Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Duygusuz ilişkiler karmaşası

Duygusuz ilişkiler karmaşası
 

Bir bitkiyi seversiniz, toprağa ekersiniz, gübreler sularsınız, ışığa koyarsınız yeşerir, büyür, göverir sevginize cevap verir.

Bir hayvanı seversiniz, yemini verir, temizliğini, bakımı yaparsınız.Kediyse sırnaşır, köpekse korur, kuşsa avcunuzdan yem yer, omuzunuza konar, balıksa akvaryumun camına yapışır sizi görünce, bir şekilde sevginize cevap verir.

Sevmeyi de sevilmeyi de bilmeyen tek varlık ?????

Üzücü ama gerçek. Hangi hayvan zevk için öldürür? Hangi hayvan yavrusuna kıyar?Hangi hayvan Tanrı'ya kurban sunar?Gelişmişlik denilen şey ne? Hangi hayvan kendisini sevene, kendisini mutlu eymek isteyene, kendisini baş tacı edene sırtını döner?Hangi hayvan sevgiyi yüz üstü bırakır?

Ne komik yasadığımız çağ yalnız, ama bir o kadar da içten içe aşk sevgi arayışları içinde kıvranan insanlarla dolu.Aradığını buldugunda ne oluyor? Özgürlük duygusunun ağır basması ve kaçış.Ardından o malum bilinen son. İlk önce birbirinin gözlerinde erirler.Kalpleri duracak gibi olur.Karmaşık duygulardan dolayı yürekte hissedilen korkular malum sonun başlangıcıdır aslında.Güven ve sevgi istenir.Gönül kapılarının kilidi kıılrsın istenir.Kalbin derinliklerindeki tahta oturmayı başarsın istenir.Bağlılık istenir. İlk heyecan biter bitmez ki bu heyecanın bitişi yataktır aslında, ardından da ilk hüsran, bilmem kaçıncı aşk acısı,bilmem kaçıncı kalp yarası.

Tıpkı yemeğe oturulmadan önce şahane görünen bir sofranın yemekten kalkıldıktan sonraki ,artık yiyecekler, kirli tabak çanaklarla dolu hali kadar geçici, anlamsız,çabuk tükenen bir alışkanlık haline mi geliyor ilişkiler?Çok ama çok aç bir şekilde oturulan masadan doyana kadar zevk almak , doyunca da sofradan kalkıp televizyon başına geçmek gibi bir şey mi karşındakinin kalbi, duyguları?Cevabını ne yazık ki kimse veremiyor bunun.Çabuk yaşanıp , çabuk tüketiliyor her şey ve insana Allah tarafından verilen en büyük yetenek olan , unutabilme yeteneğinin arkasına sığınmak istiyor bireyler.Keşke unutmak onu dilemek kadar kolay olsaydı.


Unutabilmek ve belki de aradığını bulabilmek için,yeniden, yeniden yeniden, bencillikle dolu, sevgisiz, özverisiz, macera peşinde , heyecan peşinde yapılan denmeler, o yeniden, yeniden, yeniden yaşanan deneyimler sonucu baş gösteren güvensizlikler ve kaçışın ardından yeni bir yıkım.Yeniden başa dönme isteği. Kendinden uzaklaşma, kendine olan nefretini önce kendinden nefret etmene sebep olanlara, zamanla da topluma yöneltme.Yeniden yalnızlık.Bitmek tükenmeyen sancılı hayatlar. Geriye dönsen yakmış yıkmışsın. Yıkıntının üzerine hafriyatı temizleyemeden bir bina dikmek ne kadar sağlıklıysa, kırılan kalbin yeniden sevebilmesi de aynı şey olmuyor mu?

Çok şaşırtıcıdır ki bu hayat tarzı sadece ve sadece mega kentlere mahsus.Kalabılıkta kendini gizleyebilmek daha kolay çünkü.

Sevgisiz sevgilere ,yelken açtıkça da , duygusuz ilişkiler karmaşasında debelenip durmaya mahkum ne yazık ki metropol insanları.

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..