Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '12

 
Kategori
Futbol
 

Futbolumuza "Demir Leydi" modeli

Futbolumuza "Demir Leydi" modeli
 

Yıl 1985, yer Bruksel'de Haysel Stadyumu. Juventus ile Liverpool arasında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finali oynanıyor.

Dünyanın en büyük spor facialarından biri işte tam da o gün o stadda gerçekleşti. Liverpollu taraftarların Juventuslu taraftarlara saldırması sonucunda tam 39 kişi hayatını kaybetti.

Bu bilinen facianın devamında her iki kulübede cezalar verilmiş olsa da, o dönemde yükselen İngiliz Holiganlığını engellemek adına dönemin İngiliz Başbakanı Margaret Teacher ( Demir Leydi) "Bizim hayvanlara bu ceza az" dedi ve çok radikal bir karar alarak İngiliz takımlarının 5 yıl süreyle Avrupa Kupalarını katılmayacağını ilan etti.

Teacher bu hamlesi o dönemde artık dünyayı bezdiren İngiliz Holiganlığını sona erdirmek için alınmış tarihi bir karardı. Bizde son dönemde dillendirilen bu formül ise tamamen Uefa'nın şike ve finansal fairplayden kaynaklanacak yaptırımlarından kaçmak için dizayn edilmiş bir plan gibi görünüyor.

Birileri Başbakan'a Anlatsın

Sayın Başbakan bulutların üstünde verdiği roportajında Teacher'ın kararına atıfta bulunarak "5 Yıl gitmesek ne olur ?" İngilizler gitmedi de ne oldu ? Kendi aralarında çok güzel devam ettiler. Marka değerlerini arttırarak geri döndüler ve şampiyon oldular."dedi.

Muhtemelen ki -tüm kamuoyuda bunu düşünüyor- başbakanımız Platini ile yaptığı görüşmelerde olumsuz bir hava sezinledi ve kendi düşüncesiyle bunu ima etti. Bunu yaparken de çok büyük bir hata yaptı. Türk Futbolu ve İngiliz Futbolunun marka değerlerini eşit görmek.

5 yıl gitmezsek ne olur ?

Futbolun beşiği İngiltere 5 yıl Avrupa kupalarına katılmama gibi bir lükse sahip olabilir. Futbol kültürü ve kalitesi açısından bu 5 yıl onlara zarar vermedi. Premier Lig denildiğinde başlı başına büyük bir organizasyona sahip olan İngiltere'de takımlar zaten gününümüzde de Şampiyonlar Ligi dışındaki organizasyonlara çok da önem vermiyorlar. Avrupa Ligi'nde şu anda herhangi bir İngiliz takımı yok. Avrupa Ligi'nde alınabilecek başarı yerine Premier lig şampiyonluğunu daha çok isteyen ve ligde de tepede olan Manchester'ın iki takımı United ve City bir önceki turda çıktıkları yedek ağırlıklı kadrolarla elendiler. Kısacası adamların mantalitesinde Premier Lig şampiyonluğu çok daha değerli.

Onlarda durum böyleyken ülkemizde ise durum tam tersi.. Avrupa'da başarı lig şampiyonluğunun daha önünde. Çünkü ülkemizin marka değeri ve kalitesi ortada. Büyük takımlar yabancı oyuncu transfer ederken oyuncular takımların avrupadaki durumlarına göre geliyorlar. Türkiye Ligi'ni pek de önemsedikleri söylenemez.

Bugün Uğur Meleke buna değinerek "Beş yıl sonra geleceğimiz noktada takımlarımız San Marino takımları ile aynı düzeye gelecek."dedi. Ülke puanı olarak dibe vuracağımızdan 5 yıl sonra avrupa kupalarına katılmak istediğimizde, hop diyecekler. "Önce geç bakalım 3 4 ön eleme sonra gel."Zaten 1 ön elemeyi geçemiyoruz. Varın siz düşünün dipten bugünkü noktaya nasıl gelebileceğimizi.

5 yıl içinde neler olacak 

Öncelikle Türk futbolunun marka değeri düşecek. Kaliteli yabancı oyuncular Türkiye'yi tercih etmeyecekler. Dünyada futbol konusunda son sıralara ineceğiz. Beğenmesekte Alex, Quaresma, Muslera, Elmander, Yobo, Almedia, Fernandes, Baros ve bir çok oyuncu sayesinde dünya futbol gündeminde kendimize yer bulabilirken bu 5 yıl içinde bizimle ilgili tek kelime bile bulamayacağız. Sponsorlar ilgilerini kaybedecekler. Ya da çok düşük fiyatlar önerecekler. Öyle ya hangi büyük sponsor sadece Türkiye için sponsorluk önersin. Türk futbolunun prestiji yerlerde sürünecek. Futbolda söz sahibi olamayacağız. Uefa bize hastalıklı gözüyle bakacak.

Şike ve Finansal Fair Play'den kaçış projesidir.

Uefa'nın şike ve finansal fairplay  konusunda uygulamaları ve yaptırımları var. Zaten finansal fairplay'de ülke takımlarımızın çok ciddi sorunları var. Acaba diyorum, borçlarını halledemeyen kulüpleri kurtarma projesi mi bu ? Sonuçta eğer finansal fairplay sağlanmazsa  uefa bir ceza verecek. İngilizler bu "5 yıl" kararını kendi içlerindeki problemleri halletmek için almışlardı. Bizse Uefa'nın şerrinden kaçmak için almış olacağız. Ne malüm Uefa'nın da bir ceza vermeyeceği. Adamlar aptal değiller ya, pek ala diyebilirler "Ey TFF sen bizim yaptırımlarımızı engellemek için kendi kendine 5 yıl avrupa kupalarına katılmama kararı aldın. Ama bizim cezalarımızdan kaçamazsin al sana bir 5 yılda bizden." O zaman ne olur.

Şike konusu ise tam bir muammaya döndü. Uefa'ya kalsa çok önceden cezalar kesilmeliydi. Bizde ise aman o düşerse Türk Futbolu biter bu düşerse futbol ölür. Olmaz.. Güneş balçıkla sıvanmaz.

Kimin ne kusuru varsa, verirsin cezasını; puan mı silersin küme mi düşürürsün ama Türk Futbolu'nun değerini korursun. Mali yapıları düzenli kontrol edersen finansal kriterlere uydurursun olması gereken standartları getirirsin. Gelmeyenlere verirsin cezayı asıl o zaman prestijin artar. Öyle çocuk oyuncağı gibi "5 yıl gitmezsek ne olur ?"demek bu işi ne kadar hafife aldığınızı gösterir.

Son söz: Bu beş yıl içinde kaliteli futbol izlememiz çok zor. Bir çok takım yabancı transferi yapmayacaktır. Türk oyunculara şans tanıyacaklardır. Bu belki bir avantaj olabilir. Nasıl olsa avrupaya gitmeyeceğimiz için yabancı kontenjanı kısıtlanabilir. Ama kimse mucize beklemesin. Öyle her takım 3-5 tane yetenekli oyuncu çıkaracak diye. Mevcut durum ortada. Kaç tane yetenekli Türk oyuncu var ki???

 
Toplam blog
: 106
: 1591
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Metin ve haber yazarı ..