- Kategori
- Futbol
Fenerbahçe: 1- Sivasspor: 2. Fenerbahçe, ne oldu sana?

Üç büyükler adeta matem tutuyorlar. İkinci Devreye hiç de iyi başlayamayan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe büyük umutlarla sahaya çıkıyorlar ve hiç galibiyet alamadan önlerine baka baka sahayı terk ediyorlar.
Beşiktaş’ın Kardemir Karabükspor karşısındaki (2-2) beraberliği herkes için bir sürprizdi ve üzüntü kaynağı idi. Hatta maçın sonunda sahadan çıkan Fernandez’in Samet Aybaba’nın tokalaşma isteğini geri çevirip, yüzüne bile bakmadan kulubeye gitmesi, her iki taraf içinde kimbilir ne kadar üzücü olmuştur. Hele Samet Aybaba, bu kadar güvendiği bir futbolcusunun, Fernandez’in kendisine yüz çevirmesini görmesi her halde son derece yıkıcı olmuştur.
Gerçi Fernandez bunu anladı. Yaptığı hatayı örtmek için bir süre sonra verdiği beyanatlarla Samet Aybaba’dan özür diledi ama görülüyor ki Manuel Fernandez ne yazık ki ilk geldiği gibi değil… İlk maçlarında Fernandez’in futbolu şiir gibiydi, kendisi de oynuyordu ve takımını da oynatıyordu ve üstelik çok güzel goller atıyor ve attırıyordu.
Sonra ne olduysa oldu , büyü bozuldu. Ve Fernandez de başladı hakemlerle futbol oynamaya. Başladı en ufak faul de hakemlerin üzerine yürümeye; hakaret etmeye, tartışmaya… "Bunlar güzel hareketler değil" demeyi kimse bu futbolcuya söylemeyi düşünmüyor mu? Ama desenize, zaten bu hareketleri Türk statlarında öğreniyorlar. Ne yapsın garibanlar.
Samet Aybaba’nın takımı üzerindeki tatlı sert otoritesi de yavaş yavaş bitiyor gibi. Beşiktaş, üç büyüklerin transfer yönünden en şansızı gibi… Aldığı futbolcular kimler : Dentinho, Allan Mc Gregor, Julien Escude … Bunlar hiç de pahalı transferler değil, çok arzu edilenler de değildi. Ama Samet’e “elindekilerle idare etmesini öğren,” dediler; o da elinden geleni yapıyor. Beşiktaş’ın maddi durumunun pek de iyi olmadığı belli.
Diğer yanda , hapisten çıktıktan sonra Aziz Yıldırım , “Şöyle parlak transferler yapacağız, böyle transferler yapacağız…” diye attı tuttu… Fenerbahçe taraftarı da bunu yuttu… Gele gele … Giderken, kovalanmaktan beter şekilde giden Emre geldi; Ziegler geldi, Pierre Webo geldi… Bunlar Avrupa’nın çok parlak futbolcuları mı? Tabii ki değil. Emre , İspanya’da bir sezondur saha kenarında oturup duran bir futbolcu. Orada canı sıkıldığı için geldi… Ötekiler ise…
Her zaman, transferlerde Fenerbahçe başı çekerken; en iyi, en pahalı transferleri Fenerbahçe yaparken, bu sezon Galatasaray’ın transferleri karşısında Fenerbahçe’nin dil dudağı şişti… Hele Sneijder ve Drogba’nın Galatasaray’a gelmeleri herkesi şaşırttı; herhalde en çok da Fenerbahçelileri şaşırttı. Adeta donup kaldılar. Şimdi bir çok laflar söylüyorlar.
Ama yeni transferlerin henüz Galatasaray’da ful-time oynadıklarını görmedik. Galatasaray’’ın son maçında Bursaspor’la 1-1 beraber kalması, herhalde Galatasaray için de, Fatih Terim için de çok büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. Çünkü Galatasaray’ın çok güçlü olarak kabul edilen bir takımı var; yedekleri de aslında birinci sınıf futbolcular… Eee, öyleyse bu alınan sonuçlar nedir? Ama fanatik taraftarlar diyecekler ki , “Hey ne konuşuyorsunuz, hala Süper Lig’de Birinci Durumda olan takım Galatasaray değil mi, daha ne?”
Galatasaray taraftarı da haklı, Fatih Terim de… Onlar öndedirler , ama takım oynaması gereken ideal futbolu oynuyor mu..? Aldığı sonuçlar da ortada…Neden böyle?
Hele Fenerbahçe’nin de (4.2.2013) Sivas’a (1-2)karşı yenilmesi işin üzerine tuz biber ekti.
Ne olacak bu üç büyüklerin hali…? Bunun cevabı artık belli?
Artık üç büyükler yok… Var ama yok..!
Çünkü Anadolu takımları; Süper Lig’deki yeni takımlar son derece akıllı davranıyorlar ve her keresinde üç büyükleri gayya kuyusuna sokup, çıkarıp evlerine gönderiyorlar.
Sivasspor Teknik Direktörleri Rıza Çalıbay komutasında çıkıp Kadıköy’de, Şükrü Saraçoğlu Stadında arslanlar gibi futbol oynadı…Ve Fenerbahçe’yi kendi sahasında perişan etti. Niye?
Çünkü çok şey değişti. Şöyle ki :
1. Anadolu takımları doğru Teknik direktörler buldular ve antrenman yapmasını öğrendiler; çağdaş strateji ve taktikleri uygulamasını öğrendiler.
2. Anadolu takımları doğru transfer yapmasını öğrendiler; üç büyükler Avrupa’nın yorgun fakat büyük şöhretlerini getirtirken; Anadolu takımları , genç, dinç , ve yükselmekte olan hırslı futbolcuları bulup onları transfer ettiler. Onların getirttikleri pek o kadar şöhret sahibi değildi ama, yorgun da değildiler; yaşlı da değildiler…
3.İstanbul takımları gerçek profesyonel takımlar gibi idare edilmiyor; bunu gören yeni transferler , bir süre sonra bizdeki alaturkalığa uyup, her şeyi berbat etmeye başladılar…
Kuyt’ın son Fenerbahçe maçında attığı penaltıyı gördünüz… Allahım, ne kadar amatörceydi!
Tabii , teknik direktörler de bir sürü hatalar yapıyorlar. Fenerbahçe kalecisi Volkan belli ki hala sakat, kendisini doğru dürüst yere atamıyor… Bunu Teknik direktör Aykut Kocaman’ın görüp yerine Mert Günok’u oynatması gerekirdi. Volkan’ın birkaç hafta dinlendirilmesi ve kolunun iyice iyileştirilmesi gerekir. Volkan göstermiyor ama hala acı çekiyor. Böyle bir durumda bir kaleci kendini yere atamaz, imkansızdır. Kocaman hatalıydı. Bu, Volkan’un fena halde yediği gollerde ortaya çıktı. O golleri orta seviyeli bir kaleci dünyada yemezdi.
Daha dur bakalım önümüzdeki haftalarda neler olacak.
Artık Aykut Kocaman’ın istifa edecek hali de kalmadı; ancak kovalanırsa gidebilecek… Yoksa bir daha istifa ederse ona kim inanır ki…
Eğer Terim , sağa sola küfür etmez, sinirlerine sahip olup, takımı da toplayabilirse, sonunda galip çıkan o olabilir. Ama acele etmeyelim.
Yoksa bugün Fenerbahçe’nin düştüğü hale her takım düşebilir. Ama , bu durumu Fenerbahçe biraz da kendi hazırladı. Bugün kendisine iki gol atarak mahveden ENERAMO’yu Fenerbahçe’ye teklif etmişlerdi. Fenerbahçe nazlanmıştı, almamıştı… Al işte sonucunu. İki golden sonra dört tane parende atarak olayı kutlayan dipdiri bir futbolcu…
Fenerbahçe, ne oldu sana? Eee… Kendi düşen ağlamaz…