- Kategori
- Gezi - Tatil
Geldim gördüm ki; Kıbrıs'ta, Jasmine Court Hoteli de şevkate muhtaç imiş!...
Girne'de limanda yemek yiyoruz... Kahkahalar ortalığı çınlatıyor... Yan masada bir bey, gururlanarak, ''sarhoşum ama ayyaş değilim'' diyor. Şöyle bir arkasına yaslanıp, duygulanarak, ''öyle bir kadını sevdim ki'' diyor! Meğer kadın evliymiş.
Bu arada; Seda Sayan, yeni genç kocası ve dostlarıyla birlikte kaldırımdan yürüyerek, yanımızdan geçiyor...
Yeşilköy Hava Limanın'da bavullarımızı teslim ederken, bayanın biri; "benim bavullarımı en öne koyun. Alana indiğimde önce benim bavullarım gelsin'' diyor. Belli ki görevli içinden ''ya sabır'' çekerek, ''hanımefendi böyle bir şey mümkün değil'' diyor.
Her uçağa bindiğimde aynı şeyi yaşadığıma inanamıyorum... Uçaktayız ve telefon çalıyor... Oturduğum yerden görebildiğim bütün yolcular, suçlar gibi birbirine bakıyordu. Oda ne? Üç adam aynı anda bir adama çullanıyor. Küfürler ve yumruklar arasında adamın telefonu zorla elinden alınıp, sonra hostese teslim ediliyor. Homurtular arasında Kıbrıs semalarına doğru uçmaya başlıyoruz..
Türk yolcusu, havada karada denizde aynı, "nev'i şahsına münhasır" denen cinsten. Kıbrıs tıpkı havası gibi, sıcakkanlı karşıladı bizleri. Deniz mavi mavi nazlanırken, Beşparmak Dağları yeşil sıralanıyordu.. Tek katlı evlerin bahçelerinden yayılan yasemin kokularına doyum olmuyor... Burası çok farklı.. Burası hiç bir yere benzemiyor..
Ancak, Kuzey Kıbrıs'ta yaşanılan savaşların yanında hemen fark edilen bir şey var: Çevre ihmali.
Eskiden Kıbrıs (KKTC) denince, akla; deniz, güneş, kum, tatil, alışveriş ve eğlence gelirdi. ''Kıbrıs Turizmi'' denince, bunları çağrıştırırdı. Şimdi öyle mi ya akla tek gelen şey; KUMAR. Kumar tatili!
Kısacası birilerinin işine gelmiş olmalı ki pek çok şeye boş verilmiş. Kıbrıs terk edilmiş sanki. Bizim ''yavru vatan'' hani "üvey evlat gibi" denir ya, ''üvey vatan'' öyle işte. Şehir içi sayılan yerler bile, çöpten, pislikten, geçilmiyor. Yol yapım çalışmalarını ''es'' geçiyorum!
Anlaşılan o ki buradaki belediye başkanları pek başarılı değil. Yada boş oturuyorlar. Politikacılar ise, tıpkı Türkiye'de ki gibi, seçim öncesi gelip, vaatlerde bulunup, unutup gitmişler sanki. Özellikle yollar berbat.
KKTC'de ki Yöneticilere Soruyorum!
Efendim, görevlerinizin başına geldiğinizden bu yana Kıbrıs için neler yaptınız? Doğrusu çok merak ediyorum.
Mekan tuttuğum Jasmine Court Hotelini eleştirmeden geçemiyeceğim.
Jasmine Court Hoteli Yönetimine!
Sayın Genel Müdürüm,
Eskiden beri severek gelip gelip gittiğimiz, özellikle, odalarınızın ferahlığından dolayı tercih ettiğimiz otelinizin hali gittikçe içler acısı bir hal almış.. Doğrusu buna çok üzüldük. Geçen yıldan bu yana hiç bir yenilik yapılmamış.. Acaba bizlerin bilemediği bir şekilde antikalaşmak mı söz konusu? Odamızdaki buzdolabı türlü sesler çıkartmaktan, başlı başına bir orkestra olmuş. Görüntüsünden vazgeçtim, geceleri bizi uyutmuyor. Dikkatinizi çekmek istediğim bir konuda şu; otel müşterisini casino müşterisiyle ''aynı'' tutmanız.. Bu yaptığınız otel müşterisine saygısızlık değildir de nedir? Ben mecbur muyum casinoda (kumarhanede) yemek yemeye? Dikkate alacağınızı umarak saygılar sunuyorum.
Geldim gördüm ki; Kıbrıs'ta, Jasmine Court Hoteli de şevkate muhtaç imiş!...
Sabiha Rana