Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ezilmişiz, halay tepiyoruz!

Günaydın

Yeni gün,

Günaydın kahvem!

Biraz acıyım bugün,

Beni bugün biraz alttan alın!

Annemin de bugün kahvesi acıdır...

Babamın sigarası daha dumanlı...

Tam 28 yıl önce, bugün,

Biz gökyüzüne minik bir melek gönderdik!...

Usul akın gözyaşlarım, kardeşim üzülmesin!

Diye yazmışım 2004 yılının tam da bu gününde, tüm meleklere selam olsun!

******

Sahi; şiirler yazardım bir aralar, yazmaz oldum…

Daha çok şarkı dinlerdim, azaldı mesela, yüreğim mi kaldırmıyor, anlayamadım!

Her şarkıya bir anı yüklenmişse yürek taşıyacak güçte olmuyor, demek ki, bazen…

******

Sindirerek şarkıları yaşardık; belki o yüzden her yeni şarkıya mesafeliyiz: Ne kadar iyi olursa olsun üç-beş zaman sonra tüketilecektir!

Bir öykünme vardı bir zamanlar, yerini acıma duygusu aldı, çok yazık!

Acayip bir tüketim canavarı var; yiyor yiyor ve doymuyor!

Oysa bir kitaptaki cümle, bir şarkıdaki söz, bir türküdeki ezgi yüreğimizi ezdi geçti…

Belki, hala, bazı şarkıları dinleyememem ondandır; her yeni besteciye, yorumcuya üzülmem de ondandır: Sindirilmeye vakit bulamadan tüketilip gidecekler, yazık!

******

Bir canavarın dişleri arasındayız, farkında dahi değiliz; öyle bir yarış içindeyiz ki: Bir durabilsek “Neyin yarışı bu?” diye şaşalar kalırız!

Durabilmemize izin verilmiyor, her gün yeni bir model, yeni bir sistem, yeni parfümlü deterjan falan çıkıyor; sistem bunu gerektiriyor!

Üreten de memnun değil aslında bu yarıştan, tüketen de…

Öyleyse…

Bu yarıştan memnun olan birileri var ve durmadan onlara hizmet ediyoruz!

Niye?

Yorulmadık mı hala bedenlerimiz ile birlikte ruhlarımızı da öğüttürmekten?

******

Bir durabilsek, bir durup da düşünebilsek anlayacağız belki, durabilmek zor elbet; arkadan ittirenler varken…  

Oysa yaşam tüketmek için değil de üretmek için bahşedilmiştir insana; üretemediklerine tüküresin diye değil!

Üretmek ne yalnızca çocuk, ne yalnızca mal ile ölçülür; “Yaşamak bir sanattır”; herkes sanatçı olamaz, olsa keşke…

******

Biraz durmak, biraz sakinleşmek gerek bazen, dişlerin arasında ezilip girmek midir istediğim yoksa varoluşumun bir anlamı mı var?

O dişler arasında ezilmeyi tercih etmeyenler ne teröre boyun eğerler ne töreye; ne üç kuruş para ile satın alınan oylara tenezzül ederler ne de her yeni çıkan telefona…

Ne kendilerini satarlar ne de satanların yanında olurlar!

Akşam saati pazarlarda meyve sebzeyi ucuza almaya çalışanların farkındadırlar, bir odayı zar-zor ısıtanların sıkıntılarını bilirler; bir akşam yemeğinin kaç paraya mal olduğunu bildikleri gibi…

******

Bilemeyenler ya çarkın başındalardır, umurları duymaz, ya da dişliler arasında öğütülüp gitmektedirler ki öncelikle yürekleri ve beyinleri ezilmiştir!

Farkında değiller, hala halay çekiyorlar bir yetkili geldiğinde; "Atla" diyor yetkili, takla atıyor vallaha, iyi mi?

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..