- Kategori
- Aşk - Evlilik
Farklı dünyaların insanlarıyız biz ama evliyiz
Farklı düşünceler ve farklı dünyalar diye başlıyor yazının konusu.
Aynı evde yaşamak ortak bir hayat stratejisi belirlemek ve bu stratejiyi belirlerken bu farklı hayatlarda belkide bütün isteklerden vazgeçmek.
Bu yazı ne kadar okunur yada okunmaz umrumda bile değil. Sadece amacım bir şeyleri kağıda değilde hiç değilse yıllarca okunacak bir yerlere yazmak.
Evlenirken hiçbirimiz çocuğumuza bir baba yada ailemize bir damat seçmeyiz. En azından ben çevremde bu tür bir seçim yapan biriyle karşılaşmadım.
Herkes sonunda ağlayarak birşeylerden vazgeçmek zorunda kaldı.
Bir çoğu ise anasının babasının standartlarıyla kısıtlı kaldı.
Bir çoğu biz kadınların deyimiyle attan indi eşşeğe bindi.
Yada çok mutlu bir evlilik yaptı. Çooook mutlu oldu.
Kadınlar yada erkekler hep daha iyiyi hep daha güzeli istedi. Bu uğurda bir çok şeyden feragat etti. Görülmedi feragat edilen şeyler hep daha fazlası istendi.
İçim acıyor diyordu arkadaşım anlatırken ona verdiğim değeri haketmediği için içim acıyo.
Diğer erkek arkadaşım ise pek dertli eşinin onu anlamadığından halbuki onun hep diğerinin iyiliğini istediğinden bahsediyordu. Ama kız hep daha iyiyi istiyordu.
Peki nereye kadar daha iyi diyordu?
Kime göre daha iyi?
Neye göre daha iyi
Yaşıtlarından çok daha iyi gelirlere sahiplerdi,
Yaşıtlarına göre çok daha iyi işlere sahiplerdi.
Ama bilmediği bir şey vardı ki bu yaşadıkları hayat hep borçtu.
Evleri kira,
Mobilyaların hala borcu ödenmemiş,
Ve hala bir ev sahibi yada en küçüğünden bir araba sahibi dahi olamamışlardı.Ve bu gidişle olamayacaklardı.
Herşey yaşadıkları ev bile sahteydi aslında kendilerini kandırıyorlardı. Ve her geçen gün öz sermaye ile değilde sadece günübirlik yaşadıkları güzel hayatı daha iyi kılabilmek için borçlanıyorlardı.
Ama erkeğin dediği gibi herşey çok güzeldi.
Kira olan evleri küçük bir köşk niteliğindeydi.
İşleri ise her ikiside kariyerinin doruğundaydı.
Ama daha gidecek çok yol ödenecek çok borç vardı.
Ya gözlerini kapayacak ve bu görünmez ödenekler yığını içinde zevki sefa içerisinde borçlanacaklardı herkes gibi ya da gözlerini açıp bu dünyanın diğer yönlerini görüp yatırım yapacaklardı.
Ben nasıl yaşadıysam çocuğumda öyle yaşayacak büyüyecek diyordu arkadaşım.
Soramadım. Hakkaten çocuğunun kendisi gibi mi büyümesini istiyordu?
Sustum sadece dinledim.
Dinledikçede şunu farkettim.
İnsanlar masal dünyalarında yaşarken bazı şeyleri atlayabiliyorlar. Bazen kariyerin geçici hayatta üzerine aldıkları çocuk gibi büyük sorumlulukların ise borcu bittikten sonra kapatılan kredi kartları gibi olmadığını anlatamadım.
Bizim çocukluğumuzda cindy bebeklerin olmadığını anlatamadım.
Bizim annelerimiz gibi kadınların kalmadığını anlatamadım.
Artık çocuk sahibi olmanın sandığı kadar kolay olmadığını anlatamadım dostuma .
Sadece sustum ve dinledim.
Başkalarının hayatlarının umrumda bile olmadığını bilmesini istedim.
Evliliğin beraber yaşamak olduğunu fakat çocuğun sandığı kadar kolay bir şey olmadığını anlatmak istedim.
Bu yaşadığı hayatı çift maaşla böyle olduğunu eşi hamile kalırsa bu yaşantıyı tek başına omuzlamasının daha güç olacağını anlatmak istedim. Ama olmadı.
Eminim o gece küçük köşkünde huzurla uyudu arkadaşım.
Ama ben bütün gece onu düşündüm.
Acaba gerçekten istermiydi?
Çocuğunun onun gibi büyümesini?
H.A.