- Kategori
- Futbol
Futbol Buysa Üstü Kalsın

“Memleketin aydınlanma çabaları bireysel değil toplumsaldır ve bu uğraşıların yanında futbol okyanusta bir damladır. Olsa da olur, olmasa da. Ayağına top değmemişlerin futbol otoritesi zannedildiği bir toplumda, bir meslek adamının işin tam içinde bulunması nedeniyle futbol yazması akademik sorumluluk nedeniyle zorunlu hale gelmiştir. Yazar; teknik analizler yerine futbolun görünmeyen sosyal dinamiklerini analiz etmektedir. Endüstriyel kapitalizm, popüler olanı destekler. Popüler olan bu çarka su dökenlerden seçilir. Meslek bilgisi hep arka plandadır. Anlamayanların ellerine kalem verilince gazete ve televizyonlarda boy gösterirler. Bu işi onları oraya getirenlerden onların istediği şekilde öğrenirler. Elinizdeki bu kitap, sahadaki 22 oyuncuyu değil, futbolun görünmeyen yüzünü, ekonomik, politik ve toplumsal boyutlarını tartışıyor” (Kılcıgil, Ertan., Futbol Buysa Üstü Kalsın, Güncel Yayıncılık, Eylül 2008, İstanbul).
Eylül 2008’de piyasaya çıkan 288 sayfalık “FUTBOL BUYSA ÜSTÜ KALSIN” kitabımın arka kapağına, kitabın tanıtımı için yayıncım bu satırları uygun bulmuş.
“Her meslek adamı, kendi mesleğiyle ilgili detaylı bilgilere sahiptir. Bu detaylı bilgiler, bazen çok işe yarar, bazen de çok zarar verir. Yararını açıklamaya gerek yok, meslek bilgisi, insanı başarıya götürür. Ancak, bu meslek bilgisinin yararları olduğu kadar, bugün ülkemizde bazen yararlarından çok zararları da olmaktadır. Bildiği bilgiyi uygulayamamak ve kullanamamak insana zarar verir. Huzursuz olunur. Bildiğiniz bilgiyi uygulayamıyorsanız isyan edersiniz. Çünkü şartlar, o bilgiyi kullanmanıza izin vermez. Doktorsanız, yetersiz malzeme ve personel yetersizliği sizin bilginizle ilgili olmamasına rağmen, isterseniz en üst ihtisasları yapın, yılların tecrübesiyle kazandığınız bilgi ve yetileri kullanamazsınız. Huzursuz olursunuz. Hasta, önünüzde çırpınıp gitmektedir, ama siz bir şey yapamazsınız. Mühendisseniz, çok kolay çözebileceğiniz bir sorun, teknik yetersizlikten çözülemez. İsyan edersiniz. Bazen, gelişen olaylar karşısında, sizin meslek bilginiz, o olayın aslında öyle olmadığını gösterir. Ama bu bilginiz sizi sevindireceği yerde üzüntüye sokar. ‘Keşke ben de bu olayın gerçek nedenini bana öğretilen şekilde değil de görmem istendiği biçimde olduğunu bilseydim’ dersiniz. İçiniz içinize sığmaz, ama yapacak bir şeyiniz de yoktur. Bilgisiz olmak hiçbir zaman hiçbir yerde istenmez ama bazen bunu bile istersiniz. ‘Keşke bilmeseydim’. Bazen bu meslek bilgileri hasta ile doktor veya mühendis ile teknik altyapı arasında gelişen bireysel olumsuzluklardan daha derin olarak toplumsal durumlarda da gelişir. İçiniz erirken, meslek bilginiz, yaşam duruşunuz ve sorumluluğunuz sizi dik durmanız konusunda sürekli rahatsız eder. Sorumluluk hissederek bilinenin de herkes tarafından bilinmesi için ‘anlayana’ yazılar yazarsınız. Bazen açık, bazen üstü kapalı da olsa açıklanmıştır ne demek istediğiniz. ‘Zaten bunu da istememiş miydik’ dersiniz, içiniz rahatlar. Bu rahatlık herkese rahatlık getirmez, rahatsız olanlar da olur. Kapatılan örtü kaldırılmaya başlanınca tekerleklere de çomak sokulması başlanmış demektir….Bu kitap futbolun 4-4-2’sini veya 3-5-2’sini anlatmıyor. Nasıl gol atılır, nasıl şampiyon olunur, onu da anlatmıyor. Bu kitabın yazarı ayağına top değmiş olsa da, bu işin akademik boyutunu bilse de, teori ve pratiğini almış olsa da, yine de anlatmıyor futbolun teknik boyutunu. Hatta bu işin mürekkebini laf olsun diye yalamak şöyle dursun, mürekkebi okkalar dolusu içmiş olsa da yine de hangi futbolcunun nerede oynaması gerektiğini, hatta dünyaca ünlü teknik direktörün bile sözüm ona yanlış takım kurduğunu ve takımı yanlış oynattığını ve ‘oyunu iyi okuyamadığı’ filan hiç söylemiyor. Bu konuda ayağına top değmediği halde konuşan çok olduğu için bu kitap bu konularda hiç konuşmuyor… Bu düzenin çarkına su taşıyanlar her zaman bulunmuştur. Yazar, bu çarka hiçbir zaman su taşımamış ve bu sürünün içinde hiç olmamıştır. Her zaman sürüden ayrılmıştır. Bir süre yalnız kalmıştır ama hiçbir zaman kurt kapmamıştır. Ama bu kitaptan sonra kapar mı belli değildir” (adı geçen kitabıma yazdığım önsözden bazı satırlar).
Bu yazı kendi kitabımın tanıtılması olarak algılanırsa üzülürüm. Toplumsal aydınlanmaya, futbol ile de olsa katkı yapabilirsem ne mutlu bana. Çünkü benim meslek alanım budur. “Çalışma alanı; eğitimi, kariyeri ve ihtisas sahibi olduğu konuyla sınırlı olan ve uzmanı olduğu konu dışında da ‘ben bu işi bilirim’ diye ortaya çıkmayan, diğer mesleklere saygısı olan, bilmediğinin farkına varan ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayan herkese” ithaf ediyorum.