- Kategori
- Futbol
Gazozuna Maçtan Gazoz tadı çıkmadı.

Kurulduk televizyonun karşısına malum maç izlemeyi de özlemişiz. Milli takım maçı olsa da içimizdeki özlemi dindirmeye çalışıyoruz;
Maç başlıyor. Futbolu özlemişiz ama taraftar anlaşılan Emre Belezoğlu'nun hiç özlememiş. Bır ıslık bir kıyamet. Ne oluyor be kardeşim demeye kalmadan penaltıdan bir gol Emre'ye yazılıyor. (Emre'yi bende pek sevmesem de dün hiç bir reaksiyon göstermeden maçı tamamlaması çok takdire şayandır. Seyircinin ona göstermediği saygıyı o seyirciye gösterdi.) Ama tuhaflık var. Sanki Estonya daha iyi oynuyor. Takım savunması evlere şenlik Estonya kalecisinin Allah ne verdiyse diye ileriye vurduğu toplar kalemizde pozisyon oluyor. Servet ve Serdar ikilisine destek gelmedi için en ufak pozisyon hatasında iki kere Sinan'la karşı karşıya kalıveriyor Estonya'lılar. Neyse ki burada da devreye Estonya'nın beceriksizliği giriyor. Az eli ayağı düzgün takım olsa ilk yarı 2 gol yemesi işten değil Milli Takım'ın.
Spiker Ertem Şener yine her zaman ki gibi rakibin doğa şartları kaç tane gölü var kaç tane adası var diye acayip bilgiler veriyor. Olsun diyoruz genel kültürdür dinleyelim. Dinlerken bir bilgi de veriyor, diyor ki "Estonya Milli Takımının değeri Arda Turan etmiyor." peşine de ekliyor "Sahada ki futbola yansımadı bu maalesef." Daha enteresan bilgi Estonya futbolunun marka değeri 84 milyon euro iken bizim Süper Lig 1 Milyar euronun üstünde. Sahadaki futbol ise bırakın bu farkı göstermeyi nerdeyse eşit bir maç gibi . Sanki bizim ligimizde 84 milyon euro.
Maç devam ediyor. Klasik Türk Futbolu Sorunu... Çoğalamıyoruz. Çoğalamıyoruz... Santrafor, Golcü, forvet ne derseniz deyin yok işte. Kanattan bozma Burak iyi niyeti ile koşuşturuyor ama nafile koşular. Herkes ceza sahasına uzak noktalarda top bekliyor ayağına. Ne bir depar ne bir araya kaçma teşebbüsü. Ne bir ikiye bir çalışması ne de kanat organizasyonu. Yok yok yok. Hakanl Balta tek kanat organizasyonunda içerdeki tek oyuncu Burak'a orta yapıyor. Güya baskılıyız o dakikalarda. Ama kadro yapısı uygun değil. Ne Arda ne Kazım ne de orta sahadakiler öyle içerilere girip gol kovalayacak oyuncular değil. Tam bu sırada düşündüğümüz gibi oluyor . Ceza sahası dışında istediği topu alan Kazım 20 metre civarından güzel bir plase ile 2. golü atıyordu. Peşine yine benzer pozisyonda topu alan Kazım bir tane de sağ çaprazdan gol çıkarıveriyor maç oldu mu 3-0. Zaten bu Estonyalılar 6 özel maçtır gol atamamışlar. Maç kopuyor gidiyor. İkinci yarıda Gökhan Töre'nin futbolu dışında kayda değer bir durum yok. Tek organize atağımızda Burak topu kaleciye nişanlamasa belki 4-0 olabilirdi maç.
Hiddink'in dediği üzere futbolcularımız futbolu değil topla oynamayı çok seviyorlar. Kesinlikle hızlı değiliz. Topu ayağına alan şöyle bir dribling yapmadan topu vermiyor. Oyunu kanatlara açamıyoruz. Gökhan Gönül gibi bir oyuncuyu kullanamıyoruz. Kanat organizasyonlarımız yok. Ortadan delmeye de çalıştığımız söylenemez. (Topu alanın 4 5 kişiyi pes'teki gibi çalımlamaya çalışmasını saymıyorum.) Estonya bile top ayağındayken kanata gitmeye çalışırken ve top kanata taşındığında ceza sahasında en az 3 4 oyuncu ile girebiliyorken, biz de herkes seyrediyor. Top Arda'da acaba Arda şimdi ne yapacak ? Arda ne yapacak sahayı enine geçmek için en az iki oyuncu gececek sonra topu yanındaki Belezoğlu Emre'ye teslim edecek.
Alıştığımız o hadi aslanlarım hadi kaplanlarım dönemi bitti. Karşımızda biraz dirençli takım bulunca futbol zekası eksikliğimizden kaynaklanan sebeplerden dolayı abuk sabuk futbol oynuyoruz. Artık her takım koşuyor, mücadele ediyor. Aynı antreman programlarını uyguluyor. İzlanda bilmem ne ligindeki takım bile artık dünyanın yaptığı antremanı yapıyor. Burada devreye sahip olunan futbol zekası ve bireysel yetenekler girmeye başlıyor. Bizim üretken diye bahsettiğimiz oyuncular ceza sahası dışında bal yapmayan arı misali topla cebelleştikleri için sonuca da gidemiyoruz. Geriye de kala kala 20-25 metreden atılan şutlar kalıyor. Tutturursan maçı kazanıyorsun tutturamazsan dövünüyorsun.
Son söz : Bu sebepledir ki Azerbaycan yenilgisi normalleşiyor. Olay sistem kurgusundan da kaynaklanmıyor. Elimizdeki futbolcu kadrosu hiç bir sisteme uygun değil. 4-4-2, 4-3-3, 4-2-3-1 vs. vs. ne oynarsak oynayalım eksik kalıyoruz. Çünkü çok yavaşız ve sahadaki herkes kendini general zannediyor. Daha güçlü daha zeki daha hızlı ve iş bitiren oyunculara ihtiyacımız var. Topu alıp 20 metre yana dribling atmanın kimseye faydası yok. Yıllarca teknik direktörlere yazıldı çizildi ama Hiddink'İn bundan iyisini yapabileceğini sanmıyorum. Hele ki elindeki malzeme buyken...