Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gecenin Işıklarındaki Şehir

Gecenin Işıklarındaki Şehir
 

İzmir gecelerinde yalnız bir adam


Gece saatlerin 03’ü gösterdiği bir zamandı. Uyandım. Son günlerde Leyla gibi dolaşıyorum ya ortalıkta, bilmiyorum belki de uyku tutmadı. Herkes uykuda !.. Haliyle, uykunun en ağır olduğu zamanlar. İyice açılabilmek için evin caddeye bakan balkonuna çıktım. Zaten birazdan kalkacakmışım, Biraz temiz hava almak iyi gelir diye düşündüm. Malum, Ramazan ayı ya ! Bizde haliyle oruç tutuyoruz. Bu zamanlar sahur zamanları !.

Çok güzel bir esinti var dışarıda. Sıcaktan, nemden eser kalmamış. Yumuşak yumuşak, tatlı tatlı rüzgar esiyor. Gece sessiz. Ara sıra bir yerlerde havlayan köpekler gecenin sessizliğini bozsa da yine de sessizliği sindirebiliyorum içime. Kafamda bir uğultu. Belki, uykudan uyanmış olmamdan, belki de bir gün öncesindeki, şehrin karabalıklığının, koşuşturmanın, trafiğinin, araba gürültüsünün zihnimde bıraktığı gürültü darbesinin izlerinden dolayı, meydana gelen bir uğultudur.

Demek ki, dinlenmek için bu saatler seçilmeli. Ama uyuyarak değil. Dışarıda belki gezerek, belki de benim gibi balkonda oturup, yıldızları seyrederek ve hafif hafif esen rüzgarı içe çekerek.

Ben ezelden beri hep bu saatlerde seyahate çıkarım. Hep sevmişimdir gecenin bu kör ve sessiz halini. Çok zamanlar ay ışığında yol almışlığım olmuştur. Çok zaman, gecenin bu her şeyi örten karanlığında, yıldızlarla arkadaşlık yapmışımdır. Nerede olursam olayım, bu yol arkadaşlığını hiç unutmam. Vefalıyımdır hani !.. Yıldızlar, ay, bulutlar, yağmurlar, şimşekler.. Onlarda az vefasız sayılmazlar hani..

Oturduğum yerden bir süre yıldızları seyrettikten sonra, bir kısmı görülen şehrin bir kısmı ve İzmir körfezine öyle bir baktım. Işıklarla aydınlatılmış her yer. Şehir geceye ve karanlığa meydan okuyor sanki. O kadar çok aydınlık ki, bu elektrik sarfiyatı çok gereksiz diye düşünüyorum. Sokağa baktım biraz, neredeyse her 30-40 metrede bir elektrik direği vardı. Hem de caddenin her iki yakasında. Öyle cadde dediğime bakmayın. Bir geliş, bir gidişli fazla geniş olmayan ama gençlerin altlarındaki arabalarla artistlik yaptığı öyle bir cadde işte. Bu ışıklar bu caddeye çok fazla değil mi diye sordum kendime. Hele barajlardaki suların yetersizliğinde, bu elektriğin, dışarıya bağımlı olduğumuz doğalgazdan elde edildiğini bilmek, biraz daha içimi burktu. Yazık !. Evet şehir aydınlatılmalı ama bu elektrik bu kadar hor kullanılmamalıydı.

Epeyce oturmuşum balkonda. Seherin rüzgarı içime işlemiş. Baktım şöyle bir insanlar tek tük kalkmaya başladılar. Birazdan sahur yemekleri yenecek. Bizim Ramazan davulcusu uyuya kaldı diye düşünecektim ki, bir yerlerden “dumdum da dumdum “ diye vuran sesi geldi. Demek ki, işini yapan bir davulcumuz da vardı.

Arasıra havlayan köpeklerin geceyi bozmasına alışmışken, arasıra geçen arabaların sesini hiç sevmedim. Ne işleri var bu saatlerde. Şunun şurasında ne güzel seher yelinde geceyi dinliyorum. Uykudan eser yok. Kafa dinliyorum biraz da. Hayır olmayacak ! Davulcu gittikçe yaklaşıyor. Dumdum da dumdum !.. Ses gittikçe yankı yapıyor. Birazdan evin önünden de geçecek. Öff o da ne ? Davul sanki evin içinde çalınıyor. Davulun dumdumları kafamın içinde zonglamaya başladı. Artık kaçma vaktidir. Şöyle böyle saati 04 yaptık. Biraz daha otursam, Sahur yapmadan, sabah ezanı okunacak.

Kalktım, şöyle bir hafif bir şeyler yedikten sonra, tekrar balkona. Ne de olsa yemek yedikten sonra hemen yatılmaz değil mi ? Çokaz bir zaman sonra bir yerlerde okunan ezan Sahur vaktinin bittiğini haber veriyordu ama kulaklarım pek de memnun değildi, zira hala ezan okumayı beceremeyen insanlar var şu ülkede.. Tam kalkıp gidecekken, evet nihayetinde adam gibi sabah ezanı okumayı beceren bir insan dedim kendi kendime. Okunması gerektiği gibi, tam makamında..

Gecenin ışıklarındaki şehirden, bir seher yelinin ardından güzel bir sesle okunan sabah ezanı, bu gecenin sok noktası oluyor. Belki başka gece yine, aynı yerde, kaldığım yerden devam ederim..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..