Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '07

 
Kategori
Müzik
 

Gara

Gara
 

Konuklarım GARA üyeleri. Hikâyesini anlatacağım dostlar müzik yapan hatta iyi müzik yapan dostlar. Dostlarımı sizlere tanıtmak istiyorum...

Aren Kubilay ÖZDEĞİRMENCİ

Kütahya’ lı ve kimyager. Lisede bilardo oynarken arkadaşının, 'bize bassçı lazım demesine üzerine, ‘o ne' diye cevap vererek müziğe 15–16 yaşında, ‘dönülmez akşamın ufkundayım' isimli şarkıyla başlamış müzik hayatına.

Dönülmez Akşamın Ufkundayım şarkısı oldukça ağır bir parça. Bunun hikmetini sordum; ‘kulaktan ilk onu çıkarmıştım, anlamlı olan' dedi.

Bizim arkadaşlar önceleri grup değillermiş. 'Gara' grubu, elemanları ile Foça’da tanışmışlar ama Aren, Hakan'la önceden tanışıyormuş. Sonra hep birlikte çalışmaya başlamışlar. 7–8 yıldır birlikte keyifli bir grup ve dost olmuşlar.

Bu 7–8 yıl arasında zaman zaman herkes başka yerlerde ve başka kişilerle de çalışmış.

Grup elemanları;

Vokal: Alirıza ÇETİNKAYA

Bass Gitar: Aren Kubilay ÖZDEĞİRMENCİ

Elektro Gitar: Hakan SEZİNÇ

Grup elemanları çok uyumlu görünüyorlar ama yine de farklı insanlarla aynı işi yapıyor bile olsalar birlikte çalışmanın getirdiği birtakım zorlukları vardır mutlaka. Ser verip sır vermiyorlar. Çok zorlanmadıklarını, 'sohbet muhabbet müzik derken bir bakmışız programımız veya kayıt ne içinse kaydımız bitmiş. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile' diyorlar.

'Hiç kavga etmiyorsunuz'' diye sordum, 'yok biz kavga edemiyoruz, konferans tadında tartışıyoruz' diyorlar. Kavga etmeden de tadı çıkmaz ki. Arada kavga edeceksin ki aksiyon olsun. Kavgasız bir dostluk çok sıkıcı bence...

Benim için, 'Bu sabah yağmur var İstanbul'da ' şarkısını çalar mısınız noooluurrr' dedim ama peçeteye yazmadan olmaz dediler. Şarkımı çalmaları için şansımı zorlamaya kararlıyım. Peçeteye istek şarkı yazıp onlara verirsem şarkıyı söyleyeceklermiş. İyi de ben yanımda peçete taşımam ki. Artık konser mi olur, başka bir program mı olur bir yolunu bulup cebren ve hile ile, 'Bu sabah yağmur var İstanbul'da ' şarkısını dinleyeceğim.

Bu şarkıyı çalıp söyleyecekler, başka şansları yok...

Hani bazı şarkılar vardır birlikte söylemekten birlikte dinlemekten keyif alınan. Hangi şarkıyı söylerken ortak keyif aldıklarını sordum. 'Düştüm mahpus damlarına', 'Ahirim sendin', 'Hoş geldin'... Bu şarkıları söylemekten büyük keyif aldıklarını söylediler.

'Hoş Geldin' şarkısının bestesi kendilerine ait. Kendi bestelerini söylemekten çok mutlu olduklarını söylediler. Haklılar, insanın kendi bestelediği bir parçayı seslendirmesi acayip keyifli olurdu herhalde...

Aren, Işın Karaca’dan tutun da Haluk Levent'e kadar geniş bir yelpazeyle çalışmış.

Hakan, İzmir'de hemen hemen tüm müzisyenlerle çalışmış.

Rıza'da hemen hemen Türkiye'deki tüm çalgıcılarla çalışmış.

Bizim ülkemizde bir anlam kargaşası var, isim karmaşası var. Herkes yaptığı işe bir isim buluyor ama bu ne derece doğrudur tartışılır. Bence büyük çoğunluk ne yaptığını bilmiyor...

Bizim dostlara her ihtimale karşı bir karmaşaya sebebiyet vermemek için tam olarak ne yaptıklarını sordum, ' Türkçe Sözlü Rock ' yapıyoruz dediler. Gözlemlerime dayanarak söylemek gerekirse bence de yaptıkları bu...

'Öyle Anadolu Akdeniz Karadeniz falan değil, bildiğin Türkçe Sözlü Rock' diyorlar. Sanki bişeyleri eleştirircesine...

Konuyu germemek adına hiç eşelemedim. Durduk yerde keyifli bir sohbetin tadını kaçırmanın anlamı yok.

Yine de konuyla ilgili bilgi almak istesim, 'Karakter için birşey yakıştırmak ve onu süslemek için birşey takmak yanlış. Biz yıllardır müzik yapıyoruz, duymak istediğimiz sound da yaptığımız işe bakınca Türkçe Sözlü Rock bir nevi kent ozanlığı gibi ama 2007 model Doğan görünümlü Şahin hesabı' diyor Aren...

Yıllardır iyi müzik yapmalarına rağmen müzikle içiçe olmalarına rağmen yeterince tanınmadıklarını düşünüyorum. Tabiri caizse, 'Ünlü' değiller...

Bu beni hep rahatsız eder. Ün derdinde değilim ama iyi şeyler yapan insanların yeterince tanınmaması beni üzüyor. Çünkü aslında hiçbir şey yapmayıp hergün hergün gündemde sanki çok marifet yapıyorlarmış gibi ortada görünenler beni kızdırıyor.

Bende lafı kıvırmadan açıkça sordum;

'Neden ünsüzsünüz?'

'Bizi bilen ve dinleyenler, zaten bizim ne olduğumuzu ve nasıl bir zümreye hitap ettiğimizi biliyorlar. Yaptığımız müzik de ortada. İyi müzik yaptığımızı biliyoruz ve yaptığımız müzikten keyif alıyoruz. Bu bize yetiyor. Üne ihtiyacımız yok.'

Burada şansımı zorlayarak o sivri soruyu sordum; 'Daha fazla para daha fazla ün iyi olmaz mıydı?'

'Biz para derdine düşseydik Türkçe sözlü rock müzik yapmak için uğraşmazdık. Para evet gerekli ama bu, 'gerek' lafı nedir ve nereye kadardır işte onu bilmek lazım. Bir müzisyenin hedefi nedir? Parçalarımızda anlattığımız birkaç cümle, bestelerimiz, şarkılarımız, onları herkesle paylaşmak, içinden kendilerine bir şeyler hissedip alan ve şarkılarımızla müziğimizle mutlu olan izleyici-dinleyici varsa bizler zaten hedefimize ulaştık demektir.' diye cevapladı.

Oldukça mantıklı…

Grup üyelerinin, müzik konusunda gençlere öğretici olduklarını biliyorum. Bu gerçekten zarif bir davranış. Kaybettiğimiz değerlerden bir tanesi. Yardımcı olurken bir amaç olmalı. Boşa kürek çekmenin de anlamı yok.

Konuyla ilgili olarak, 'İnandığımız gençlere yardımcı oluyoruz, onlara sahip çıkıyoruz' diyorlar. 'Bu yola çıktığımızda bize kimse yardım etmedi aynı hataya biz de düşmek istemiyoruz' diyorlar.

Daha ne desinler… Bu arada Aren’in bugün doğum günü. (31 Ocak)

Sevgili Aren, nasıl istiyorsan öyle yaşa. Mutlu yıllar diliyorum...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..