Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Eski şehirler ve evler

Eski şehirler ve evler
 

Uzun bir aradan sonra yine Bursa’dayım. Ulu caminin yanındaki asırlık çınarların gölgesinde yorgunluk gideriyorum. Günlerden Cuma olduğu için her yan kalabalık. Yerli, yabancı bir sürü insan. Bilmem onlarda benim gibi geçmişi hatırlayıp, bir zamanlar padişahların, paşaların, vezirlerin dolaştığı eski günleri hayal ederler mi? Meydanın ortasındaki fıskiye olmasa ağaçların gölgesi insanları serinletmeye yetmeyecek. O kadar sıcak. En çok satışı su satıcıları yapıyor zaten. Kimi çocuklar ayakkabı boyama telaşında, kimi oyuncak satma peşinde. Biraz dinlenip tekrar kalkıyorum. Niyetim Kapalı çarşıya gitmek. İnsan kalabalığından zar zor yol bulup taş merdivenden çarşıya giriyorum. Yine her yan insan dolu. Sağlı sollu havlu, çeyizlik, giyim eşyası satan dükkân dolu...

Tüm dükkânlarda alış veriş yapan insanlar. Dükkânların çoğu eski hallerini koruyor, bazıları ise tamir görmüş. Hallerinden belli. İnsan nereye gideceğine ne yapacağın karar vermekte zorlanıyor. Benim dikkatimi hemen merdivenin solundaki antikacı dükkânı çekiyor. Vitrininde eski bir sinema makinesi. Eski lambalar, kakma kutu ve aynalar var. Bir kapıdan girip öbüründen çıkıyorum. İçerisi gibi dışarısı da insan kaynıyor. Bir yokuştan aşağı salıyorum kendimi. Kadınlar oturmuş, kimi dantel, kimi oya, kimi yemeni satıyor. Kadınların kendi el ürünlerini sattıkları bir pazar... Yine asırlık çınar ağaçları, yine havlu, oyuncak, giyim eşyaları satıcıları, yine kalabalık... Ayaklarım beni yeraltı treni istasyonuna alıp gelmiş farkında olmadan. Merdivenleri inip, turnikedeki makinede elektronik bileti okutup başka bir merdivenle yeraltı treni trenine doğru yürüyorum. Hareket zamanına on dakika var. Bir banka oturuyorum. Bekliyorum ki tren gelsin. Görevliler yerleri süpürüyor. Her taraf ter temiz. İnsanlar çöpleri kutulara atıyor. Trenim geliyor acele etmeden biniyoruz. İtiş kakış yok. Tren hareket ediyor. Herkese yetecek kadar oturacak yer var. Tek tük kişi ayakta... Kimi gazete okuyor kimi kulakla müzik dinlemekte. Trenimiz kâh yeraltında bir tünelde, kâh kara yolunun hemen yanında ve ona paralel ama çok hızla yol alıyor. Duraklarda iniş binişler yine hızlı ve düzgün. Trenim Nilüfer durağına yaklaşınca ayağa kalkıp düğmeye bastım. Az sonra durdu tren, yine bir intizam içinde indik. Karayolunun altındaki geçitten geçip Nilüfer’e giriyorum. Geniş ve temiz yollar. Yolların her iki tarafı yüksek binalarla kaplı... Hepsinin arkasında, önünde çiçek, ağaç ve çim ayrılmaz üçlü. Yine her binanın altı ihtiyacınıza hitap eden dükkân dolu... Çağdaş, güzel ve modern bir yapılaşma örneği her taraf. Daha çağdaş uygulamalarda var size aktaracağım. Ama sonraki yazılarımda...

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..