- Kategori
- Gündelik Yaşam
Esin hanım ve İlham bey

kaynak:www.edasuner.com/etiket/karton/page/2/
Son bir haftadır nedense bir türlü yazı yazamadım. Çok işim olduğundan veya önemli bir sorunum olduğundan da değil. Hani derler ya esin veya ilham gelmiyor. Ben değil de onlar çok meşgul sanki. Neredeler mi? Bilmiyorum, ama her gün binlerce muhteşem yazılar yazan insanlarla beraberler. Sanki artık beni sevmiyorlar. Yaptığım bir yanlışlık mı var, acaba? Bilmeden, istemeden üzdüm mü, onları?
Bir ara ne kadar da iyi anlaşıyorduk, oysa. Gerçi biraz zamansız, ters saatlerde geliyorlardı ziyaretime. Bazen gecenin sabaha ulaştığı saatlerde 03:00 veya 04:00’ lerde. Bazen ise işimin en yoğun olduğu saatlerde. Şöyle adam gibi bir saatte hiç buluşamadık henüz. En çok sevdiğim saat yine de sabah saat 06:00 ve 06:30 gibidir.
Sanki, bu saatlerde yazdığım yazılar daha başarılı gibi. En azından ben daha çok beğeniyorum. Başkalarının düşünceleri tabii ki daha önemli. Bu yazım mı? Kimsenin
beğenmeyeceğine eminim. Ama, biraz zorlayarak da olsa, bir şeyler yazmak istedim. Çünkü; yazmak beni çok ama çok rahatlatıyor. Gerginliğim kayboluyor, hayata tekrar pozitif bakışım artıyor, kısaca iyi geliyor. Hem belki de bu yazıyla onları ne kadar özlediğimi de anlatmış olurum. Kime mi? Tabii ki Esin Hanım’la İlham Bey’e...
Birde derler ki yazmak çok kolaydır. Bence çok zor iş!Hem de ne kadar zor. Birde şu her gün günlük yazı, makale yazan kişilerin sıkıntısını düşünün. Yazmak çok zor bir sanat. Ben yazarken çok düzeltmeyi de sevmiyorum. Tüm yazılarımı doğaçlama yazdım. Doğaçlama yazarken sanki klavyemi kullanırken bilgisayarım bir insanmış ta onunla konuşurken, dertleşir yormuşum gibi geliyor. Belki de ondan çok rahatlıyorum.
EEE!. Nerdesiniz hala? Artık, gelin Esin Hanım, İlham Bey. Bu kadar da sizi övdük, özlediğimiz de yazdık. Gelin yeniden ne olur.