- Kategori
- Eğitim
Eğitime dair sorunları görmek
Okulların varlığı toplumun eğitim ihtiyacının karşılanacağı yerlerin varlığı anlamına gelir. Ancak sadece okulun var olması toplumun eğitim ihtiyacının karşılandığı anlamına gelmez. Okulun varlığı önemli bir adım olmakla birlikte yeterli değildir. Okul topluma eğitim hizmeti sunma görevini üstüne almış devletin bu faaliyet için ihtiyaç duyulan ilk adımı atması anlamına gelmektedir. Atılacak ilk adım, sonraki adımlar tarafından desteklenmediği takdirde çok yetersiz kalır. Okulu kuran eğitim hizmeti sunucuları okulun yaşaması, gelişmesi, işlevini yerine getirmesi, kendinden beklenen yararı en üst düzeye çıkarması için gereken diğer adımları da atmak zorundadır. Eğitim konusunda çaba harcayanlar okulun yapılmasının bir son adım değil sayısız adımlara ihtiyaç duyan sonsuz süreçlerin bir başlangıcı olduğunu bilir. Okul eğitim hizmetlerinin üretildiği temel kurum olmakla birlikte okulun hizmet sunduğu kesimler toplumda doğrudan aktif olan, toplumsal yaşamı kısa sürede etkileyebilen unsurlar değildir. Bu nedenle okul eğitim için can alıcı bir kurum olmakla birlikte toplumsal yaşamın içinde çok da etkin bir yere sahip değildir. Bunun en temel nedenlerinden biri okulun kendisi dışında var olan büyük sisteme bağlı olarak hareket etme zorunluluğu içinde olmasıdır. Okul kurulduğu andan itibaren kendi başına hareket eden bir organizma değildir. Toplumun içinde var olan birçok kurum gibi okul da kendisi dışında var olan bir yapıya bağlı olarak çalışmak zorundadır.
Okulun bu özelliği nedeniyle okulu yapmış olmak işin son adımı değil bir ilk adım niteliğini taşımaktadır. Okul yine kendini yapan iradenin atacağı diğer adımlara bağlı olarak varlığını iyi, etkin, verimli, yararlı bir halde sürdürebilir. Bu durumda eğitimle ilgili değerlendirme yaparken okula yönelik değerlendirmeler yapmak çok da doğru olmayabilir. Zira kendi başına var olamayan, kendi ayakları üzerinde durmaya imkan ve fırsat bulamayan bir kurumsal yapıya yönelik yapılacak değerlendirme gerçekçi, mantıklı, doğru bir sonuç vermeyecektir. Eğitime dair değerlendirmede okuldan çok okulun bağlı olduğu üst yapının değerlendirilmesinin üzerinde durulması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Eğitim hizmetini sunan irade olarak eğitim sistemi, eğitim sisteminin bağlı olduğu genel yönetim sistemi bu anlamda toplumsal hayatın her alanına yönelik olarak etki etme gücüne sahiptir. Ancak eğitim sistemi, eğitim sisteminin bağlı olduğu genel yönetim sistemi tek ve homojen bir yapıdan oluşmamaktadır. Eğitim sistemi gibi diğer toplumsal hizmet alanları kendine özgü çalışma düzenlerinden, kurumsal yapılardan, insan ve madde kaynaklarından oluşur. Tüm bu sayılanlar devasa ve karmaşık bir yapı olarak karşımıza çıkar. Bu devasa ve karmaşık yapıya etki edebilmek kısa sürede ve bir veya birkaç kişinin eliyle mümkün değildir. Eğitime dair değerlendirme yaparken bu devasa ve karmaşık yapının bilincinde olmak büyük önem taşımaktadır. Okullar kendilerini yapan devasa ve karmaşık yapının bir parçası olarak kendileri için biçilmiş, belirlenmiş rolleri yerine getirmeye çalışırken büyük oranda üstte bulunan bu devasa ve karmaşık yapıya bağlı olmak zorunda kalırlar.
Eğitime dair değerlendirmede odaklanılacak merkezler olarak okulların yerine asıl karar organlarını görmek daha doğru değerlendirmeler yapılmasını getirir. Eğitim sisteminin işletilmesinde yetki sahibi olan karar organı öncelikle bakanlık merkez teşkilatı ve onun üstü durumundaki genel yönetim teşkilatı olarak görülmelidir. Genel yönetim her ne kadar topluma hizmet üreten değişik alanların tümüne yönelik ayrıntılı bir çalışma yapamaz diye düşünülse de tüm hizmet alanlarının genel anlamda düzenlenmesinden tek başına sorumlu durumdadır. Eğitim konusu da hizmet üretim alanlarından biri olarak genel yönetimin elinde bulunan bir alandır. Bu nedenle okulun, okuldaki eğitimin yönetimi, değerlendirilmesi, geliştirilmesi eğitim sistemine ve dolaylı olarak da genel yönetim sistemine bağlı bir durumdur. Genel yönetim her alana yönelik ayrıntılı çalışmalar yapamasa da getirilen genel ilkeler doğrultusunda tüm alanların çalışma düzenine doğrudan etki edebilir.
İlgi alanımız eğitim olduğu için eğitim sisteminin öncelikle dikkate alınması daha mantıklı bir yaklaşımdır. Eğitim sistemi devasa ve karmaşık bir yapıya sahip olarak çok farklı parçalardan oluşur. Okullar bu parçaların içinde belki de en son üzerinde durulacak parça olarak görülebilir. Eğitim sistemi içinde okullar eğitim faaliyetlerinde en son noktada yer aldıkları ve en az etki ve yetkiye sahip oldukları gibi etkiye her zaman en fazla açık oldukları için eğitime dair değerlendirmelerde en son sıralarda yer alması doğaldır. Eğitim sisteminin işleyişi üzerinde değerlendirme yapmak isteyen birisi bu yönüyle okullardan önce eğitim sisteminin daha üst düzey noktalarına odaklanmalıdır.
Eğitim sisteminin içinde bulunanlar eğitim sisteminin işleyişinde yapılması gereken düzenlemeler konusunda yetki ve etki sahiplerine yol gösterici bir yardımda bulunabilir. Ancak sistemin işleyişinde böylesi bir alışkanlığın, çalışma sisteminin, geleneğin oluşması bir anda ve kendiliğinden mümkün değildir. Özellikle devasa ve karmaşık yapıya sahip sistemlerde bu durum çok daha zordur. Kurumsal yapının bu konuda bir takım görevleri yerine getirmesi gerekirken kurumsal yapının işleyişinden etkilenen toplum kesimlerinin de yerine getirmesi gereken önemli görevler bulunmaktadır. Eğitime dair kurumsal yapı ve toplum kesimleri üzerlerine düşen bu görevleri layıkıyla yerine getirdiği takdirde eğitimle ilgili yaşanan birçok sorun ortadan kalkacaktır. Ancak bu zaman gelinceye kadar kurumsal yapıların da toplum kesimlerinin de atması gereken birçok adım hala olduğu gibi durmaktadır.
Eğitime dair hizmet üreten üst yapıdaki kurumsal yapıların öncelikle aktif, şeffaf, öngörülebilir, katılıma dayalı, sistemli, adil bir çalışma düzenine sahip olması gerekir. Eğitime dair hizmet üretme yetkisine sahip olan kurumsal yapıların içyapısından kaynaklanan sorunların varlığı eğitim hizmetinin niteliğine de doğrudan etki etmektedir. Bu nedenle nitelikli bir hizmet üretmek isteyen bir sistemin öncelikle kendi içyapısındaki sorunlarını çözmüş olması beklenir. İçyapıdan kaynaklanan sorunlar çözümlenmeden üretilen hizmetin niteliğine dair yapılacak değerlendirmeler bir yarar sağlamayacak veya beyin jimnastiği yapmaktan öteye geçmeyecektir. Eğitim sisteminin üst yapısında var olan mevcut sorunların neler olduğu üzerinde değerlendirmeleri böylesi bir yazının sınırları içinde ele alabilmek mümkün görünmemektedir. Ancak yapıdan kaynaklanan sorunlar, işleyişten kaynaklanan sorunlar, düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar, insan unsurundan kaynaklanan sorunlar, tarihi sürecin getirdiği sorunlar gibi başlıklar halinde dile getirip sonraki yazılarda bunların ayrıntılandırılması daha doğru bir yaklaşım olacak gibi görünüyor. Ancak eğitime dair kademeler düzeyinde olsun, okullar düzeyinde olsun birçok sorunun ele alınması üst düzey sorunların giderilmesi sonrasında ele alınacak bir durum olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ise eğitimin içinde birkaç kişinin veya alt düzey birimlerin yapabileceği bir çalışma değildir. Öncelikle sistemin üst birimleri bu konuda öncülük görevini yerine getirmesi ardından sistemde sorun odaklı bir yaklaşımın geliştirilmesi, yaşanan sorunların nedenlerini ortaya çıkarıp çözme yönünde cesaret verici bir tutumun güçlendirilmesi, geleneğin bu çerçevede yönlendirilmesi gerekmektedir.
Görüş, öneri ve eleştirileriniz için…..
Ali Hikmet DEMİR