Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '09

 
Kategori
Deneme
 

Eskitilmiş Bir "Aşk", Eskitilmiş Mektup Yaz Bana

Eskitilmiş Bir "Aşk", Eskitilmiş Mektup Yaz Bana
 

Bil ki güneşim de olsan, beni gömdüğün yere gömeceğim seni, yıldızlar kayarken bir dilek tut...


Yürüyorsan, yol uzun, ardına bakmayacaksın, ardından bakılacak bunu bileceksin...

 

Haydii şimdi yürümeye devam et, gözlerinin içi gülsün, omuzlar dikleşsin, göğüsler önde, dik dik , salına salına yürü, ardına bakma, ardından bakılıyor , durma ...

 

 

Sevmek güzeldir bilirim, sevilmek güzeldir bilirim, sevdim bilirsin, sevildim içime kadar , içimin aynasısın sen bana, sevilmenin bu kadar nefes kestiğini unutmuşum,anımsattın.

 

 

Derin derin nefes alıyorum, her nefeste bir adım atıyorum, her adım da sana gelen ayrıntılarda dikleşiyor başım, ellerimin biri sana uzanıyor, biri geriden geliyor...

 

 

Yürüyorum, bir koy, mavi deniz, sessiz, dingin...

 

 

Adımlarım hızlanıyor, ellerim de adımlarıma eşlik ediyor, bakıyorum da geriden gelen elimde diğerinin yanında sana doğru çarpıyor...

 

Beni benimle aldatmışsın, nasıl anlamamışım ona isyan ediyorum, ardıma bakmıyorum, yürüyorum...

 

 

"Ellerime çarpan kaç adam da ellerin olsaydı " diye düşündüm. Çarpan hiçbir el de senin ellerinin sıcaklığında değildi. Yürüdüm… Bugün ellerimle ellerine çarptım , ellerinde üşüdüm...

 

 

Eski bir mektup istiyorum senden. Naftalin kokan, üzerine gramafon konmuş eski küçük sandıktan çıkmış olan…

 

Sararmış olsun sayfalar, ucuda azıcık yanmış…

 

Günün battığı yerde, yakamoza bakarken yaz "aşkımızı" mektubunda; kıpkırmızı olsun, kan aksın içinden…

 

Bir cinayeti işle yüreğinin içinde, hançeri çıkarıp haçerle yüreğini, kan aksın, yüzüğünde sakladığın ağuyu koy aşk şarabımızın içine, ben içeyim ellerinden, sen zehirle beni, öleyim ellerinden, öldür beni mektubunda, bir cinayete kurban gitmiş olayım, sen ölmüş birinin benim ardından bir mektup yaz bana, içinde kendin ol, beni de kendinle iç içe koy , kendimiz olsun…

 

Bir cinayet işle yakomozda, gözlerinin ışığı vursun suyun raks eden pırıltısına, beni de, kendini de at yakamozlara gün batımlarında…

 

Mektubuna yüreğini doldur, benim yüreğim; yüreğin olsun…

 

Günbatımı çocuğuyum ben , palmiye gölgesi isterim, sabah sabah sokağı gagalayan güvercinler ve birbirleriyle cıvıldaşan serçeler gibi çarpar kalbim, öyle mektup isterim eski…

 

 

 

Yürüyeceksen sen de, eski bir mektup yaz bana...

Eskitilmiş bir sandıktan çıkar mektuplarımızı, gramafona bir plak koy, sevdiklerimizden olsun. Başım omzunda olsun. Omzun da , sinen de başıma yastık olsun…

 

Anımsıyor musun düşlerimizi, bizi ? Anımsa ne olur. Anımsadıkların lavanta koksun, benim için her bir mektubun üzerine leylaklar bırak bir de papatyalar , çiçek çiçek olsun.

 

Gerçek bir cinayeti işle ellerinle yüreğimde, ellerin acıtsın ellerimi, yüreğin üşütmesin yüreğimi.

 

Ucu yanık bir mektup yazıver bana , içine yanmış yüreğini de koy, yaktığın yüreğimi de unutma.

 

Mektubun sol üst köşesini benim için yak, ona karşı gelen sağ alt köşesini de kendin için yak, mektubu bizim için yak, aydınlık olsun satırların aşkımıza, satırların hançer olsun, saplansın yüreğime, yüzüğümde kalan zehiri akıtacağım yüreğine, yüreğinden zehirleneceksin, zehirlendiğim gibi ...

 

 

Gün batımında yaz ama ne olur, batan güneşin ışığı vururken yüzüne, yüzünde belli belli bir gülümseme belirmiş, güneş gözlerinde iken yaz..

 

Gün batımı çocuğuyum ben unutma, uykuya hasretken değil, gün batımındaki ışığa hasretken mektup yaz bana, içinde benden başkası olmasın, beni benimle de aldatma, bana başka bir ben de bulma, beni anlat mektubunda, sadece beni. Kendimle de olsa mektubunu paylaşmayacağım, sadece ben okuyacağım, bileceğim "benim" sadece "benim" ...

 

Yürüyeceksen, derin derin nefes alıp, adım at, her adım da bir nefes, her nefeste bir adım, adım adım yol alınır.

 

Ellerin birbirlerine çarpıyor ve yukarıya kalkıyorsa, durma, yürü, ardına bakma, attığın her adımda yollar kısalır , adımların çoğalır aşkımıza doğru…

 

Mektubunda eski bir aşk şarkısını anlat, eskitilmiş bir sandıktan çıkarılmış olan, eski zamanların aşkını, eskimizi yaz. seni ; "yakamozlara" ışık eden prırltılarda bulacaksın sevgimizi, aşkımızı. Eski bir gaz lambası ışığında masanda devam et yazmaya, mektubu bitirdiğinde üzerine kırmızı bir karanfil bırak, mühürü dudakların olsun, ağlasın kalbim, ağlasın kalbin..Bir cinayet işle, içinden; birbiriyle karışmış, kucaklaşmış iki yüreğin acısı aksın…

 

Ellerin ağırlaşıyorsa sandığa doğru uzatırken, titriyorsa mektupları çıkarırken, gözyaşların damlıyorsa içine içine, gözlerin ilk karşılaştığımızdaki gibi heyecanla parlıyorsa ve hala yüreğinin içi gülümsüyorsa anımsadıkça, bilmelisin , seni çok sevmiş bir kadın var gözlerinin içi gülümseyen…

 

Bilmelisin seni çok sevmiş bu kadın, çok korkuyor, ellerine benzeyen bir çift elin avuçlarında yitip gitmekten…

 

Bilmelisin ki seni çok sevmiş bu kadın, çok korkuyor, gözlerine benzeyen bir çift göze dalıp gitmekten…

 

Bilmelisin seni çok sevmiş bu kadın, çok korkuyor, yüreğinin yerine yürek koyabilecek bir yüreğin içine hapsolmaktan…

 

Bilmelisin , yüreğimin içi hep gülümsedi yüreğinin içine, gözlerinin derinliklerine, ellerinin sıcaklığına…

 

Bilmelisin seni çok sevdi bu kadın…

 

Bilmelisin, her günbatımında bir mektup, bir sandık dolusu mektup yazıldı henüz gönderilmemiş olan…

 

Bir mektup yazmalısın bana günbatımında, gözlerine güneş vururken, yüreğin yüreğimi henüz terk etmemişken. Bilmelisin, yüreğim yüreğini terk etmek üzere bir hazırlığın içinde, buna rağmen bir mektup yazmalısın uçları yanmış, yakmalısın yüreğimi yeniden hem de yüreğini terk etmeye yemin etmişken…

 

 

“Korkuyorsun, ellerime benzeyen ellerin avuçlarında yitip gitmekten “.

 

“Korkuyorsun , gözlerime benzeyen bir çift göz içine dalıp gitmekten “

 

“ Korkuyorsun, sendeki yüreğimin içine yürek koyacak bir yüreğin içine hapsolmaktan “

 

 

 

Bil ki güneşim de olsan, beni gömdüğün yere gömeceğim seni, yıldızlar kayarken bir dilek tutup güneşin olacağım senin…

 

Yürüyorsan, yol uzun, ardına bakmayacaksın, ardından bakılacak bunu bileceksin...

 

Yürüyeceksen, derin derin nefes alıp, adım at, her adım da bir nefes, her nefeste bir adım, adım adım yol alınır. Yürü, ardına bakma, attığın her adımda yollar kısalır , adımların çoğalır aşkımıza doğru…

 

 

 

 

not : önerilerim ; Burcu Güven " Deli Çağlarım " http://www.muziksel.net/?key=ffYQJL&go=Burcu_Guven

ve "Menekşenin Rüyası " http://www.muziksel.net/?key=ffYQJL&go=Burcu_Guven

 
Toplam blog
: 43
: 1843
Kayıt tarihi
: 24.06.07
 
 

72 istanbul doğumluyum.  Yağmur yüklü buluttan pamuk şekeri, Yağmurdan sonraki gökkuşağı, to..