- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Emek cephesinde yine hüsran

2008 yılında baş gösteren “Küresel Kriz” toplumun her kesimini etkilemiş;
Çıkan kriz sonucu, esnaf, sanayici, çiftçi, en önemlisi de “emek cephesini” oluşturan işçi, memur, emekli, dul ve yetimler sıkıntıya düşmüşlerdir.
Yaşanan ekonomik krizlere acil tedbirler alınarak “en asgariye” indirme çabası göstermesi gereken hükümetse;
“Krizin bizi teğet geçtiğini” savunarak, popülist söylemlerin arkasına sığınmayı seçmiştir.
2009 yılı, ekonomide daralma, işsizlik, yoksulluk ve açlıkların büyüyerek arttığı, binlerce işyerine kepenk vurulduğu bir yıl olmaktan kendini kurtaramamıştır.
Hükümetin krizle ilgili almaya çalıştığı tedbirler yetersiz ve geçici tedbirler olunca; son bir yıllık süreç de işsizlik %10, 7 den, % 13, 4 yükselmiş, işsiz sayısı 2 milyon 601 binden, 3 milyon 396 bine ulaşmıştır.
2009 yılında İthalat hacminde ki azalış %36, 8 i bulmuş, toplam dış ticaret hacminde ise %33, 2 oranında bir daralma gerçekleşmiştir.
İthalatta ki bu daralma sonucu işsizlik, yoksulluk ve açlık artmıştır. Sanayici, çiftci, KOBİ’ler üretemez ve ürettiğini de satamaz hale gelmiştir.
Bütün bu olanların sonucu, özellikle de sanayide ve KOBİ’lerde işyeri kapatmaları, işten çıkarmalar önlenememiş, sonuç da üretemeyen, ürettiğini satamayan bir sanayi yapısı ortaya çıkmıştır.
Emek cephesinde ise kayıplar ve yeni yükler hükümetce birbiri ardına hayata geçirilmeye başlandı.
Hükümetin bu konuda ki son bir yıllık icraatına bakıldığında;
*Emeklilik yaşı 60 dan, 65 e çekildi.
*Başka geliri olan dul eşe bağlanan “ölüm aylığı” %75 den, % 50 ye indirildi.
*Askerlik borçlanması (20 aylık) 2272. TL den, 4440 TL.ye çıkarıldı.
*Yaş sınırı olmaksızın ana ve babadan sağlık hizmeti alankız çocuklarına sınırlama getirildi.
*Emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenlerin, emekli maaşlarının kesilmesi kararlaştırıldı.
*İşsiz kalanların Sağlık Sigortası 6 aydan, 3 aya çekildi.
*Sağlık hizmetlerinde alınan “katkı payları” arttırıldı.Sağlık ocakları ve aile hekimliğine başvurularda 2 TL (daha önce alınmıyordu),
Devlet hastanelerine müracaatta 8 Tl,
Özel hastanelere başvurularda ise 15 TL katkı payı alınmasına başlandı.
Hükümet sağlık da ki bu uygulama ile “vatandaşın cebindeki son kuruşa” da göz diktiğini göstermiştir.
*AB Uyum Yasaları kapsamında Kamu çalışanlarına “söz verilmesine” rağmen, “grevli ve toplu sözleşmeli” sendikal haklar bir türlü gündeme getirilmemiştir.
Görüldüğü gibi, AKP İktidarı 2008 de olduğu gibi, 2009 yılında da emek cephesini, görmezden gelmiş, İşçi ve memur sendikalarının “uyarılarına” rağmen ileri bir adım atmamakta direnmiştir.
2009 yılı “icraatın içinden” uygulamalarına bakacak olursak;
*Özelleştirmeler hız kesmeden devam etmiş, bu dönemde yaklaşık 200 bin kamu çalışanı “özelleştirme” mağduru olmuştur.
*Çalışanlara “artan milli gelirden” pay verilmemiş, büyümenin “kaymağı” küresel sermayeye dağıtılmıştır.
*Uygulanan “yanlış ekonomik politikalarla” şçi, memur, emekli, dul ve yetimler “açlığa” mahkûm edilmişlerdir.
*Milli gelir dağıtılırken her yıl küçültülen pasta dilimi reva görülen “dar ve sabit gelirliler” vergi toplanırken hatırlanmış, dolaylı vergilerle vatandaşın “bükülen beli” bir daha doğrultmamak üzere “kırılmıştır”.
2010 yılı bütçesi de hayal kırıklığı yaratmış, işçiye, memura, emekliye, işsize yönelik ne bir iyileştirme, nede bir “nefes aldıracak” tedbir görülmemektedir.
Sonuç da yurdum insanı için;
Demek yine bana hüsran,
Bana yine hasret var.
Yine bana esmer günler düştü eyvah,
Yine bana hüsran, bana yine hasret var.
Yine bana sensiz günler düştü.
Dizelerini içeren şarkıyı söylemeye devam edecek;
Ya da;
Emek cephesini oluşturan tüm kesimler bir ve bütünleşerek, tek yumruk olarak haklı taleplerini bu iktidara demokratik yollardan “kabul ettirme” mücadelesini vermeye gayret gösterecek.
SONSUZLUK ( Osman Özeker) 04.01.2010