Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Dostluk
 

Gecikmiş bir teşekkür ve yeniden merhaba

Gecikmiş bir teşekkür ve yeniden merhaba
 

Milliyet Blog’a başladığımdan bu yana en uzun arayı verdim. Ayda ortalama 10-12 yazı girerken son bir aydır toplam üç blog yayınlayabilmişim. Bu düşüşün sebebi ise iş yoğunluğu, tatil ve seyahatler… Bayramdan önceki hafta çok yoğun bir dönemdi. Onun üzerine bir de tatil ayrılığı eklendi. Bir haftalık Ramazan Bayramı tatiline senelik iznimden kalan bir haftayı ekleyip on beş güne çıkardım. Tatil dönüşü yine bir iş yoğunluğu içine düştüm. Büro dışında işler çıktı; arkasından da üç günlük Antalya seyahati… Oraya git, buraya gel derken ayın dörtte üçünü İstanbul dışında geçirdim.

Bu yıl bayram Antep’in en güzel mevsimine denk geldi. Memlekette çok güzel iki hafta geçirdim. Keza Antalya gezisi de bir iş seyahati olmasına rağmen çok keyifliydi. Antalya’da hava nefisti; toplantının yapıldığı Limak - Limra Oteli harikaydı. Ama bu yoğunluk, sürekli yer değiştirmeler ve yolculuklar konsantrasyonumu dağıttı. Yazmaya vakit bulamadım. Vakit bulsam da dikkatimi toparlayamadım. Sadece yazma konusunda değil hemen her konuda genel bir dağınıklık hali çöktü üzerime. Öyle ki, Antalya’ya giderken yanlışlıkla Sabiha Gökçen Havaalanı yerine Atatürk Havaalanı’na gitmişim. Davetiyedeki kocaman, nal gibi, “Sabiha Gökçen Havaalanı” ibaresini “Atatürk Havaalanı” olarak algıladım. Artık Atatürk’le Sabiha Gökçen arasındaki manevi yakınlıktan dolayı mıdır nedense öyle yerleşmiş zihnime! Haliyle uçağı kaçırdım. Neyse ki, sağolsunlar yeni bir uçakta yer ayarladılar da dört saat gecikmeyle de olsa ulaşabildim.

Dolayısıyla bu dönemde Bloga pek zaman ayıramadım. Yazı yazamadığım gibi Bloga da pek giremedim. Oysa Bayram tatili öncesindeki günlerde Milliyet Blog’da benim için çok anlamlı bir yazı yayımlandı: (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=134367 )Arkadaşlarım Kerem Oğuz’un sayfasında bir “hatıra defteri” açıp benimle ilgili kısa izlenimlerini yazmışlar. Doğrusu, hiç beklemediğim, benim için çok anlamlı ve hoş bir sürpriz oldu. Oraya yazdığım yorumda da belirttiğim gibi okurken çok duygulandım; içim ışıdı. Hem öyle bir jestin düşünülmüş olması hem de yazıdaki ifadeler hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biriydi. Yazıya katkıda bulunan herkese ayrı ayrı cevap verip teşekkür etmek isterdim ama yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı fırsat bulamadım. İşlerim öyle yoğundu ki bayram tatili başlangıcında memlekete giderken valiz hazırlamaya bile zor vakit bulabildim. Buradan başta Kerem olmak üzere, o yazıya katkıda bulunan sevgili, Başak Altın, Murat Ertaş, Engin Ağın, Dilek Ç., “Yolun diğer yarısı” Fatma Hocam, Sabiha Rana, Özlem Demirçi, Engin/73, Ümit Culduz, Talip Girgin, “Bibliyofil”, “Beenmaya”-Özlem, “Yağmur Zamanı”, “Güzaltı”, Esra Pınar, Sema Güzel, Salih Erdağı, Neşe Evrim, “Moonlight1”, Nilgün Akad, “Rosemoon”, Sema Şener ve “Bol yıldızlı gece”, “yekruseha” ve Ruksan İldan’a çok teşekkür ediyorum.

Aynı nedenle bu yıl kimseye bayram mesaji gönderemedim; gelen mesajları da cevapsız yayınlamak zorunda kaldım. Bunun nezaketsizliğim yüzünden değil fırsat bulamamaktan dolayı olduğunu hatırlatır, mesajlarını cevapsız bıraktığım arkadaşlarımdan özür dilerim.

Uzunca bir süre internetten uzak kaldığım için tatil öncesi yayınladığım son yazıma (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=134225) gelen yorumların bir bölümünü de cevaplayamadım. Yorumları cevapsız bırakmak huyum değildir. Hele söz konusu bloga gelenler gibi güzel yorumları… Sonra fırsat bulduğum bir zamanda cevaplarım diye cevapsız yayınlamıştım. Ancak şimdi o yorumları cevaplamak için tıkladığımda sayfa çok geç açılıyor. Bu nedenle yorumlarına yanıt yazamadığım, “yprkck”, “martılar özgürdür”, Nehirnas, “Zelinartug”, Hilmi Polat, Demet, "Eylül", Nilgün Akad, “Meyman-İz sürdük yalnızlığa”, Murat Ertaş, Özlem Demirçi, “Moonlight1”, Salih Erdağı, Birant Yıldız, Meral Yağcıoğlu, “Beenmaya" -Özlem ve “bibliyofil”den özür diliyorum. Ayrıca o yazıya yorumlarıyla katkıda bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. Benim için hepsi de çok anlamlı, çok değerli yorumlardı. Aslında epey acılı bir geçmişten küçük enstantaneler yansıtan (ve hiç de bana mahsus olmayan, çoğumuzun yaşadığı) o yazıyı başka bir bağlamda yazmak isterdim ama bu defalık böyle icap etti. O yazıya gösterilen ilgi ve empatiden rahatsız olup benimle alakasız bloglarda kendi akıllarınca dokundurmada bulunanların da farkındayım. Ama cevap vermeyi bile hak etmiyorlar. Hele adını anmaya değmez, sivil toplumcu görünümlü bayram üniformalı bir süper zekâ var ki, Aktütün Karakolu saldırısının sorumluluğunu bile bana yüklemeye kalkışmıştı! Neyse, bu tatsız konulara fazla girmeyelim. En doğrusu onları kendi sıkıcılıklarıyla baş başa bırakmak...

Bu arada yazmadığım dönemde gelen maillerden anladığım kadarıyla Milliyet Blog’da yazmak benim için hobi olmaktan çıkıp aynı zamanda bir sorumluluk haline gelmiş. Arkadaşlarım, hatta varlığından bile haberdar olmadığım bazı Milliyet Blog okurları bloglarımın altında verdiğim mail adresimden ulaşıp yeni yazı girmemi beklediklerini söylüyorlar. Bu benim için gerçekten gurur verici bir şey… Yazarken kimseyi memnun etmeyi düşünmüyorum; tek amacım her konuda inandığım doğruları, içimden geçenleri dile getirmek… Böylesi mesajlardan bunu da çoğu zaman başarabildiğimi anlıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Önümde yine yoğun bir iş haftası var. Onu atlatınca kaldığım yerden devam edeceğim. Hüzünlü, komik, duygusal, eğlenceli, şaşırtıcı, kimi zaman rahatsız edici, çoğu defa ufuk genişletici ama hep en içten, en hesapsız “dokunuşlar”la…
…….

<ı>Not: Sevgili Mustafa Mumcu’ya geçmiş olsun dileklerimi iletir, acil şifalar dilerim.

chelikce@gmail.com

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..