Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Ekim '12

 
Kategori
Futbol
 

Ercan Taner, Volkan’ın yediği gol için “annesi” mi, yoksa “hamlesi” mi dedi?

Ercan Taner, Volkan’ın yediği gol için “annesi” mi, yoksa “hamlesi” mi dedi?
 

Gereksiz işlerle uğraşmayı, hele “laf üretme”yi yaratıcılık sanırız!...

“Sosyal medya”, öteki adı twitter denen yerden çıkan bir “yakıştırma”, işte böyle bir “yaratıcılık” örneği olarak kafalara sokulmak istendi.

Asıl medya sayesinden sokuldu da...

Macaristan-Türkiye maçı, “kâğıt mendil” gibi bir yana atıldı!

“İnternet medyası”, kafası “güzel” olandan yana çalışanlara değil, “sahte kâr” ardında koşanlara “prim” verdiğini bir kez daha gösterdi. “Mantık süzgeci”nden geçirmeden,  “yem” diye öne konana balıklama atladı, “haber atlatma”  hevesiyle, bulduğunu “manşet”e çekti.

Başlıklar farklı, haber denenin içeriği aynı.

İşin kolayı bulunmuş zaten, biri hazırlıyor; ötekiler “kes yapıştır”la birbiriyle yarışıyorlar. Habercilik yaptığını sananlar, “sosyal medya” denen kesimden “parazit” yapanları eğiteceklerine, onları “teşvik edici” eylem içine giriyorlar.

Bir giren de, bir daha çıkamıyor, onlardan biri oluyor, ne yazık ki!...

Ne yazık ki, “yozlaşma”, haberciliğin etiketi oluyor.

Girin internete, ciddi olması gerekenler bile, haberin (!) üzerine “alıcı kuş” gibi atlamış, özgün (!) olmak için sadece başlığı farklı atmışlar:

Ercan Taner’den milli maçta şaşırtan gaf!
Ercan Taner’den tarihi gaf!
Ercan Taner’in tarihi gafı twitter’ı salladı!
Ercan Taner’in şaşırtan gafı: Volkan’ın annesi...
Ercan Taner’den Volkan gafı!
Ercan Taner’den inanılmaz gaf!
Ercan Taner’den beklenmedik gaf!
Spiker Ercan Taner’in gafı çok konuşulacak!
Ercan Taner’in Volkan’ın annesi gafı...
Ercan Taner’in gafı, sosyal medyayı salladı!


*****

Ercan Taner, diyelim ki, “Volkan’ın annesi...” dedi.

Söylenmeyen bölümü nasıl tamamlayacaksınız?

Volkan Demirel'in yediği garip golün tekrarı gösterilirken Ercan Taner, Volkan’ı "kalaylamak" için sanki “hamle” yaptı, sonra bundan vazgeçti; “kalaylama”yı size mi bıraktı?

Görüntüye, gol tekrarına bakıldığında, buna uygun sözcüğün “annesi” mi yoksa “hamlesi” mi uygun düşer?

Düşünen hem var, hem yok!

“Annesi” ile “hamlesi” karıştırıldığında, bunda bir “dil sürçmesi” olduğunu düşünmek de olmaz. Çünkü iki sözcük arasında böyle bir duruma yol açacak benzerlik, sözcükleri karıştırma yok. Sözgelimi “baro” ile balo”, “Türk” ile “Kürt”, “tezkere” ile “teskere” gibi sözcükler olsa, bu sözcükler arasında “dil sürçmesi” olur, neyse...

(Dil sürçmesi” nedir?

Bunun bir başak adı da “dil kayması” dır; “Konuşurken söyleyeceği şey yerine yanlış bir şey söylemek”...

“Dil sürçmesi”, ses yönünden birbirine benzeyen sözcüklerde olur.

Tarihçi bir arkadaşımdan dinlemiştim. Bir dersinde tarihi bir kişiden söz eden bir bilgi verir; kimden söz ettiğini sorar. Bir öğrenci, maç kültürü olmalı, hemen yanıtlar:

“İbn? Sina..”

Öğrenci, “İbni” diyeceğine “İbn?” demiştir.

İşte, “klas” bir örnek!)

*****

“Volkan’ın annesi...”, cümle nasıl nasıl biterse bitsin, “özne” olur.

“Özne”, cümlede “işi yapan”dır. Bu bakımdan, “Volkan’ın annesi...”nin, ekrana gelen Volkan’ın yediği golün görüntüsüyle hiçbir ilgisi olmayacaktır.

“Volkan’ın annesi...”nden sonra sırayalalım sözcükleri, bitirin cümleyi, yargı tamamlansın, bakalım, nasıl bir cümle olacak?

İsterseniz biz tamamlayalım, gol yemeyle ilgili olması gerekecek ya...

“.... bu gole çok üzülmüştür.”

“.... kahrolmuştur!”

“......, oğlum bu golü senin gibi bir kaleci nasıl yer, diye şaşırmıştır.”

Bu ve benzeri bir cümlenin kurulması, “mizah”tah öteye gitmez, Ercan Taner’in gibi saygın bir spikere de yakışmaz.

“Volkan’ın hamlesi....”nden sonra ne gelmesi gerekirdi?

“..... gole engel olmadı”,

“....golü önlemeye yetmedi.”

“ ... yetmedi.”

“Volkan’ın hamlesi...” dedikten sonra, bunu duyan, gerisini anlamıştır zaten.

*****

Denmek istenen, beklenen ne?

Ercan Taner’in ağzından çıkan, yarım kalanın bir "küfür"ün başlangıcı olduğu algısını yaratmak!...

Beklenenin olması için de, ağızdan çıkanın “Volkan’ın annesi...” değil, ”Volkan’ın annesini...”  biçiminde olması gerekirdi. O zaman ağızdan çıkan, cümle nasıl biterse bitsin, cümlenin ”nesne"si olacaktı. Bilen bilir ki, “nesne”, eylemin yaptığı “işten etkilenen”dir; “Neyi? “Kimi?” sorularının yanıtıdır.

Ercan Taner’in ağzından çıkanın “küfür“ olduğu algısını/ kuşkusunu yaratmak isteyenler de bilir ki, işin içine “anne”yi katıp küfredilmez, “ana” denir.

Hangi pencereden bakarsanız bakın, Ercan Taner’in "dil sürçmesi” yaptığı düşünülse de, ortada kafası “belden aşağı çalışan”ların bilinçaltının dışı yansıması vardır. İçlerinden geçeni, o anda kuşkusuz dışa vurmuş, belki de çevresindekilerden “sesli destek” de almışlardır... Yetmedi, seslendirdiklerini, sonra da “sosyal medya” aracılığıyla Türkiye’ye, moda deyişle 75 milyona yaymışlardır.

Bunu da Ercan Taner üzerinden yaratılan algı ile gerçekleştirmişler.

“Sosyal medya” denen kesimde sesi çıkanları anlamak mümkün olur da, ciddi olması gereken “internet medyası”nın bu oyunun içinde olması, “tellaklık“ görevini üstlenmesi niye?

Memlekete “sosyal medya” yön verecekse vay halimize!

“Yalan satıyor!” diyen spor müdürleri varsa, kimi ekranlarda “hakaret”ten, “karalama”dan, “yalan haber”den vazgeçilmiyorsa, “sosyal medya”ya bel bağlayanlar da bunlar, bunların türevlerinden başkası olmaz!

Parmakları klavyede, ruhları sanal ortamın derinliklerinde dolaşanlar, kendilerini acaba ne  konumunda görüyorlar?

Allah akıl fikir versin!

Ey akıl, sağduyu nerdesin?


http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com



 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara