Erkeğim, döverim...

Evet, erkek bu gücü kendisinde hep görüyor; kızınca dövüyor, kızınca tecavüz ediyor, ya da kızınca öldürüyor.

Dünyada her 3 kadından 1'i hayatında en az bir kez aile içi şiddete maruz kalıyor.

G-20 üyesi Türkiye’de bu oran diğer gelişmiş devletlere oranla çok daha yüksek. Türkiye genelinde kadınların neredeyse yarısı şiddete maruz kalıyor. Uzmanlara göre ülke genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39. Varoşlarda bu oran %97'lere çıkıyor.Yaşadıkları fiziksel şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48.5. Herhangi bir sivil toplum örgütüne ve polis, savcılık dahil hiçbir kuruluşa başvurmayanların oranı %92. Genel kanının aksine kırsal kesimde ve kentlerde kadına karşı şiddet oranı hemen hemen eşit düzeyde. Şiddetin en yoğun yaşandığı bölgeler ise Doğu ve İç Anadolu bölgeleri.

Aile içi şiddet zamanla cinayete dönüşebiliyor. Uluslararası Af Örgütü, kadına yönelik şiddetin yaşamın her alanında dehşet verici oranda arttığını açıkladı.

Uluslararası Af Örgütü ve bağımsız Flora Tristan Merkezi tarafından hazırlanan bir araştırmaya göre kadın cinayetlerinin de çoğu aile içi şiddetten kaynaklanıyor.

Bazı basın organlarında bu cinayetler, suçlu kişilerin cinayetleri kıskançlık ya da ilişkinin sona ermesi sonucu işlediklerini iddia ettiği için ''aşk cinayetleri'' olarak ta yer alabiliyor. Türkiye’deyse kadınların büyük bir kısmı şiddetle, daha evliliklerinin ilk yıllarında tanışıyor.

Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’nin dünyada ve Türkiye’de çeşitli araştırmalara dayanarak açıkladığı verilere göre, kadınların en büyük sorunu dayak. Türkiye’de evliliklerin ilk 3 yılında üniversiteli kadınların yüzde 73’ü, gecekondu ve kırsal kesimde yaşayan kadınların ise yüzde 90’ı şiddete maruz kalıyor.

Erkeklerin yüzde 45’i kadının kendisine itaat etmemesi durumunda dövme ve tecavüzü hak görüyor. Erkeklerin yüzde 23’ü eşine tecavüz ediyor.

Diğer ülkelerin durumu da Türkiye’den pek farklı değil. Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı raporda, dünyada her üç kadından birine tekabül eden bir milyara yakın kadının dövüldüğü, seks yapmaya zorlandığı veya taciz ve şiddetin bir başka şeklini yaşamak zorunda bırakıldığı belirtilen raporda, bu şiddeti yaratanların da genellikle kadının yakınındaki erkekler ya da aile bireyleri olduğu kaydediliyor.

Dünyanın en ileri ülkesi sayılan ABD'de bile her 15 saniyede bir kadının eşi ya da sevgilisi tarafından dövüldüğü, her 90 saniyede bir kadının tecavüze uğradığı ifade ediliyor.

Araştırmalara göre;

-Şiddete yönelen erkekler daha çok 16-25 yaş aralığında.

-Evlilik ortamı şiddetin oluşmasına daha müsait.

-Bireylerin yaşamında yakın zamanda ortaya çıkan gerilim, bıkkınlık, öfke vb. durumlar, şiddete yönelik davranışları körüklemekte.

-Bireyin fantezileri şiddet eğilimini artırabiliyor.

-El altında kolay ulaşılabilecek silah vb. aletlerin bulunması, şiddetin cinayete dönüşmesinde rol oynayabiliyor.

-Uyuşturucu ve alkol kullanımı da diğer bir tetikleyici faktör.

Yine araştırmalara göre şiddet eğilimi olan erkeklerde görülen özellikler şu şekilde tespit edilmiş:

-Düşük benlik saygısı olması.

-Sıklıkla terk edilme, bağımlılık, güvenlik duygusunun azalmış olması.

-Kişilik bozukluğu.

-İstismar ve şiddetin bulunduğu aile ortamında büyümüş olma.

-Ortaya koydukları davranışı inkar etme, yalanlama, küçümseme.

-Şiddeti çözüm yolu olarak görme düşüncesi.

-Kadın erkek davranışları konusundaki katı düşünce.

-Madde bağımlısı olma.

-Anormal düzeyde kıskanç olma ve

-Kendisini özel biriymiş gibi görme düşüncesinde olma.

Huzurlu ve sağlıklı günler dileğiyle…