- Kategori
- Güncel
Gazeteci, nasıl "gazatıcı" olur?

ÜÇÜ BİR ARADA; MAKBUL OLANI YABANCISI...
Son yıllarda yeni bir “gazeteci tip”i türedi.
Bunlar bir bakıma, Divan “kasideci”lerine benziyorlar.
Yazdıklarına/ söylediklerine bakılırsa, sözcükler “gaz” niyetine çıkıyor; “gaz” atıyorlar bir bakıma. Onun için bunlara “gazatıcı” sıfatını buldum.
Uydu mu, uymadı mı?
Bilmiyorum.
*****
Kimler “gazatıcı” sınıfına girer?
Deniz Kavukçuoğlu’nun “Açılım Çalıştay”ı başlıklı yazısında ( Cumhuriyet, 3 Ağustos 2009) altını çizdiğim şu sözler, sorunun yanıtına çok uygun:
“ Sonradan hepsi demokratlara dönüşen eski Marksist-Leninistler, eski ülkücüler, eski darbeciler, din müttefikleri ve bir iki şaşkın...”
Bu “tip”lerin, “gazatıcı”ların, başka ortak özellikleri yok mu?
Olmaz olur mu?
“ ...sürdürdükleri badireli hayatlardan sonra doğru yolu bulmuşlar, AKP iktidarına yanaşıp rahata, huzura ermişlerdir. Yaptıkları, televizyonlara çıkıp ya da yazı döktürüp arada bir iktidara selam çakmak, ‘Vallahi, bunca yıldır siyasetin içindeyim, bunlar kadar demokratını görmedim!” diyerek parsa beklemektir.”
*****
“Parsa beklemek”, sizi divan şairlerine götürmez mi?
Biliyoruz ki, Divan şairlerinin toplumsal konularla ilgisi yoktur.
Onlar, “kaside” yazmayı çok severler.
Çünkü “kaside” demek, “övgü”, “yağcılık” demekti..
Padişahlar, dönemin önde gelenleri içindi bütün bunlar.
Her sunulan “kaside”, kese kese altın demekti...
Divan şairi, emeğinin karşılığı böyle alırdı!
Geçimini sağlama, rahat yaşamanın yolu!
*****
Artık şiir yazmak karın doyurmuyor!
Düzyazı var...
Televizyon ekranlarından başı uzatıp bütün memlekete seslenme var...
Dünya değişti!
Anlayış değişmedi!
Divan şairlerinin yerini işte bu “gazatıcı”lar aldı.
Günümüzün "gazatıcı"ları kimi/ kimleri kurtarma peşindeler?