- Kategori
- Deneme
Eskiye özlem

köşe kapmacada açıkta kalmalarımı özlüyorum
Eski kaldırımların bile tadı yok. Salına salına yürüyen ince belli kadınlar zevk vermiyor artık gözlerime.
Telefon kulübelerindeki muhabbetler yokolup gitmiş. Mektup arkadaşlığının yerin mail arkadaşlığı almış. Eski sevgi sözcüklerinin yerini tutmuyor yeni kelimeler....
Mahalle aralarındaki dedikodular farklılaşmış, cumbalı evlerde yanan sobaların dumanı farklı tütüyor.
Bayramlarda atılan mantar tabancalarının tatlı sesi kaybolup gitmiş, komşular bizi arayıp sormaz olmuş, bir fincan kahvenin hatırı hatırlardan sökülüp atılmış, ne denizin masmavisi ne çimenlerin yemyeşili kalmış.
Bir zamanlar kavga ettiğim arkadaşlarımı, annemin bana ayakkabılarımı giydirişini, babamın her sövdüğümde "ağzına biber çalarım"demesini, Yılbaşı gecelerinde samanlıklardan tavuk çalmalarımızı, tombala masalarında yaptığım hileleri özlüyorum.
Köy ilkokulundaki tebeşir kokularını, bahçemizdeki ceviz ağacından düşmelerimi, kızlı erkekli birbirimize kartopu atarken kaçışmalarımızı, köşe kapmacada açıkta kalmalarımı özlüyorum.
Şehire gitmek için anayola çıkıp araba beklemeleri, bilet almadan gizlice girdiğimiz lunapark bekçisinin peşimizden koşmasını, yırtık ayakkabılarla en iyi kim koşar tartışmalarını.
Pazar yerinde kurumuş meyve kabukları toplamalarımızı, komşu köydeki çocuklarla maç yapmak için saatlerce yaya yol gitmelerimizi, otlatmaya götürdüğüm ineklerden birinin kaçması ve benim onun ardından ağlamalarımı, eve üstübaşı çamur gelmelerimi özlüyorum.
Köy konağının tavanını aktarırken arıların saldırmasını, gece mezarlıktan geçerken üstüste besmele çekmelerimizi, hızla akan su kanalına küçük çöpler atarak hangimizin çöpünün yarışı kazanacağını, şehirli kızları en iyi hangimizin tavlayabileceğini,
Peşinden koştuğumuz traktörün vagonuna yapışıp kilometrelerce koşmamızı, balık tutmak için kavak diplerinden solucan sökmemizi, piknik yapmak için evlerimizden domates patlıcan alarak tepelerin eteklerinde ateş yakmalarımızı, "saatimiz su kaçırıyor mu..?" diye denemek için ırmağa aynı anda kolumuzdaki saatleri çıkarıp atmamızı özlüyorum.
Sahurda davulcunun peşine düşüp mahalle mahalle dolaşmalarımızı, yağmur sonrası salyangoz toplamak için ellerimize fener alıp tarla sınırlarında cirit atmalarımızı, mevlüt yapılan evlere sırf yoğurtlu hamur yemek için gitmelerimizi, kokulu kalemlerimizi başkalarının almaması için çantamızı en köhne yerlerde saklamalarımızı özlüyorum.
Elini öpmeye hasret kaldığımız annelerimizi, bizim onu, onun" bizi unuttu" dediği babalarımızı, yitip giden sevgililerimizi, hiç yoktan küstüğümüz arkadaşlarımızı, mezarına ziyarete gittiğimiz, gidemediğimiz dostlarımız özlüyoruz.
Hasret duyduklarımızı, yaptıklarımızı, yapılanları, eskiyi, eskiyenleri, eski bizi özlüyoruz.