Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '09

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'nin sorunları ve "büyük" sıkıntısı...

Fenerbahçe'nin sorunları ve "büyük" sıkıntısı...
 

Fenerbahçe'de bir kurgu bir de taktik sorunu var. Teknik direktörler sahip oldukları kadroya göre takım yaparlar. Yani şapkadan tavşan çıkarmanın anlamı yoktur.

Peki.

Fenerbahçe, Trabzonspor maçına hangi kadro ve dizilişle çıktı?

Volkan
Gökhan Lugano Edu Carlos
Deivid Selçuk Emre Uğur
Alex
Güiza


Çıkan bu kadro ve diziliş, Trabzonspor'a maçın ilk yarısında oldukça zor onlar yaşattı. Ancak bu bölümde Trabzonspor çok daha net pozisyonlar yakaladı. Kupa maçını yorumladığım Duran topta kimi boş bırakırsan o gol atıyor, Fenerbahçe'de... başlıklı yazımda, Trabzonspor maçına ait beş maddelik sıkıntıdan söz etmiştim.

1. Gol atana kadar rakibi çözmeyi beceremiyor.

2. Topu rakip kaleye bir türlü götüremiyor ya da çoğalamıyor.

3. Çok top çeviriyor ancak bu paslaşmalar rakibin eksilmesine neden olmuyor.

4. Orta saha dışındaki oyuncular birbirine çok uzak oynuyor. Özellikle kanat bindirmelerinde Fenerbahçeli futbolcu en az üç rakip oyuncu ile mücadele etmek zorunda kalıyor.

5. Bu dönemde mutlak surette defans hata yapıyor.

Trabzonspor'un girdiği pozisyonlara bakarsanız beşinci maddede yazdığım sıkıntının maç boyunca tekrarlandığını görebilmek mümkündür. Burada defansa iki orta saha oyuncusu da eklenince, Trabzonspor hiç ummadığı anlarda kaleci Volkan'la karşı karşıya kaldı.

Dördüncü maddede altını çizdiğim şey ise Trabzonspor maçında ileri ikili dışında olmadı. Hatta defansın orta sahaya çok yaklaşması, Trabzonspor'un hızlı oyuncularının ileriye atılan uzun toplarda yine Volkan'la karşı karşıya bıraktı. Fenerbahçe bu sıkıntıyı ilk Arsenal maçında da yaşadı ve Kadıköy'de bir hezimet ortaya çıktı.

Bütün bu sıkıntılara rağmen, Aragones'in takıma tek pasa dayalı çabuk ve yardımlaşmalı bir oyun anlayışını yerleştirmiş olduğunu gördük. Fakat orta sahada bu kadar çok pas yapılmasına rağmen, dirençli ve güçlü, bir o kadar da dikkatli Trabzonspor orta sahası ve defansı Fenerbahçe'ye boşluk bırakmadı. Bunun nedeni yine Fenerbahçe'de aranmalı. Çünkü taktiksel anlamda doğru şeyler yapmaya çalışan Fenerbahçe takımında çok ciddi olarak aksayan futbolcular vardı.

Güiza'nın durumu ortada.

Kezman'dan daha problemli bir adam haline geldi. Fenerbahçe'nin en büyük dezavantajı forvetteki bu İspanya'nın Zafer Biryol'udur. Ben Milan Baros'un Kezman olacağını tahmin ederken; o 14 gole ulaştı. Güiza ise Lugano ile aynı gole sahip. Herşey bir yana Güiza ayağında ne top tutabiliyor, ne doğru zamanda doğru pas atabiliyor; gol vuruş anında ise tam bir hayal kırıklığı yaşatıyor.

Aragones ise bu adamı kenara alıp bir süre dinlendirmek yerine bekliyor da bekliyor. Bir zamanlar Galatasaray da Hakan Şükür'e aynı sabrı göstermişti. Aragones bununla yetinmiyor kalkıp Alex'i eleştiriyor.

“O çıkınca topa daha çok sahip olmaya başladık!”

Alex çıkınca Fenerbaçe'nin dağıldığını, disiplinden koptuğunu gördük biz.

Biz Alex'in ne olduğunu ve ne olmadığını beş yılda çok iyi öğrendik. Aragones her gün beraber yatıp kalkıp, her gün antreman yaptığı Alex'in ne olduğunu bilmiyorsa kusura bakmasın otursun geçmiş sezonları çalışsın.

Sezon boyunca Aragones'in maç sırasında takımı okuyamadığını ve taktiksel müdahaleler yapamadığını yazdım. Takımın gole ihtiyacı olduğu anlarda Aragones Fenerbahçe'nin handikapı oluveriyor.

Aragones'in ikinci yarıda yaptığı değişiklikler sonrasında ortaya çıkan görüntü;

Volkan
Gökhan Lugano Edu Carlos
Deivid Selçuk Emre Kazım
Josico
Güiza

Uğur'un kanadında Kazım'ı oynatmak için Mustafa Denizli olmak gerekiyor. Diziliş Alex çıktıktan sonra böyle olmadı kuşkusuz. Kazım yerine geçti, Deivid Alex'in yerine geldi, Josico da Selçuk'la Emre'nin biraz gerisine. Maçın 70. dakikasından sonra Fenerbahçe'nin dizilişi şöyle oldu.

Volkan
Gökhan Lugano Edu
Josico Carlos
Kazım Selçuk Emre
Deivid
Güiza

Yukarıdaki dizilişin sıkıntısı orada değil mi? 35 yaşında bir adam sol tarafı tek başına kontrol ediyor.

Bu orta saha kurgusunda Selçuk ve Josico'nun yetenekleri ortada. Emre anlamadığım bir tükeniş içindeydi. Her pozisyon sonrasında iki büklüm olup, soluk soluğa kalıyordu.

<ımg alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2009/01/27/fft16_mf171114.Jpeg" align="right">

Peki ne yapmalıydı?

Aragones'in vatandaşını olası bir başarı sonrasında tamamen yedek kulübesine mahkum edecek bir taktiği kullanmayı görmezden geldi. O da Alex - Semih ikilisi. Yani?

İkinci yarıya Güiza'yı kenara alıp, Semih'le başlamalıydı. Aynen Macaristan'da oynanan MTK maçında yaptığı gibi.

Volkan
Gökhan Lugano Edu Carlos
Deivid Selçuk Emre Uğur
Alex
Semih

Fenerbahçe'nin ideal on biri ve dizilişi bence budur. Bu takıma Kazım monte edilecekse; o zaman Emre kenara alınır, Emre'nin pozisyonuna Deivid geçer, Kazım da sağ kanatta oynar.

<ımg alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2009/01/27/fft16_mf171097.Jpeg" align="left">

Fenerbahçe'nin bu sene transfer ettiği üç İspanyol bu takımın en büyük sıkıntısıdır.

Birincisi; kenarda oturuyor, bu gidişle ve yönetim önlem almazsa Fenerbahçe'yi çok büyük bir kaosa sokacak olan Aragones.

İkincisi; Güiza.

Üçüncüsü de Josico.

Yönetim kuşkusuz futbol takımının iç işlerine müdahale etmiyor. Belki prensip olarak doğru. Ancak bu bir "dogma" haline de gelmemeli.

Fenerbahçe illaki şampiyon olacak diye bir şey yok. Ama takımdaki dengelerin korunması da önemli.

Fenerbahçe Semih'i bugünlere getirmek için altı yıl bekledi. Uğraştı. Bir Güiza için bu altı yılı feda mı edeceğiz?

Alex, Türkiye'deki bütün istatistiği alt üst etti. Aragones'in keyfi olacak diye onu da mı küstüreceğiz?

Karar yönetimindir.

Uzay Gökerman


Konuyla bağlantılı yazılarım:

Aragones, Alex'siz Fenerbahçe'ye hazırlanıyor...

Aragones'in maça katkısı oldu mu?

Yüz yıllık Fenerbahçe'yi "dedemode" ofsayt taktiği ile oynatmanın sonu...

Fenerbahçe'nin duran top üstünlüğünden durdurulamayan top zaafiyetine...

José Luis Aragonés Suárez Martínez ile dünya kulübü olmak?


 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..