Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Mart '11

 
Kategori
Futbol
 

GALATA(HARABE)SARAY

Dün tuttuğum takımı kötü günlerinde de olsa desteklemek ve yeni stadımızı görmek için maça gittim. Önce iyi şeylerden bahsedeyim; stat gerçekten muhteşem. İnsanlar söylüyordu bunu ama ne dediklerini anlamak için gidip bizzatihi yaşamak gerekiyor. Akustik olağanüstüydü, ben stada vardığımda maça daha bir saat olmasına ve statta çok az sayıda taraftar bulunmasına rağmen, yeri göğü inletiyorlardı adeta. Ben bu stadı dolu haldeyken tahayyül bile edemiyorum, kolay kolay hiç bir takımın çıkması mümkün olmaz.Açınır kapanır koltuklara gelince, diğer statlara nazaran daha rahat maç izleme olanağı sunuyor ve diğer önemli bir nokta da; batı tribünü en üst katlarda maçı izlememe rağmen, tribünlerin sahaya yakınlığından dolayı görüş açısının ve netliğinin gayet iyi olmasıydı. Ayrıca en azından bulunduğun tribünde küfür olmaması ve insanların aileleri, çocukları ve eşleriyle maça gelmeleri beni sevindiren bir diğer unsurdu.

Bu kadar güzellikten sonra şimdi de biraz canımı sıkan durumlara değineyim. Ben stada girdiğimde pegasus tribününde yerini almış bulunan ultraaslan taraftar grubu geldiğim andan itibaren çıktığım ana kadar tek bir protesto yaptılar: İstifa istifa Adnan Polat istifa. Sadece ikinci yarının başlangıcından 70. dakikaya kadar takım için tezahürat yaptılar, 70'ten sonra ise istifa sesleri tekrar hakim oldu. Maçın uzatma dakikalarında ise ilk defa "Hagi İstifa" diye bağırdılar. Bugüne kadar Hagi'ye koşulsuzu destek veren ve aleyhte hiç tezahürat yapmayan taraftarın bu tutumu artık iplerin iyice koptuğu anlamına gelmekte. Beni en çok üzen kısım ise, takımımız ısınmak için sahaya çıktığında kendi taraftarlarının onları ıslıklamalarıydı. Hem de ne ıslık, sanki fenerbahçe gelmişti stadyuma. Sonra da bu oyunculardan çıkıp destan yazmalarını, mükemmel top oynamalarını bekliyoruz. Bu ortamda şu anki barcelona takımı çıksa sahaya, inanın istediklerini yansıtamaz, tanınmaz bir hale gelirler. Kısaca, Glatasaray son yıllarda olmadığı kadar harabe bir durumda. Kadrosu kalitesiz, seyircisinin desteğini yitirmiş, taraftar ile yönetim arasında ipler kopmuş, teknik direktöre kimsenin güveni kalmamış. Sorun listesi uzar gider böyle.

Maçtaki oyuna gelirsek, bulunduğum konumdan dolayı sahaya yayılışı çok iyi analiz edebilme imkanım oldu. Dünkü Karabük maçında Galatasaray, Hagi'nin geldiğinden beri ısrarla oiynattığı 4-3-3 sisteminden vazgeçip ilk defa 4-2-3-1 sistemiyle oynadı. Uzun zamandan beri forma giyemeyen Gökhan stoperde Servetle beraber yerini almış, Neill'e ise sabrinin yokluğunda defansın sağında görev verilmişti. Defansif görevini başarıyla yaptı Neill ama hücumda hiçbir varlık gösteremedi. Bu durumlarda insan Sabri'nin değerini daha iyi anlıyor. Onun enerjisini, bindirmelerini, hücuma katkısını...Gerçekten Galatasaray için önemli bir oyuncu Sabri. Defansın önündeki ikilide Cana ve Culio, onların önünde Kazım-Stancu ve Yekta üçlüsü ve en ileride de Baros bulunuyordu. Oyuncular birbirinden çok kopuk oynadılar maçta, kimse diğerine yardıma gitmedi top ayaklarındayken. Adeta sorumluluk almaktan kaçıyorlardı. Burda yukarıda belirttiğim ortamında büyük payı var. Neticede golsüz bir beraberlikle sonuçlandı maç.

Galatasaray sportif anlamda neredeyse dibe vurmuş durumda. Ama dibe vurmuş şeylerin çıkacakları tek bir yön vardır, o da yukarısı. Muhteşem stadı ve geçmişindeki emsalsiz başarıların ruhuyla galatasarayın tekrar çıkışa geçeceğinden, harabeye dönmüş sarayını yeniden ihya edeceğinden hiç şüphem yok. Yeter ki biz sabır gösterelim, yönetim de artık aklı başında kararlar almaya başlasın..

 
Toplam blog
: 32
: 1264
Kayıt tarihi
: 31.07.06
 
 

1979 yılında doğmuşum, kuzey yarım kürede Doğu Karadeniz denilen bölgede merhaba demişim dünyaya...

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara