayırma operasyonu” yapıldığı açıktır. Amaç burada çocuk yaşta birini asmak değildir. Göz korkutmaktır. İleri giderseniz, bu yaştaki çocuklar bile asılırken siz yetişkinlere neler yapabileceğimizi hayal bile edemezsiniz mesajıdır ki, bizim neslin en fazla korktuğu devlet, asker ve ne yazık ki polistir. Çünkü o sindirme operasyonlarının psikolojik etkisine maruz kalan herkes kapıda polis gördüğünde, nabız atışları artar ve heyecanlanır. Normalde hata yapmadım beni niçin arıyor olabilirler düşüncesinden ziyade bana ne suç yıkacaklar diye sıradan vatandaş suçlulardan çok daha fazla korkar. Suçluların korkmasına ise gerek yoktur. Gerçek suçlulardan, yapacaklarının sınırı bilinmeyen, kaybedecek bir şeyi olmayanlara karşı tedbirli olanlar, sıradan insana karşı daha serttir. Psikolojik üstünlük sahada önemli bir durumdur. Bunu çocuklukta öğrenmiş biri olarak korkmadığınız zaman öne geçersiniz, korktuğunuz zaman ise başınıza gelecekler karşıdakinin insafına kalmış bir eziyet silsilesidir.

Gerçekten aydın, entelektüel olmak zordur. Bir yerde okumuştum; çok hoşuma gitmişti. Bir profesör önceleri asistanı olan bir doçente senden entelektüel olmaz diyor, doçent başlıyor yaptıklarını anlatmaya, tekrar profesör yineliyor; senden entelektüel olmaz, yeniden doçent başlıyor saymaya bir türlü profesör fikrini değiştirmiyor. En sonunda profesör soruyor: senden niye entelektüel olmayacağını bilmek ister misin diye soruyor. Doçent meraklı gözlerle cevabı duymak için yanıp tutuşuyor, profesör: ben senden entelektüel olmaz dediğimde her defasında sen bu zamana kadarki çalışmalarını anlattın ancak asla neden, niçin diye sormadın, sormayan birisi entelektüel olamaz. Taraf olan, tehdit algılanan bir ortamda da bir entelektüel yetişse dahi fikirlerini yayamaz, bir ışığı varsa dahi söndürülmüştür, fikrinden başka bir gücü olmayan herkes odundan korkmasa da odunu tutandan korkması gerektiğini odunu tutandan ötürü bilir.

 

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara