Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte dün ve bugün

İyi haftalar e-günlüğüm.

Bu pazartesi günlerini çok seviyorum. İçim kıpır kıpır oluyor. Zinde ve dinlenmiş oluyorum. Enerji fışkırıyor:)

Aslında sadece pazartesi değil her gün böyle oluyorum ama pazartesi daha bir dinlenmiş olduğum için farklı oluyor herhalde... Aslında klasik anlamda dinlenmiş sayılmam. Yani yan gelip yatmadım veya oturmadım. Sadece değişik iş yaptığım için dinlenmiş oldum. Genel de öyle yaparım, iyi oluyor. Bir işten yorulunca dinlenmek için başka bir iş yaparım. Dün yani pazar günü bahçede ki ağaçların diplerini bellemeye devam ettim ve tamamına yakını bitti. Öyle hamlaşmışım ki, bacak kaslarım ağrıdı. Şimdi ise hiç bir şeyim yok. Canavar gibiyim:) (bu iyi veya kötü olduğunu belirten deyimlere de bayılıyorum:) Kötü olsaydım "hoşaf gibiyim diyecektim:)

Evet son e-günlüğüm de cumartesi akşamı caddeye ineceğimi yazmıştım ve işlerimi bitirip indim. Uzun zamandır cadde ye inmiyordum ve ben yokken neler olmuş diye merak etmiştim. Aynı yerin de duruyormuş, pek değişiklik yok. Mekanlar aynı, insanlar aynı, ağaçlar, kuşlar, köpek ve kediler aynı. Sadece pek tanıdığa rastlayamadım. Artık yaşlandık tabi, eskisi kadar tanıdığa rastlayamıyorum. Eskiden selam vermekten yürüyemezdim, şimdiler de rahat rahat yürüyorum:)

Sevgili e-günlük cüğüm, sen neler yaptın diye sormuyorum, çünkü tahmin ediyorum:)

Ortaklarımdan hisse talepleri gelmeye başladı. Her ayın belli günleri ortaklarıma para dağıtıyorum. altı adet ortağım var ve beni deli ediyorlar. İş kurduğumdan beri hiçbir maddi katkıda bulunmadıkları hal de düzenli olarak her ay para alıyorlar. İllallah... Onlara para yetiştirmekten iş yapamıyorum.

Şimdi bazıları ortaklarımı merak edebilir. Yazayım: Ayedaş, İski, İgdaş, Mal sahibi, T.Telekom, Turkcell. Hatta, Apartman görevlisi, vergi dairesi de var ama onları saymıyorum:)

Pazar günü istiklal marşı'nda ki "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" dizesini sayıkladım durdum. Neden acaba? Hiç sizin oturduğunuz yere halı silken, çöp döken oluyor mu bilmem ama, yeni taşındığım bina da pazar günü bütün bunlara şahit oldum. Hatta bir sakin, balkonunu yıkadı ve bütün pis suları benim oturduğum yere akıttı:) Ben çok sakin ve sabırlı bir insanım. Beni böyle şeyler kızdıramaz. Ne yaptım. Nefes alıp yirmiye kadar saydım ve sakinleştim. Her defasında aynı şeyi yapıyorum ve karşımdakine kızmak, ve kendimi yıpratmak yerine o'na acıyor ve yardımcı olmak istiyorum. Yine öyle yaptım:) (bana deli diyorlar) Yukarıya seslenip "balkonu yıkamanıza yardımcı olabilir miyim?" diye seslendim. Bir kadın "çok teşekkür ederim ama bitirdim" dedi pişkin pişkin... Ama bu konuşmadan sonra su akmadı:) Bir sakini de çöp atarken yakaladım, ona da , büyük bir çöp kovası göstererek (ben koymuştum) "çöpleri bunun içine atabilirsiniz" diye seslendim. Ses yok. Bir daha seslendim. "isterseniz basket potası şeklinde yapayım daha rahat atarsınız" dedim, yine ses yok... Sonra Aşağıya güzel bir bayan geldi (ben demedim mi her işte bir hayır vardır diye) " çok özür dilerim aşağıya birilerinin taşındığını bilmiyordum" dedi:) Demek ki alt katınız da kimse yoksa çöp atabilirsiniz, ama biri varsa atılmaz:)

Ney se, bendeniz bu pazar gününün getirdiklerinden faydalanmak, ve insanlık adına hanımefendiyi buyur ettim ve ona çay ikram ettim. Biraz sohbet ve çay faslından sonra, şekillendirme sorularına geçtik. (ne iş yaparsın, hangi takımı tutarsın, nerelisin, burçlara inanır mısın vs. vs. gibi) Karşımızdakini mutlaka bir kalıba sokmalıyız ya... Sadece soruları cevaplamak la yetindim ama o da suç oldu. "sen neden bana sormuyorsun" diye bir karşılık aldım ve o an da yıldızlarımızın savaşı başlattığını hissettim. Yanılmışım. (ama köpeğim yanılmaz. Hanım gelince o hırlamıştı) Hanımefendi gitmemekte ve sohbet etmekte ısrarlı. Bence mahsuru yok. Hava karardı ve halen çay sigara içiyoruz. En sonun da, yapacak çok işim olduğunu ve tekrar mutlaka görüşmek istediğimi belirttim. Kalktı. Tokalaştık, memnuniyetlerimizi dile getirdik ve beni öptü. Yanlış anlama günlük cüğüm. Yanaklarımdan öptü. Beni beğendiğinden değil, herhalde parfümümün kokusunu beğenmiştir:) Bu pazar gününün sürprizi bu oldu. (sürpriz denirse)
Merak etme değerli e-günlüğüm, bir gelişme olursa mutlaka sana yazarım. Ancak gelişmeler 7+ ve korku, şiddet içeren şeyler olursa yazamam, kusura bakma:)
Sevgili e-günlük daha yazmak isterdim ancak, vaktim çok dar. Ne kadar iyi bir dinleyici olduğunu biliyorum.

Yine de sana "hoşçakal" demek zorundayım. Yarın görüşürüz, şey pardon yazışırız. Muck, muck (sayfalarından)

Biliyor musun? Yataktan düşerek ölme olasılığı, iki milyon da bir miş... (ama yine de risk var)

Güzel söz: "Gençleri eğitmenin amacı, onları yaşamları boyunca, kendi kendilerini eğitmeye hazırlamaktır.... (Biz de gençler kendi kendilerini eğitemesinler diye sıkı sıkı şartlıyoruz)

R. M. HUTCHINS

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..