- Kategori
- Spor
Galatasaray'da istikrar ve kaos dönemleri

1973 yılında Brain Birch Galatasaray’a peş peşe üçüncü şampiyonluğunu kazandırmasından sonra kulüp İngiliz modelini kendisine referans alır. Fakat tercih edilen teknik adamların hiçbiri Galatasaray’a 1971-73 arasında yaşadığı zaferleri tekrarlatamaz.
Bu aynı zamanda Galatasaray’ın 14 yıl sürecek şampiyonsuzluk nadas sürecinin de başladığı dönmedir.
İkinci Brain Birch dönemi 1982 yılında İnönü Stadyumu’nda taraftarın “istifa” sesleri arasında son bulur.
Fenerbahçe’ye 5 kupalı şampiyonluk yaşatan Stankoviç’in etkisiyle Tomislav İviç ile bir Yugoslav ekolü denenir. Ancak başarı o sene de gelmez.
1984’de göreve gelen Derwall’e kadar Galatasaray her sene bir teknik adamla çalışır. İstikrarsızlığın, devamsızlığın ve başarısızlığın yıllarıdır.
Galatasaray 1984 yılında Fransa’nın şampiyonluğu ile sonuçlanan Avrupa Şampiyonası’nın başarılı olamamış teknik adamı Derwall ve Yugoslav milli takımının kalecisi Simoviç’i transfer ederek başlattığı, içinden Mustafa Denizli’yi de çıkaracak, Galatasaray’a Avrupa Kupaları yolunu açacak ve Türkiye’de de 2002 yılına kadar sürecek bir yeniden yapılanma dönemidir.
Galatasaray 1994’e kadar olan sürede 10 yıl boyunca aralarında Feldkamp’ın da olduğu Alman ekolünden gelmiş teknik adamlarla çalışmıştır. Derwall, Mustafa Denizli ve Feldkamp Galatasaray’da hem bir ekol oluşturmuşlar hem de onun bir altyapı ile beslenmesini sağlamışlardır.
Fatih Terim bir anlamda kendisinin de katkıda bulunduğu bu altyapı ve ekolün üzerine inşa ettiği takımla UEFA Kupasına kadar gitmiştir.
Galatasaray’ı bugün yaşadığı bozgun görüntüsüne taşıyan süreçse 2002 yılında takımı şampiyon yapmasına ve Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finallere kadar götürmesine karşın takıma futbol oynatmıyor diye Lucescu’nun gönderilmesi ve Fatih Terim’in göreve getirilmesiyle başlayacaktır.
Galatasaray sahip olduğu değerleri, zenginlikleri ve kültürünü bu dönemden sonra hızla tüketecektir.
Son yedi sekiz yıl takımın idaresinde futbolcu konsülünün Magna Carta anlayışının egemenliği söz konudur.
Ekonomik kriz Galatasaray’ın rahat hareket etmesini engellediğinden bu süre boyunca sağlıklı düşünmek mümkün değildir. Varsa yoksa bir yerlerden paralar temin edilerek borçların ötelenmesi diğer taraftan da futbolda şampiyonluk için mücadele yarışının içinde olmaya gayret etmektir.
Galatasaray, 2004’de Fatih Terim’in görevden ayrılmasından ve Hagi’nin birinci döneminden sonuncusuna kadar geçen yedi sezon boyunca sadece iki sezon üst üste Gerets ile çalışır. Bu sürede 6 farklı teknik adam gelir gider. Her teknik adam geride daha büyük bir enkaz bırakarak görevini bir diğerine devreder.
Burada tartışılması gereken şey, bugün de dahil olmak üzere, sorun Galatasaray’ın sahip olduğu değerlerin erozyonu mudur, yoksa bir teknik adam sorunu mudur?
Hagi’nin ne büyük bir teknik adam olduğunu konuşacak değiliz. Gördük ve izledik Hagi maç oynanırken çok kritik teknik adamlık yanlışları ve tercihleri kullandı. Ancak bu durumu sadece Hagi merkezinde tartışırsak anlayamayız.
Hagi ile Rijkaard’ı birbirinden ayıran şeylere değil; yaşadıkları sorunların ortak taraflarına odaklanmak gerekiyor.
Galatasaray 1973 ile 1984 yılları arasında yaşadığı istikrarsızlıktan nasıl bir program ve planla çıkmışsa bugün benzer bir yeniden yapılanma tasarımına ihtiyaç duymaktadır. Kuşkusuz aynı şablonu kullanmanın da mümkün olmadığını bilmek gerekiyor. Aradan geçen 30 yıl süresinde her şey fazlasıyla değişti. Galatasaray büyük bir ekonomik baskıyı da yaşıyor şimdi. Birçok spor branşında altyapısal zafiyet yaşıyor. Bütün bunları yeniden harekete geçirmek için zamana ihtiyaç duyuyor.
Yeni yönetim anlayışı bu zaman opsiyonunun altını çizmelidir.
Bunun dışında alınacak popülist politikalar Galatasaray’ı çok daha büyük bir kaosun içine sürükleyecektir.