- Kategori
- Şiir
Film

bir yankı duyulurdu hiç'likten bütün yalnızlıklarınızın ilenci korusun çoğulluklarınızı cinnet koyun erdemin adını maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın hepiniz mezarısınız kendinizin... Nilgün Marmara
ben bu filmi daha önce gördüm kalbim
anlatma bana
sevinci göğsünde kırılmış unufak camdın sen
ve can kırıklarımla çırpınan ben/de
boyunu aşardı o duvar
yine de âsiydin
sarılıp turkuvaz maviye
masumiyetle sarmaş dolaş rüzgârda
öderdin gökyüzü genişliğinde kara bedeli
zaman boşluktaki belâlın
ve esâret kamburun sırttaki
günahlar artı sevaplar ne eder
dizi dizi istekli teraziler
tas tas acıyla sulanıp büyüyen kederde
susardı neşeli şarkılar
ne çok şey vardı o filmde, ne çok...
ama hayat dolmazdı hiçbirinle
sonra, pişmanlık perdesinde
saflığını yitirip
bu kirli dünyayla kirlenmekten
korkusu dağlarca o kız çocuğu
karanlık dağ eteklerinde yalnız
kalbi küt küt atan ürkek bir kuştu
sevmemişti geceyi
yine de gecenin saçlarına tutundu
ona, bir tek şevkat elini o sunmuştu
o zamandan bu zamana
hiç gün değmedi ayaklarına
tende güz başlamıştı, mevsimde güz
söylenir, değişmedi hâlâ aynı söz
m e l â n k o l i hak, sevmek yasak
/yenilgiden kurtulamadı kadın
çıkamadı kozasından
kaçıp gitti zaman treni
şimdi kanatsız kuş gibi bekler ölümü/
ben bu filmi daha önce de gördüm
sus kalbim sus, anlatma bana...
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.