Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '11

 
Kategori
Aile
 

Eşiniz sizi nasıl aldatıyor?

Eşiniz sizi nasıl aldatıyor?
 

“Evliliği sürdüren beden değil, ruhtur.”
PUPLIUS SYRUS 

Aldatma denince aklınıza, eşinizin bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi geliyorsa, aldanıyorsunuz! Çünkü bu, istatistikler ne derse desin, en yaygın aldatma şekli kesinlikle değildir. Evlilikte en yaygın aldatma şekli nedir biliyor musunuz?
Kendine zaman ayırmak!
Evlilikte “kendine zaman ayırarak” aldatma, günümüzde en yaygın aldatma şeklidir. Şu soruları sorun kendinize: Kendime zaman ayırarak çocuklarla hoşça vakit geçiriyor muyum? Kendime zaman ayırarak eşimle birlikte oluyor muyum?
“Kendinize zaman ayırmak” la ne demek istiyorsunuz? Siz evliliği eşiniz ve çocuklarınız için mi yaptınız, yoksa kendiniz için mi? Peki kendiniz için evlendiyseniz, evlilik yaşamınız kendiniz için değil midir? Bunun dışında “kendiniz için” ne demek? Evlilikte eşlerin birey olarak kendilerini geliştirmelerinin, evlilik yaşamına bir katkısı olması beklenmez mi? Kendinize zaman ayırarak evlilik yaşamını güzelleştiriyor musunuz?
“Eş” ne demek, eşinizden ayrı olarak siz kimsiniz? Eğer eşinizden ayrı bir kimliğiniz varsa, siz eşinizi aldatıyorsunuz; çünkü artık o insan “eş” olmaz, dost olur, yoldaş olur, tamam, ama dostla, yoldaşla da aile kurulmaz. Aile “eş”le kurulur. Evlendiğinizde, artık sizin yeni bir kimliğiniz vardır (nüfus cüzdanınız bile değişir!). Bu kimlik, eş dediğiniz insanla ortaklaşa bir kimliktir. Bu nedenle soyadınızı o kişiye verir ya da o kişinin soyadını alırsınız. Toplum içinde bağımsız bir kişiliğe sahip değilsinizdir artık. Atacağınız her adım eşinizi ve çocuklarınızı da bağlar. Siz onları temsil eden bir birey olmayı kabul etmişsinizdir evlenip aile kurmakla. Eşinizden ve çocuklarınızdan bağımsız bir kişiliğiniz nasıl olabilir? Böyle bir kişiliğiniz olsaydı, aldatma kavramı cinsel anlamda da ortaya çıkmazdı. “Kendime ait bağımsız kişiliğimle yattım onunla karıcığım/kocacığım, seninle bir ilgisi yok!”. Mantıklı geliyor mu bu size?
Benim söylediklerim sizi şaşırtmış olabilir. Çünkü çoğumuz, bu konuları kendi başımıza oturup düşünmediğimiz için, bize ne verilmişse, ne söylenmişse öyle davranan birer bilgisayar programı gibiyiz. Evlilikte, bireylerin “bağımsız kişiliklerini” korumaları komedisini, son derece ciddi bir şekilde oynayan programlar! “Matrix” filmindekiler gibi!
Bazılarımız, o “bağımsız kişilik” uydurmasının peşinde, eşimizin soyadını almayı da kabul etmeyiz. Ya da çifte soyadlar çıkar ortaya. Çifte soyadlarının nedeni, “soy eşitliğini sağlamak” değildir büyük bir olasılıkla, kendimizi de aldatmayalım!
Kişilik tarzda ortaya çıkar. Evlilikte, bu tarzların eşimizle birebir aynı olması beklenmez doğal olarak; ancak eşlerin birbirleriyle uyumlu, birbirlerini tamamlayan tarzlar geliştirmesi gerekir. Bu, evlilik öncesi kişiliğin eriyip, yeni bir ortak kişiliğin gelişmesi sürecidir. Ailenin anlamı bu süreçle derinleşir, önemi bu süreçle artar. Aile, böyle bir bütünleşmedir. Çünkü aile, “İlahi birliğin” toplumsal ifadesidir. Bu nedenle aile kavramının zayıfladığı toplumlarda, “yalnızlık” olgusu ciddi bir toplumsal sorun haline gelir.
Aile kavramının bu öneminden dolayı, biz kendi bağımsız kişiliğimizden vazgeçip, ortak bir kişilik geliştirme adımı atarız evlenerek. Eğer “Neden evleniyoruz?, “Neden aile kuruyoruz?” sorularının yanıtını, kitaplardan okuyarak değil de, kendimizi izleyerek verebiliyorsak, gönüllü olarak katılırız bu bütünleşme sürecine. Yoksa evlilik yaparız sadece; ama asla bir “aile” kuramayız. Günümüzde toplumsal sorunların kökeninde, aile kavramındaki bu yozlaşma yatmaktadır!
Ekonomik sorunların aile kavramını yıprattığı bir gerçek. Fakat belirleyici etken bu değildir. Çünkü ekonomik refaha kavuşmuş toplumlara bakarsanız, aile facialarıyla karşılaşırsınız! Sorun temelde, aile kavramını sadece maddi olarak görüp(sosyal bir kurum olarak), manevi yönüne karşı (bireysel bütünlük duygusundaki işlevi) körlükte yatmaktadır. Öyleyse şimdi yeniden sorun kendinize: İnsanoğlu neden bir aile kurma gereksinimi duyar? Yanıtını siz vermelisiniz, kitaplardan uzak durmanızı öneririm.
Eşinizin sizi ya da sizin eşinizi aldatmanızın bin bir yolunu görebilirsiniz etrafınıza baktığınızda. Ben birini örnek olarak verdim. Artık aldatma konusunda, şu cinsellik saplantısından kurtulup bakma zamanı. Çünkü asıl zarar gören sizin egonuz değildir! Görürseniz, düzeltme seçeneği ortaya çıkar! Herkese “sıcak bir yuva” diliyorum bütün kalbimle! 

izzetbalci@ziprotek.com 

 

 

 
Toplam blog
: 75
: 1163
Kayıt tarihi
: 06.06.11
 
 

Zihinsel Programlama Teknikleri(NLP, Hipnoz, Meditasyon..vs.) alanında, uzun yıllardır araştırma ..