Geleceği karartmak!

Bir zamanlar sağ sol çatışmalarına maruz kalmıştı Ülkemiz.

Katiller hapishanelerde, genç yaşta yaşamını yitirenler mezarlıklarda onore edildiler.

Neticede ağlayan hep analar oldu.

O dönemlerde öğrenci olmak cesaret isterdi. Çünkü can güvenliklerinden kuşkuluydular.

Akşam evlerine döndüklerinde bir gün daha yaşamış olmanın sevincini yaşamaktaydılar.

Kör kurşunlar her sokakta dolaşmaktaydı. Okul yolu gözlemekteydi anneler.
Babalar çocuklarını okuldan aldılar, okuyanları görüyorsun işte, bari sanat öğren diye!

Benzer nedenlerle tahsillerini yarım bırakanlar oldu.

Çocuklarının siyasi kimlikleri nedeniyle dede den yadigar evlerini üç kuruşu sattı bir çok babalar.

Sözde kurtarılmış bölgeler oluştu.

Mahalle içinde mahalle yaratmaya çalıştılar.

Doğdukları evlerden ayrılmak çok önemli değildi.

Yeter ki Vatan kurtulsun hayalperestliği hakimdi beyinlerinde.

Ülke savunmasının düşmanlara karşı yapılması gerektiğini çok sonra öğrendiler
Saç ve bıyık şekilleri bile basitçe öldürülme nedeniydi.

Kardeşi kardeşe kırdırmaktan sonuç alınamayacağını öğrendikleri an en çok analar sevindi.

Bir tek kıyafetleri ele vermiyordu kimliklerini.

Hiç bir sınırlama yoktu. Şikayette yoktu.

Sadece uzun saçlı bitli yakıştırması yapılan hipiler dışlanırdı.

Taa ki rahmetli Barış Manço bu imajı silene kadar.

Kendisi sağı yine rahmetli olan Cem Karaca ise solu temsil etmekteydi.

Konserleri basılır ortalık savaş alanına dönerdi.

Ülke karanlığa gömülmüştü.

Otuz yıl öncesinin şimdilerde kravatlı cahilleri günümüzde kıyafet tartışmalarıyla karşımıza çıkmaktalar.

Yakın tarihe kadar başörtülü kadınlarımız hep saygı görürdü.

Hele ninelerimizin yanağı sıkılırdı.

Elleri öpülesi nur yüzlüydüler.

Şimdi yine öyleler.

Ancak yeni nesil kaygıyla izleniyor.

Saygı kavramını yok edecek politikalar sürdürülmekte.

Her başörtülü gericidir inancı doğabilir.

İdeolojik kasıtla örtünenlerin restleşme çabalarını anlamak mümkün değil.

Parti nimetlerinden yararlanmak uğruna yöresel kıyafetler bile kostümlere dönüştürüldü.

Bu eğilim kıyafet özgürlüğünü bir başka şekilde kullanmak isteyen kadınlarımız arasında üzüntü yaratır.

Bilinmeli ki % 47 oyların tamamı türbanlı değildir.

Aralarında yukarıda bahsettiğim başıörtülüler de olabilir.