Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Ocak '10

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe, futbolun “marka değeri”ni düşürdü!

Fenerbahçe, futbolun “marka değeri”ni düşürdü!
 

Saha!..




Cuma akşamı, Fenerbahçe-Denizlispor maçını izleyenler, Şükrü Saracoğlu Stadı’nın zeminini görünce şaşırmışlardır.

Bakıma alınan saha, bakım sonrası nasıl böyle olur?

Sahanın belli yerleri çamurdu. Bakıma alınan, değişik bir teknikle “tedavi edilen çimler”in görüntüsü, ne yazık ki, hoş değildi.
Bu görüntü, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’na yakışmıyordu. Kuşkusuz, Fenerbahçe’yle ilgili her olumsuzlukta akla gelen Aziz Yıldırım olduğu için, “o görüntü”den sorumlu da Aziz Yıldırım olmalıydı!

*****

Saracoğlu’nun bu “kötü görüntüsü”, Şansal Büyüka’nın maçın hemen ardından yazdığı “Marka Değeri” başlıklı yazısına “malzeme” oldu.

İşte, o yazıdan bir alıntı:

“Şükrü Saracoğlu‘nun zeminini gördükçe, yirmi- otuz yıl önce ‘Patates tarlasına’ benzettiğimiz sahalar aklıma geldi …
Bir de marka değeri diyoruz …
Marka değeri uğruna (!) , adam kurban ediyoruz da …
Marka değerini doğrudan etkileyen sahaları adam edemiyoruz … “

Sanşal Büyüka’nın “patates tarlası” benzetmesine kimsenin bir diyeceği olamaz. Ancak, “Marka değeri uğruna (!), adam kurban ediyoruz da …” cümlesi, oldukça anlamlı.

Demek ki, Digitürk’ün, Erman Toroğlu’yla ilgili olarak verdiği karar, “adam kurban etmek” tir.

Toroğlu, “marka değeri” uğruna “kurban” edilmiş oluyor!

Bu “kurban edilme”de Toroğlu’nun “konuşma tarzı”nın etkili olduğunu yadsınamaz. Toroğlu’nun bu “tarz”ı niye benimsediğini Metin Tükenmez’in şu satırları çok güzel ortaya koyuyor:

“Ekran arkasındaki hoca ile ekran karşısındaki Toroğlu hiç birbirine benzemiyordu. Bu yüzden, bir gün kendisini eleştirmiş, karşılaştığımız bir yerde “Hocam etme eyleme. Şu konuşmalarına biraz çekidüzen ver. Büyümekte olan çocuklarımız var” demiştim. Hocanın yanıtı aynen şöyle oldu: “Hoca sen toplumda kaç kişisin. Sen yüzde beşsin. Ben yüzde beşe göre konuşamam.” ( Cumhuriyet, Erman Toroğlu Olayı, 23.101.2010)

****

“Marka değeri”ne taktığını söyleyen Büyüka, “marka"nın nasıl düştüğünü örneklendiriyor:

“Fenerbahçe ‘de, ligde daha sahada galibiyeti olmayan Denizli maçında tam beş futbolcu sarı kart görüyor …
Dörtü cezalı, Sivas ‘ta yok …
Savunmada Lugano , Dos Santos …
Orta alanda Emre, Cristian Baroni …
Aldıkları kartlara, cezalı durumlara düştükleri pozisyonlara bakın …
Hepsi gereksiz …
Hepsi sorumsuz davranış sonucu …
Eee ne oldu marka değeri ?

........
Ben ekran başında Lugano’suz, Dos Santos ‘suz, Emre‘siz, Baroni’siz bir takımı izlemek zorunda mıyım?”

“Marka değeri”ni düşürmeye verilen örnek/lere başkaları da eklenirse şaşmam. Bakarsınız, yarın öbür gün, bir futbolcu gol kaçırdığı için futbolun “marka değeri”ni düşürdü diye suçlanır...

*****

Sanşal Büyüka, sahanın çamurlu görüntüsünü, Fenerbahçeli 4 futbolcunun sarı kart görerk cezalı duruma düşmesini bahane ederek, Toroğlu’na arka çıkıyor. Aslında, futbolun “marka değeri”ni düşürenin Toroğlu değil, Fenerbahçe/ Aziz Yıldırım olduğunu söylüyor.

Evet, futbolun “marka değeri”ni düşüren bulundu!

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara