- Kategori
- Mizah
Erdek’te ramazan 3: İşler büyüyor

eyupgazetesi.com
Havalar gittikçe ağırlaşıyor. Ama bizim balkon güzel. Bayılıyorum. Hele buraya attığım, atadan dededen kalma bir şezlongum var ki, hiç sormayın. Her şekle girebilir. İstediğiniz anda vücudunuzun her şeklini alabilir. Allah için yatak bile olabilir…
Bazen onun üzerinde uyuyakalırım… ta ki hanım uyandırıncaya kadar. Ama bir keresinde galiba yanlış bir yerine basmışım, şezlong beni altına almasın mı? “Ulan, bırak beni namussuz,” diye bağırıyorum, laftan anlamıyor. Epeyce boğuştuktan sonra ben galip çıktım ve kalktım üzerine oturdum. Hırsımı alamadım, ayağa kalktım bir iki tekme savurdum. Bari anlasa neye dayak yediğini. Biliyorum kabahat benim ama işte erkekliğe de ok sürmek olmaz. Öyle her şeyin kabahatini üzerimize alacak olsak. Oooo...!
Şimdi yatarken çok daha temkinliyim. O da tekmeleri yedi ya.. O da benden daha dikkatli. Neyse şimdi daha iyi geçiniyoruz. Her halde birbirimizi daha iyi anlıyoruz.
Uyuyorum ama uzaklardan da bir sesler gelip, beynimi dağıtıyor…
“Dan dan da ..dan dan…”
“Dandiri dandiri dan…Dandiri dardiri dan…” ve
“Düm tek de düm tek… Düm tek de düm tek…”
Sesler büyüdü büyüdü , geldi bizim balkonun altında durdu. Sonra feryat figanlar…
“Hey Hamit abi be… Sabah oldu sen hala sahura kalkacaksın! Hoş senin oruçla, sahurla, imsakla pek aran yok ya… Kalk be kalk …Heyyy..”
Arkadaş aşağıda kıyamet kopuyor. Orkestra bir yandan, Müslüm’ün feryatları bir yandan gel de uyanma:
“ Ne var be Müslüm. Gecenin en güzel saatinde gelirsin… Ne insaf merhamet bilirsin… Vallahi Müslüm baştan aşağı sinirsin…!”
“Hamit abi öyle deme… Bana Hamit abi vuruldu dediler de onun için sana bugün özel muamele yapıyorum. Bak senin için ufak çaplı , güzel bir Roman orkestrası getirdim..”
“Seni Allah kahretmesin Müslüm. Ulan birdin, iki oldunuz, şimdi de üç mü oldunuz? Bu gidişle siz bu orkestrayla bütün evreni bile uyandırırsınız be..”
“Yapma Hamit abi , seni nerede , kim şişledi söyle de biz de onu hacamatlayalım. Bilirsin seni severiz. Ne oldu gözüne öyle. Bir sakatlık yok değil mi?
“Yok. Ufak bir operasyon geçirdim.Gözümün bebeğini aldılar…”
“Kim, nasıl, nerede aldı..? Allahaşkına söyle de bilelim. Ona göre tedbirimizi alalım?”
“Ben her şeyi Karpuzcu Hakan’a anlattım. O sana izah eder. Tamam da bu üçünçü davulcu kim yahu?”
“O mu .. O “Tren Dumanı” namı diğer Kostak… Benim mahdum olur… Yaşı sekiz oldu, artık staj yapmasının zamanı geldi. Öğrensin. Belki ilerde büyük musikişinas olabilir kendisi.. Zurna öğrensin diyorum ama davulu bir türlü başından çıkarmıyor… Eh bende yolları öğrensin diye çıkardım. Ona göre de bir davul yaptırdım. Bakma küçük müçük ama çok zeki maşallah, İlerde İnşallah “O ses –Çocuklar” Yarışmasına girip Birinci gelebilir. Maşallah sesi de pek güzel… Hadi oğlum Hamit Amca’na bir mani söyleyiver…”
Tren Dumanı hemen anında vaziyeti kavradı , maniyi düzdü…
“Hamit ağabeyin gözünü eline verdiler
Arkasından amma da yüreksizmiş,dediler
Helal olsun size hacamatçı amcalar
Acaba o gözü hangi kediler yediler…”
“Müslüm, sen çocuğunu böyle mi terbiye veriyorsun, Maşallah? Hem bu ne biçim mani be. Duyan da kim bilir ne düşünecek?”
“Hamit abi sana da hiçbir şeyi beğendiremiyoruz. Sen en iyisi , iyileşene kadar sezlongunla boğuş, dur.. Zaten senden bahşiş çıkmaz. Hadi geçmiş olsun. Bana eyvallah …” dedi ve üçlü orkestra uzaklaştı. Allah beterinden saklasın.
“Dan dan da ..dan dan…”
“Dandiri dandiri dan…Dandiri dardiri dan…” ve
“Düm tek de düm tek… Düm tek de düm tek…”