Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray'a yakışmadı

Galatasaray'a yakışmadı
 

19 Mayıs 2007 tarihinde Galatasaray taraftarı bir tarih yazdı. Peki bu yazdıkları tarih, “Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray” sloganına yakışan bir tarih oldu mu?

Biz Galatasaraylıların tarih kitabına, nice şampiyonluklar, kupalar, Avrupa zaferleri yazılmışken, UEFA kupası ve Süper Kupa sahibi tek Türk takımı ünvanlarıyla şan ve şöhreti tüm dünyaya yayılmışken, bu şan ve şöhret ile sadece Türkiye’de değil, Nijerya’dan Japonya’ya, Kuveyt’ten Arjantin’e nereye giderseniz gidin, oranın insanlarına ‘Türkiye’ dediğiniz zaman ‘Hakan Şükür-Hasan Şaş’ ve ‘Galatasaray’ kelimelerini ardı ardına sıralayan insanlar görürken, yani, dünyanın her yerinde taraftar ve sevenler edinmişken, kısacası rakiplerimizin gıptayla baktıkları bir Dünya Takımı olmuşken, 19 Mayıs günü taraftar olarak yaptıklarımızı bu şanlı kitabın hangi sayfasına koyacağız?

Demek ki, bu büyük takım karşısında bizim taraftarlığımız küçücük kalmış. Taraftar olarak biz de takımımızla birlikte büyüyememişiz. Biz sıradan bir 3. lig takım taraftarının ötesine gidememişiz. Allah aşkına, bizim bu yaptıklarımız kaç amatör küme maçında yaşanmıştır?

Ben şimdi bu olayların bu noktaya gelişine neden olmaması gerektiği halde bahane olabilecek bir kaç durum sıralamak istiyorum. Ama bunların hiçbiri Galatasaray taraftarını yaptıklarından dolayı haklı çıkartmaz. Sadece bundan sonra dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi edinilmesi amacıyla yazıyorum.

Herkesin de hemfikir olduğu gibi, kulüp yöneticilerinin ve taraftarların maçtan önceki tutumları malum. Ama bana göre en kötü olanı, medyanın resmen insanları kışkırtmasıydı. Günler öncesinden bir alkışlama-alkışlamama olayı gündeme getirildi ve maç günü gördüğüm şu manşet beni bile çileden çıkarttı: Fenerbahçe Ali Sami Yen’e bayrak diker mi, dikemez mi?

Yani, medya olarak neyin peşindeyiz? Haber olsun da ne olursa olsunun mu, yoksa, toplum yararına, huzuruna, aydınlatılmasına katkıda bulunmanın mı? Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olayın sorumlusu olarak kulüp yöneticilerini gösteriyor. Peki, en fazla sorumluluk sahibi olması gereken yazılı ve görsel basın için kim artık bir şeyler söyleyecek. Fanatizmi körükleyenlere kimse dur demeyecek mi? Kışkırtıcı haberler sonucu çıkan olaylar ile kendi haberini kendi yaratanlara hesap sorulmayacak mı? Medya patronları, fanatizmi körükleyici yazı yazan köşe yazarlarına maaş ödemeye devam mı edecek, yoksa görevini kötüye kullanma sebebiyle kapıyı mı gösterecek?

Geniş bir medya grubunda bunlar yaşanırken, güzel bir örnek de yok değil. TRT-1’de yayınlanan Stadyum programında 4-5 haftadır kulüp yöneticilerinin kışkırtıcı demeçlerine yer verilmiyor. Haber olarak gösterilmiyor. Bunun bir başlangıç olmasını, buradan bir salgının oluşmasını ve tüm yayıncı kuruluşlara hızlı bir şekilde bulaşmasını diliyorum.

Basın ve yayın kuruluşlarımız temiz futbol, temiz taraftar için çalışmazlarsa, holiganlık yapan taraftarlar kendilerini devamlı mağdur edilmişler de, haklarını arıyorlarmış gibi bir hava içinde görürler. Bu da yaşanabilecek birçok kötü olayın basit bir sebebi olmaktadır.

Evet Şanlı Galatasaray’ımızın taraftarları. Türkiye’de maalesef bu gibi olaylar önlenmeye çalışılmıyor, aksine yaşanması için uygun ortam yaratılıyor. Ama, her ne şartlar altında olunursa olunsun, 19 Mayıs akşamı yaşananlara lütfen bahane bulmaya çalışmayalım. Bugünden itibaren, ne yaparız da bu kara sayfayı kitabımızdan sileriz ya da unuttururuza bakalım. Büyük takımımızın büyük taraftarları olmaya çalışalım.

Ben Sayın Melih Aşık gibi takımımla ilgimi bitirenlerden değilim. Aksine, bu taraftarın gelecek sezon herkesi mahçup edeceğine de yürekten inanıyorum. Yensek de yenilsek de.

Fotoğraf www.milliyet.com.tr ’den alınmıştır.

 
Toplam blog
: 41
: 671
Kayıt tarihi
: 11.02.07
 
 

1972 doğumluyum ve bir bankacıyım. Hayatım boyunca en büyük hayalim bir yazar olmaktı. Ama, Türkiye'..