Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Temmuz '07

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Emekli olunca sizi neler bekliyor…

Emekli olunca sizi neler bekliyor…
 

Sıcak bir yaz günü uyku akıyor gözlerimden… Ama sıcak hava gözlerimi kapatmamam izin vermiyor… Bide ertesi gün işin olduğunu düşüp efkârlanıyorum… Uykuya dalmak istedikçe gözlerim daha bir açılıyordu sanki…

Vazgeçiyorum uyumaktan ve hayallere dalmaya karar veriyorum… Kafamda önce bir ay, sonra birkaç ay, hatta yıllar sonra neler yapacağımı tasarlamaya başlıyorum... Bu hayatımın geri kalanı için ya da ilerde keşke dememek için çok önemli…

Düşündükçe şu zaman şunu, bu zaman bunu yaparım diyorum, dedikçe hayallerim uzuyor, liste uzadıkça gözlerim kapanıyordu…

Bir anda kendimi 2049 yılında buluyorum… Cildim yılların yorgunluğunu taşıyor, saçlarım da ise beyazlar hakim… Hafifte kamburum çıkmış ellerim buruşmuş… Bir oğlum bir kızım var. Tabi evlendirmişim ikisinide; okullarını başarı ile okumuşlar… Kızımın bir oğlu, oğlumun da iki tane oğlu var… Nazar değmesin amcaları, teyzeleri üç torunumda birbirinden tatlı… Günün yorgunluğunu torunlarım boynuma sarılınca atıyorum…

Efendim diyorum yıllar benden çok şey götürmüş stres, koşturmaca vb. bir sürü şey bende kalp hastası oldum, gözlerimde pekiyi değil aslında…

Daha dün gibi hatırlıyorum emeklilik dilekçemi verdiğimi… Oysa neler hayal etmiştim dilekçeyi verirken… Hayat arkadaşım, can yoldaşım ile önce kendimize Karadeniz taraflarında bir yazlık alacaktık, doğanın sesini dinleyecektik… Yılların bizden aldığını şimdi biz ondan alacaktık, keyfini çıkartacaktık yaşamın…

Peki, ne mi oldu?

Torunlara bakacak bakıcı bulamadı çocuklar ya da bulmak istemediler… eee tabi ben daha güvenilir biriyim çünkü anneleriyim… Daha öncede onları büyütmüştüm, emek sarf etmiştim… Kıramadım evlatlarımı evet demek zorunda kaldım… Böylece de tüm emeklilik hayallerimde suya düşmüş oldu…

Şimdi mi ne yapıyorum?

Sabahın 8’inde mesaim başlıyor, kalkıyorum, torunlara kahvaltılar hazırlıyorum, onların dağıttıklarını topluyorum, vazolarımı kırdıklarında kızmaya kalksam eşimle kavga ediyorum (eşim; oğlan çocuğu onlar hanım diye şımartıyor…), titreyen ellerimle yarım yamalak yaptığım işleri beğenmeyen kızım ve gelinimin suratını çekiyorum, damadın sevmediği yemeği yapmamaya özen gösteriyorum, sabahtan akşama kadar torun peşinde koşup herkesi memnun etmeye çalışıyorum, torunlarımın koltukların tepesine çıkmalarına da izin veriyorum, benim tepeme çıkmalarına da. 65 yaşından sonra şebeklik de yapıyorum… Bütün bunları severek yüksünmeden yapıyorum da bir sağol anneciğim diyen olmuyor…

Saat zilin çalmasıyla gözlerimi bir açıyorum, terin suyun içinde kalmışım ve yaşadıklarımın hepsi meğer bir rüyadan ibaretmiş… Bir ohh çektikten sonra, duş alıp işe hazırlanıyorum…

Belki şimdilik bu senaryodan kurtuldum ama ilerde yüzde yüz yaşayacağımı ve yaşayacağınızı da biliyorum... beni şimdiden ter bastı…

Yoksa siz emekliliğinizde rahatlayacağınızı mı sanmıştınız…

Herşey gönlünüzce olsun sevgilerle...

 
Toplam blog
: 28
: 1145
Kayıt tarihi
: 03.11.06
 
 

1984 yılında Ankara’da doğdum. Yaşadığım şehre yani Ankara’ya bayılıyorum. Hayatımın 2/3 ünü gülerek..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara