- Kategori
- Deneme
Geldik, gördük, pek beğendik

Biz dünyayı çok sevdik,dünya hem gelenleri, hem göçenleri kandırdı.
Dünya sevgisi her hatanın başlangıcıdır. Yüce Yaradan sas dünyanın bir penceresini dahi kuluna göstermedi, perdeledi. Beyhude dünyanın tüm güzelliğini gözler önüne serdi. Bizde geldik, beyhude, yalan han dünyayı gördük, beğendik, sevdik âşık olduk. Sabır ve kanaat yönünden gettikçe zayıfladık, kendimizi nefsin eline bıraktık.
Bununla birlikte modernleşen dünyada hizmete sunulan imkanlardan yararlanmak ve hayatın daha kolaylaşması için kanaatsızlık, sabırsızlık, şükürsüzlük, nefse boyun eğme, baş gösterdi, dünyayı daha çok sevmeye başlayınca, istek ve arzular çoğaldı.
Yüce Yaradan bizi biraz korku, biraz açlık ve biraz da mal,can ve mahsul eksikliği ile imtihan etmek için yarattı, buna sabredenleri mükafatlandırır. Biz ise dünyevi mücadele içinde karşılaştığımız zorluklar ve sıkıntılardan dolayı fıtri zayıflık sebebiyle imtihanda olduğumuzu unuttuk. Halbu ki sabır, kanaat ve imtihan gibi kavramlar nefsle doğrudan alakalı olduğunu bilmeliydik.
Bu konu sadece bir kısım insanlarda değil, toplumun çoğunluğunun iç dünyasına yerleşmiş bir konudur. Bilindiği gibi dünya dile geldi Fahri Kainat S.A.V. Efendimiz Hazreti Muhammed'e " Ben kendimi sana kabul ettiremedim ancak, senden sonra gelenlere kendimi kabul ettireceğim " dedi. Dünya bu sözlerinde başarılı oldu. Tüm düşünceleri ahiret olanın kalbini Yüce Allah zengin kılar,derler, toparlar, dünya ona boyun eğer.
Kaygısı dünya olanın gözleri arasına fakirlik yerleştirir yaşam darmadağın olur, dünya da sadece ona nasip olacaklar takdir edilir. Hiç ölmeyecek gibi dünyayı, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız sözleri ise dünya ve ahiret çizgilerinin korunması şarktıyla söylenmiş sözlerdir. Günümüzde kim ve kimler bu sınır çizgileri takip ediyor, o çizgileri koruyabiliyor.
Az yiyin, az tüketin, çok yemenin, çok tüketmenin sağlığa, mutluluğa ve ibadete engel olduğu görülmektedir. Gönlünü dünyaya kaptıran insan imtihanda başarısız olur, hiç galip gelmez hep mağlup olur. Yalan dünya ile esas dünya arasındaki daimi sınır çizgilerini takip etmeliyiz. Sabır, kanaat ve tevekkül esas dünyada en büyük yardımcımız olacaktır.,
Dünya uğruna hayaller, umutlar ördük. Dünya seviyorum demese de, hayallerimizi ve umutlarımızı yıksa da yeni hayaller, yeni umutlar kurduk. Dünya ile kalmak için yedik, içtik, yattık, kalktık. Tek taraflı sevgiyle biz onu çok sevdik.
Kimimiz gezgin, kimimiz mecnun oldu. Dünya sevgisi yüreğimize nakış misali örüldü, sökülmez çıkmaz oldu. Hiç gelmedi bir adım bize doğru. Yerinde durdu kendini sevdirmeyi, insanları kandırmayı başardı. Gelenleri kandırdı, göçenleri kandırdı. Hiç kimsenin ne yarı oldu, nede dostu oldu, kimseye acımadı.
Onun uğruna hile ektik, yalan biçtik, değirmende un yaptık, yoğurduk hamur ettik, tandırda pişirdik ekmek yaptık. Kısmettir, nasiptir dedik, yedik. Yoksuldan fakir doğurduk. Haklıdan hakkı aldık haksıza verdik. Bütün çirkinliklere, kötülüklere, haksızlıklara kılıflar diktirdik. Güçlünün yaması olduk, birden fazla yüzlü, hakikatten uzak sözlerin sahibi olduk.
Ben, ben, ben diye bağırdık, sesimizi arşı alaya duyurduk. Benim olsun, dünya benim olsun dedik. Yalan dünyanın hasretiyle uyuduk, özlemiyle tatlı düşler gördük lakin ömürden bihaber kaldık. Uyanınca birde baktık ki beyhude, yalancı, süslü dünya yerinde duruyor, ömür yolcu hazırlanmış gidiyor.
Eğri ettiğimiz, büktüğümüz doğruya baktık pişman olduk. Doğru sandığımız eğri karşımızda kıs, kıs güldü savuştu kayboldu gitti. Benlik, senlik diken oldu etrafımızı sardı bize geriye sadece toprakta az derin, çok dar, karanlık, penceresiz ve havasız bir çukur kaldı.
Çukura sığmayan saraylar, köşkler, mallar, mülkler, tapular yalan han dünyada kaldı. Omzumuzdaki heybeyi yalan, hile, haksızlık, çirkinliklerle doldurduk günah yükü yaptık boşu boşuna taşıdık.
Birde baktık ömür bitiyor. Esas dünyaya yol görünüyor. Biz esas dünyayı hiç düşünmedik onu daha çok hayal etmedik. Hep beyhude, han, yalancı dünyayı sevdik. Zamanın çok kısa, yolculuğun yakın olduğunu gördük, anladık ki bu dünyayı boşuna sevmişiz, yarı yolda kalmışız.
Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.
Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN