- Kategori
- Kitap
Emine Supçin'in insanlığı sorgulayan kitabı çıktı..."Hiç"

Fotoğrafı kitaptan kendim çektim....
Bazen bir blog okuruz. Onu okurken, konunun içine öyle bir gireriz ki, o blogun bitmesini hiç istemeyiz. Günce de dediğimiz bu blogları çok beğendimizde başa dönüp birkaç kere daha okuruz. Ama bloglar uzun olmaz ve bundan sonra o yazarın başka bir blog yazmasını bekleriz. Yazdığı her yazının beğenildiği blog yazarı çok fazla değildir. Ama yazılarını beğendiğimiz bir blog yazarı kitap çıkarırsa işte o kitabı okumanın zevki de bir başkadır. Birçoğumuzun tanıdığı değerli blog yazarımız Emine Supçin o söz ettiğim blog yazarlarının başında gelir.
Emine hanımın kitabının tanıtımına geçmeden önce bir anımı anlatmak istiyorum.
Çocukluğumuz geniş bahçeli bir evde geçti. Meyve ağaçlarımızın olduğu, sebzeleri kendimizin yetiştirdiği ve tavuklarımızın olduğu geniş bir bahçe. Tavuklarımız legorn cinsi beyaz tavuklardandı ve 6 tavuk ile bir horozumuz vardı. O tavuklar her gün birer yumurta yumurtlardı. Kümeslerinin kapıları ise her aman açıktı. Her gün altı yumurta alırken, bir zaman sonra follukta 5 yumurtadan fazlasını göremiyorduk. Ya tavuklardan biri gün aşırı yumurtluyordu veya tavuğun biri hiç yumurtlamıyordu. Aradan 1 ay kadar bir zaman geçmişti. Tavuklarımızdan biri arkasına 5 tane civciv takmış, bahçede dolaşıyordu. Sonradan anladık ki, o tavuk başka bir yere yumurtluyor ve bizim gulk dediğimiz dönemde de o yumurtaların üzerinde yatmıştı. Yani civcivi olan tavuk bir süre yumurtlamıyordu.
Benzetme nasıl oldu bilmiyorum ama, yazılarını takip ettiğim blog yazarları içersinde 3 blog yazarımız uzun süredir yazmıyor. Bu arkadaşlarımızdan Arif Öğütçü zaten kitap çalışmaları olduğu bilgisini bize vermişti. MB aracılığıyla tanıdığım değerli iki yazarımızdan Ata Kemal Şahin ise yeni kitap çalışmaları dolayısiyle, blog yazmaya ara vermiş, hatta kitap çıkarma aşamasında birlikte çalıştığı firmanın bu süre içersinde bloglarını yayından kaldırma önerisini uyguladığını anlatmıştı. Aynı şekilde yazılarını merak ettiğim Emine Supçin de kitap çalışmalarına vakit ayırdığından şu sıralarda blog yazamadığını gönderdiği mailde açıklamıştı.
Şimdi son iki paragrafı birleştirdiğimde şöyle bir sonuç çıkarabilir miyiz?
Bloglar bizim yumurtamızsa kitaplar civcivlerimizdir. (Bakın bu deyimi şu anda buldum. Dolayısiyle de patenti bana aittir. İsim vermeden yayınlanamaz :)) Yazarlar kitap yazdığı sürece blog yazamazlar. Tıpkı tavukların yumurtaların üzerine yattığı sürece yumurtlayamadıkları gibi...
Kitap tanıtımında bu sözlere ne gerek var diye düşünebilirsiniz? Ama işte birden aklıma geldi, yazdım...
Neyse gelelim kitabın tanıtımına.
Öncelikle facebook aracılığıyla Emine hanımın böyle bir kitap çıkardığını görünce hemen sipariş verdim ve 3 gün içinde de kitap elime geçti, bir gün içinde okuyup, yorumlayabilecek duruma gelebildim.
Kitabın ana fikri, İnsanlığın geçmişten bu yana , erdem adına, modernlik adına bir arpa boyu yol almadığını bazen mizahi bazen de felsefi yönden, okuyanları düşündürerek akıcı bir anlatımla okuyucularına sunuyor olması...
Kitabının başında yazar "En yüksek insanlık Makamına" bir dilekçe sunuyor. Bu dilekçe ise şöyle:
Yeryüzünde bulunduğum 45 yıllık sürede birebir yaşadıklarım ve şahit olduklarım neticesinde şu an itibari ile insanıktan istifa etmeye karar vermiş bulunmaktayım.
İş bu isteğimin dikkate alınarak; bundan böyle yapacak olduğum her türlü absürtlük, ayıp, suç, günah olarak adlandırdığınız ne varsa ve yaptırımları ne ise, karşılığında bir insan gibi değerlendirilmek yerine, bir HİÇ olarak kabul edilmemi arz ederim!
Bilginize
Emine Supçin,
26 Haziran 2011
İnsanlar olayların içinde olduğu sürece olayları objektif olarak göremezler. Ancak dışardan bakıldığında olaylar tarafsız ve bir bütün olarak görülebilir. Bakın Emine hanım bu açıklamayı nasıl yapmış?
"İnsanlıktan istifamın özü, insanlığa bir kahır dilekçesiydi. Fakat o istifa bana, insanlığa bir bütün olarak dışarıdan, objektif bakabilme şansı verdi. Ve hiçlik penceresinden varlık desenlerine baktığımda, düzeni ve evrenin kusursuzluğunu bozan tek etmenin insan olduğunu gördüm. Hâlâ dışardayım insan olmanın ve şu haliyle, anlattığım insan güruhuna dahil olasım yok. Biliyorum ki benim gibi hiçlik deryasından insanlığa kâh gülümseyerek, kâh acıyarak, kâh göz yaşları ve elem içinde bakan, ama insandan vazgeçmiş, ama hâlâ umut var olan sizler varsınız. Selam olsun engin yüreklerinize.
Kitap, kıskançlıkla başlayıp, iletişim, şehvet, koku, gürültü, duygu sömürüsü,iki yüzlülük, tüketen toplum, küçümsemek, kapitalizm, gdo gibi kısa başlıklar altında devam ediyor, yazar bazen kendisini bir köle sahibi, bazen bir köle yerine koyup, o andaki düşüncelerini bizimle çok samimi bir şekilde paylaşıyor.
Örneğin tüketen toplum başlığı altında reklamlardan söz etmiş. "Bilmem kim, şu mucizevi ilaçla şu kadar günde, şu kadar kilo verdi" deyip sırıtan reklamlar derken. Neden kilo almış peki o sözü edilen "şu" Yemiş kardeşim, yemiş, Sen o kadar, "Tüket, çok ve çabuk tüket" çığırtkanlığı yapıp üstünü, "Daha çok tüket, bak bu ne biçim lezzetli, bir tek yemeyen pişman" şeklinde alengirli, janjanlı reklamlarla süsler, televizyonda "Kızgın kumlardan serin sulara"diyerek en edebi sözcüklerle dondurma reklamlarını döndürürsen, şu'ncağız da alır o kiloları elbette.
Kendisi bir eğitimci olduğu için bazı bölümlerin sonuna testler koymuş. Bu testler ciddi, yarı şaka ve şaka adı altında hem eğlendirici hem düşündürücü bir şekilde düzenlenmiş.
Kitabının arka sayfasında ise bir poşet içinde küçük tohumlar var. Bu tohumlara dilek tohumu adını vermiş ve okuyuculardan bu tohumları aşağıdaki seçenekleri kullanarak toprağa ekmelerini diliyor.
Adı, dilek tohumu.
Aşk diliyorsanız, aşk,
Huzur diliyorsanız, huzur,
Başarı diliyorsanız, başarı,
Mutluluk diyorsanız mutluluk"
Tohumlar toprağa, dilekleriniz evrenin kulağına erişsin
Hayat vermenin kutsallığı, dileğinize can versin...
Aslında buraya aktarmak için daha birçok notlar almıştım. Ama siz en iyisi bir an önce o kitabı internetten alın ve zevkle okuyun derim.
Kitapla ilgili facebook sayfasının linkini aşağıda veriyorum. Ayrıca kitabı tedarik edebileceğiniz internet adreslerini de aşağıda bulabilirsiniz.
Ha,,, bu arada değerli Emine Supçin iki kitap daha hazırlıyor bu yüzden uzun bir süre daha blog yazamaz sanıyorum..
Biliyorsunuz kuluçkaya yatmış tavuklar yumurtlamaz...:)))
http://www.facebook.com/hiceminesupcin
http://www.kitapadresi.com/kitaplistesi.aspx?orderby=yazar&id=Emine+Sup%C3%A7in