Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Finans kapital 3: (Rekabetçi piyasa canavarı ve hür tecavüz!)

Finans kapital 3: (Rekabetçi piyasa canavarı ve hür tecavüz!)
 

finans kapitalin iç yüzü


Merhaba dostlar…

Yazı dizisine kaldığımız yerden devam ediyoruz ancak her yazı kendi içinde özgün olmasına da dikkat ediyorum sermaye, rekabetçi piyasa ve hür teşebbüsü, tecavüze teşebbüse dönüştüren ABD’ye lanete devam edelim.

Bir illüzyon gibi kendini kabul ettirmiş çelişki deryasından rekabetçi piyasa. Şeytanın bir diğer adıdır. Öyle masum ve iyi bir şey gibi göründüğüne bakmayın, aldanmayın. Bilinen anlamıyla; en uygun kalitede malların en uygun fiyata sağlanması, yani neymiş iki firma kalite yarışına girecekmiş inanan olumu sence? bence olmaz. Bizde daha kaliteli mal üretimi çağrışımı yapsa da aslında tam tersi bir durum yaratıyor.

Rekabette temel kural, tüketicinin senin malını alması sağlamaktır. Bu üreticiyi daha kaliteli mal üretimine itmez maalesef. İşin aslı, daha ucuz ve kaliteli görünen mallar üretmekten geçiyor. Bu gün şehirlerin devasa çöplüklerine baktığımızda durumun vahametini gözler önüne sermeye yeter. Kaliteli mal demek uzun ömürlü mal demektir. E bu da üreticinin işine gelir mi hiç? Bu durum üreticiyi çok fena kurnazlıklara itiyor.

Üretimdeki temel kural ise; üretilen malın belli bir kullanım ömrünün olması ve bu kullanım ömrünün hemen sonunda malın hasar görmesi, bozulması kritik öneme sahiptir. Bunda en çok kıllandığım şey ise toplumun ve üstündeki diğer mutasyon geçirmiş grupların buna ses çıkarmaması, sessiz kalmasıdır. “Ben olsam bende öyle yapardım herhal” ikileminden geliyor olsa gerek. Velhâsıl tüketim döngüsünün devamını sağlamak için malın belli bir ömür sonun da bozulması şart deniliyor. Allah sizi bildiği gibi yapsın.

Ve gelelim bu düzenin âlimi ve âlisine, ABD’ye. Adamlar işi sanata dökmüş! Savaş sanayisinin bayrağını elinde tutarak üçüncü ve dördüncü dünya ülkelerine bin bir hile ile hegamonunu kabul ettiriyor. Her başı sıkıştığında, her kriz çıktığında ya Afrika ya Ortadoğu kan gölüne dönüyor. İki örnek verip asıl konumuza dönelim. İkiz kule saldırılarından hemen iki gün önce Bush’un masasına kriz belgeleri geldi. Yapısal krize girmişler. İki gün sonra Afganistan işgal inşallah fırsat gelirse ABD’nin nasıl uyuşturucu çetesi olduğunu da anlatırız. Ve bir diğeri; Arap baharı başını değil sonunu söyleye cem kendini yakan işportoculuk yapan üniversiteli Tunuslu öğrencinin kendisini yakmasından bu yana 150 milyar dolar silah ve mühimmat satmış orta doğuya (kaynak: Genelkurmay baş danışmanı) artık gerisini siz getirin.

ABD hegemonyasını birkaç yöntemle kabul ettiriyor. Birincisi; bir ülkeye borç dayatarak astronomik düzeyde yüksek faizli borç altına sokarak kendine bağımlı hale getiriyor. Nasıl mı? İMF ve dünya bankası hayır kurumları değiller ya. Tabi bunu kabul etmeyen mangal yürekliler de çıkmıyor değil o zaman B planı devreye girer. Borç almayı kabul etmeyen hükümetleri tehdit etme, devirme ve devletin başındakilere suikast düzenlemek. Bu da olmadıysa, Saddam örneğinde olduğu gibi soğuk savaşın ertesi sıcak savaştır. Ve bunun en bariz örneği dediğim gibi ırak savaşıdır.  Geçenlerde Haber Türk te yiğit buluta konuk olan bir ekonomik suikastçı bu yazdıklarımı doğrulamıştı. İnternetten mutlaka izleyin.

Bu yazı uzadı. Gelecek yazıda ırakta neler oldu, ekonomik suikastçı, çakallar ne iş yapar ve finans kapitalin toplum üzerinde meydana getirdiği tahribatları ele alacağım. Ondan sonraki yazıda da artık küresel ekonomiye geçiş yaparız inşallah. Sağlıcakla kalın.

 
Toplam blog
: 5
: 893
Kayıt tarihi
: 04.10.11
 
 

Üniversite öğrencisiyim. Bilişim alanında okuyorum. İlgi alanım mesleğimin dışında siyaset. Demok..