Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

Düşünüyorum ama bir faydasını göremiyorum

Düşünüyorum ama bir faydasını göremiyorum
 

Seksenler dizisinin babası gibi oldum.

Yaşananlara baktıkça düşünüyorum.

Düşündükçe de sinirleniyorum.

Sinirlenmek ne kelime... Kahroluyorum. Neden mi?

Amerika'da bir müslüman, "Allahüekber!" diyerek karakola girmiş iki tane polisi bıçaklamış!

Fransa'da başka bir müslüman, "Allahüekber!" diyerek arabasını insanların üzerine sürmüş!

Işid, "Allahüekber!" diyerek suçlu, suçsuz demeden insanları doğruyormuş!

Avusturalya'da başına arapça yazılı (muhtemelen "Allahüekber!"dir) bandaj takan Man Haron Moris isimli İran'lı bir müslüman bir kafeteryadaki insanları rehin almış ve kendisi dahil iki kişinin ölümüne sebep olmuş.

Danıştay cinayetini işleyen Alparslan Aslan da dönemin Danıştay üyelerinden Tansel Çölaşan'a göre Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürdüğü silahın tetiğine "Allahüekber!" diye asılmıştı. vs. vs.

Görüldüğü üzere müslümanların hayatı, islam adına işlendiği iddia edilen canilik örnekleriyle dolu. Bunlara baktıkça, şu müslümanlar da cana kıymaktan, cinayet işlerken kendilerini belli etmekten ne kadar da zevk alıyorlar bile diyebiliriz. Acaba müslümanlar, bu kadar basit ve bayağı insanlar mıdır? Cani, merhametsiz, gaddar tipler midir? Duygu, akıl, empati ve sevgi gibi değerlerden tümüyle yoksun bırakılmış yaratıklar mıdır?

Çocukluğumdan beni dinin içinde sayılırım.

Çünkü dindar bir aileden geliyorum.

Görevim itibariyle başta Kur'an olmak üzere dinle ilgili hatırı sayılır kitap okudum. Ömrümün büyük kısmını, dini bütün tabir edilen insanlarla  tükettim.

Ne var ki, inandığım bu dinde gördüklerim, okuduklarım, yaşadıklarım, dünyaya ve içimizdeki laik kesime algılatılmaya çalışılanlara hiç benzemiyor.

Yani içinde bulunduğum islam asıp kesen, kol koparan, kelle alan, ırza geçen, eziyet ve işkence ile insanlara hayatı zehir eden bir din değil.

Aksine tüm insanları kucaklayan, sadece beşer için değil  tüm canlılar için hukuk vadeden; zayıfların, acizlerin, güçsüzlerin korunup kollanmasını isteyen, her halükarda dürüst ve adil olmayı, yalandan uzak durmayı emreden bir inanç sistemi. (1)

Evet Kur'an, savaş manasına da gelen cihattan, suçlulara verilecek cezalardan bahsediyor ama haksız yere cana kıymayı kesinlikle yasaklıyor. Geçerli bir sebep olmaksızın bir insanı öldüren, bütün insanları katletmiş gibidir diyor. (2) Ayrıca cihad, yalnızca savaşmak anlamına da gelmiyor. İnsanın kendisiyle hesaplaşmasından, başka insanları islama davet etmeye kadar bir çok anlamda kullanılıyor. Üstelik silah ve güç kullanılarak cihadı yalnızca devlet yapabilir, belli grupların bu tür girişimlerinin çapulculuk sayılmaktadır. (3)

Kimse bu yazdıklarımın islamda olmadığını söyleyemez. Söyleyen ya islamı bilmiyordur, ya önyargılıdır ya da açık bir din düşmanıdır. Her devletin ordusunun ve ceza kanununun (bazılarında idam dahil) bulunduğu bu dünyada, islamı savaşçılıkla, kısasla suçlayanlar aslında önünü göremeyen körlerdir.

Eğer gerçek buysa, yani islamın nihai hedefi huzur ve barışsa müslümanlar neden böyle bir görüntü verememektedir? Gördüğümüz müslüman profiliyle teröristin zihinlerde aynı çağrışımı yapması bir gerçek mi, yoksa bir illüzyon mudur? Açıklamaya çalışalım.

Doğrusu, müslümanların hatırı sayılır bir kısmının gerek eğitim, gerekse batı tarzı medeniyet konusundaki noksanlarını kabul etmek zorundayız. Ancak ben, batı medeniyetine ait tüm argümanların insan hayatı için çok ta zaruri olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her toplumun kendine has vazgeçilmez gelenekleri bulunduğunu, özellikle Japonların (batı kültürünün baskısına rağmen kendi) adetlerini hala korumakta olduklarını biliyorum. Kısacası, tam bir batılı gibi davranamamak bir eksiklik değildir. Asıl eksiklik bir çok müslümanın, inancının gereklerini yerine getirecek kadar bile dini bilgilere sahip olmamasıdır. Çevremize dikkatle bakarsak, eğitimlisinden cahiline kadar kimliği (belki bir de cenaze işlemleri) dışında dinle hiç bir alakası olmayan sayısız insan görebiliriz.

Evet müslümanlar batılı gelenekler açısından bakıldığında yeterince medeni durmuyor. Ancak bu müslümanların izansız ve insafsız insanlar oldukları anlamına gelmiyor. Belki nazik konuşmayı, viski içmeyi bilemezler ama yaşadıkları islami ya da geleneksel çevreden bazı müsbet davranış kodları edinmişlerdir Dinlerini yeterince bilmeseler de ikramı, yardımseverliği, fedakarlığı, zorda kalana yardım etmenin iyi olduğunu öğrenmişlerdir. Onun için yolda kalana sırtlarını dönmezler, aç kalanı ekmeksiz bırakmazlar.

Buna karşın batı dünyası, arap kıyafetiyle tanımladığı müslüman profilini çeşitli propaganda yöntemleriyle vatandaşlarının zihnine kaba, cahil hatta terörist bir kişilik olarak nakşetmeyi başarmıştır. Kendi vatandaşlarının zihninde oluşturduğu bu algıyı, batıya öykünen müslüman aydınlara da kabul ettirmiştir. Bu nedenlerden ötürü çoğu insan El Kaide, Işid gibi terör örgütlerinin Allah adına cihad yaptıklarını sanır. Başlarındaki liderlerin, emri islamdan değil batılı istibarat örgütlerinden aldıklarını bilmez. Bilenler de söyleyemez. İşte müslümanın handikapı ve düştükleri hüzün verici durumun önemli bir kısmı buradan kaynaklıdır.

Ancak islam dünyasının başındaki dertlerin tamamının sebebi bu mudur diye sorsak, bunun cevabı kesinlikle "evet" olmayacaktır. Zira araplar ve diğer bazı etnik unsurlar çok önemsedikleri kavmiyetçiliği, (ırk, aşiret, milliyet) islamın yasaklamasına rağmen müslüman olduktan sonra da devam ettirmişlerdir. Hayatlarını, inandıkları islam üzerine ikame etmeleri gerekirken aşiret temelli bir düzeni tercih etmişlerdir.

İşte aynı toprağı paylaşan bu aşiretlerin aralarındaki anlaşmazlıklar, kan davaları batının işine çok yaramıştır. Hala da yaramaktadır. Tek bir aşiret reisini ikna etmek bir ülkeyi karıştırmak için fazlasıyla yetmiş ve yetmektedir. Bu nedenledir ki, bir çok müslüman ülke devlet başkanı ihanete uğrama endişesiyle batının, BM'nin islam dünyası ve müslümanlar aleyhine aldığı hiç bir karara karşı duramamaktadır. Mesela Suriye, Irak, Mısır hakkında, İsrail'in haksız tasarrufları konusunda açık ve net bir politika ortaya koyamamaktadır. Batı da bu sayede, müslümanları madden ve manen sömürmekte ve kullanmaktadır.

Sonuç olarak günümüzün petrolle zenginleşen müslümanları vakarı, mütevaziliği, nefse hakimiyeti emreden islam yerine, egolarını ve kibirlerini okşayan kadim aşiret kurallarına uymayı yeğ tutmaktadırlar. (4) Bu sayede, büyük ve yüksek binalar yapma konusunda birbirleriyle yanrışabilmekte, dinin kişisel arzularına sınır koyan boyunduruğundan kurtulup istedikleri biçimde yaşayabilmektedirler. İslamı ve müslümanlığı yani kendilerini kabalıkla, cehaletle, canilikle ve teröristle eş gösteren batılı dostlarına gülümsemeye devam etmektedirler.

..................

Notlar:
(1)- Nisa/135: "Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."

(2)- Maide/32: " ... Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler."

(3)- "Not: Güç kullanarak cihadı yalnız devlet yapar. Fertlerin başkalarına saldırmalarına cihad değil, çapulculuk, barbarlık denir. Sözle, yazıyla cihad etmek, âlimlerin vazifesidir. Kalble ve duayla bunlara yardım etmek ise, her Müslümanın vazifesidir."(Hadika)

(3)- "Asıl mücahid, nefsi ile cihad edendir." [Tirmizi] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=586

(3)- Vikipedi: "Cihad sözcüğü c-h-d kökünden türemiştir. Cehd, "gayret etme", "bütün gücünü kullanma" mânâsında, cihad ise geleneksel anlamda silah ve savaşları da kapsayan "mücadele" anlamında Kur'an ayetlerinde de kullanılan Arapça bir kelimedir."

(4)- Tekasür/ 1 /2: "Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı." 

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara