Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '09

 
Kategori
Ankara
 

Gaz sızması nedeniyle ölmekte olan dört üniversiteli gençtik

Gaz sızması nedeniyle ölmekte olan dört üniversiteli gençtik
 

Bundan on beş sene kadar önceydi. Yine soğuğa kesmiş ve beyaza bürünmüş, bir kara kış Ankara’sındaydık. Tıpkı üç-beş gün önce, yedi tane üniversiteli gencin ölümüne sahne olan bembeyaz kara kışın, isli ve puslu Ankara’sı gibi.


Dört kişi beraber yaşamakta olduğumuz öğrenci evimiz, 100.Yıl Sitesi’nde idi. Ben ve bir arkadaşım Hacettepe Kamu Yönetimi’nde, birimiz Mülkiye’de, birimiz de ODTÜ İnşaat Mühendisliği’nde öğrenciydik. Acayip keyifliydik, acayip kafa dengiydik. Şimdi her birimiz bir yerlerde, hayat mücadelesi içerisinde ve ne mutlu bize ki hala irtibat halindeyiz.


Ama o gece terk-i dünya etmekten saniyeler farkıyla kurtulduk. ODTÜ’lü arkadaşımız, genelde geceleri ders çalıştığı için salonda ve ayakta idi. Ben ve sınıf arkadaşım, gece yarısı odalarımıza çekildik ve uyuduk. Mülkiye’li olan ise tüplü şofbeni açıp duşa girdi.


Tüp; aynı zamanda salona, iki odaya ve banyoya açılan ve altları aralık dört kapının bulunduğu holde bulunmaktaydı. Havasızlıktan sönen tüpten yayılan metan gazı önce banyo yapmakta olan arkadaşımızı etkilemiş ve tam çıkmak üzereyken bilincini kaybedip yere düşerek kafasını banyo kapısına çarpmıştı.


Çarpmanın etkisiyle çıkan ses gecenin sessizliğinde oldukça fazla hissedilmiş ve salonda ders çalışmakta olan arkadaşımızın panik halinde banyoya koşmasına neden olmuştu. Durumu anlar anlamaz, yardım almak için bizim uyuduğumuz odaya dalan arkadaşımız, bizleri uyandırmaya çalışmış ancak oda kapısının altından sızan gazın bize de etki etmesi nedeniyle bizim durumumuz da kritik seviyeye gelmişti.


Beni omuzlarımdan sarsarak uyandırmaya çalıştığını bugün bile hatırlıyorum. Yataktan inip ayağa kalkmaya çalışıyor ve kalkıp kalkıp yere düşüyordum. Tipik bir şok durumundaydım. Pencereleri açmasını isteyebildim.


Odaya giren çelik gibi soğuk kış gecesinin Ankara havası kısa sürede bizi kendimize getirdi ama banyodan güç bela çıkarıp, battaniyelere sararak balkona oturttuğumuz arkadaşımızın durumu içler acısıydı.


Daha sonraları hiç hatırlayamadığım bir otomobil yolculuğundan sonra –üstelik aracı ben kullanmıştım ama o arabayı ta Balgat’tan İbn-i Sina’nın önüne nasıl getirebildim hiç anlayamadım- soluğu hastanede aldık.


Ve o geceyi, kollarımızda serumlar, yüzümüzde oksijen maskeleri ile İbn-i Sina Hastanesinin acil servisinde geçirdik. Hastane polisi ifademizi aldı ve ertesi sabah semt karakoluna gitmemiz ve bir ifade de orada vermemiz gerektiğini söyledi.


100 Yıl Sitesi 10 Nisan Polis Merkezi’nde, ifadelerimizi alan polis memuru; ciddi anlamda ölümden dönen ve bir manada kendisinin hayatını kurtardığımız arkadaşımıza, bizlerden yani ev arkadaşlarından şikayetçi olup olmadığını ve bir şüphesi bulunup-bulunmadığını sorduğunda hepimiz dumur olmuştuk.


Yılbaşı gecesi yaşanan elim kazayı duyduğumda, on beş sene öncesine gidip, başımızdan geçen bu olay aklıma geliverdi. Keşke o yedi üniversiteli genç de, bizim kadar şanslı olabilse ve bu olayı on beş sene sonra böyle bir yazıda anlatabilselerdi.


Ya da ne bileyim hiç yaşanmasaydı...




@Geçen sene bugün "Leasing Sektöründe Neler Oluyor?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=84542

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..