Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '14

 
Kategori
Deneme
 

Geminiz yürüyor, ama pusulanız yok

Geminiz yürüyor, ama pusulanız yok
 

Görsel alıntı


Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. Onsekiz Devlet kurmuş ve hepsini de yıkmış bir kökten gelen, Türk toplumunun ahları, ağıtları ezelden beri var ve hala devam etmektedir.

Acıların, hüzünlerin dindiğini hiç görmedik. Öyle ölümler, öyle olaylar, öyle haksızlıklar, meydana geliyor ki akıl durur, fikir zayi olur, gözyaşları tükenir, yürekler yaralanır, dağlanır.

Bunlara neden olanların başında kanunlarımızın çokluğu gelir. Hani derler ya bir memlekette ne kadar çok yasa, kanun ve yönetmelikler varsa orada o kadar çok haksızlık ve hukuksuzluk var. Yani kısacası nerede çokluk orada... İşte o.

Gaye çok kanun çıkarmak ve iki de bir kanunları değiştirmek başarı değil, gaye az kanunla ülkeyi daha iyi idare etmek ve daha çok mesafe almak başarıdır. Bizde bazı kanunlardan dolayı ölüler bile suçlu görülür.

Siyasetçilerin ve askerlerin yaptığı Anayasaların  ve kanunların uçları pamuk ipliğine bağlı, düğümlü  güvensiz, yetersiz, ve gereksiz. Düğümler ikide bir kopuyor.

İşte ondandır hırsızlarımız, soyguncularımız, katillerimiz, gaspçılarımız ve özellikle dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde çalışanların ölümüne neden olan suçlularımızı cezalandıramıyoruz.

Bunca kanunla birlikte çıkarılan yönetmelikler, uygulamadaki kurallar, yol gösteren, aydınlatan, dikkat çektiren genelgeler dahi işe yaramayınca ülkeyi yöneten siyasetçiler  sayısal çoğunluklarına güvenerek kanun üstüne kanun çıkarıyorlar.

Bütün kanunlarımız bir kaç yıl sonra uygulamadaki aksaklıklar ve kanunları uygulayanlarımız tarafından değişik yorumlandığından doğru, dürüst uygulanmadan hükümsüz kalır.

Milletvekili olan, hükümlü bulunan komutan için kanun çıkarılacak, lakin bir başkası yararlanır diye çare üstüne çare aranıyor. O zaman ne derler, siz kanun yapmayı bilmiyorsunuz.

Siyasetçiler kanunları kendi siyasi fikirlerine ve yararlarına göre yaparsa, kanun uygulayıcıları içinden çıkamaz ve sonuçta böyle aksaklıklar meydana gelir.

Dünya ülkeleri arasında, en çok kanun ve yasa çıkaran, yine en çok kanun ve yasa değişikliği yapan ülkeyiz. Bu konuda birinciliği kimseye vermeyiz.

El, en az yarım asır toplumunu idare edecek kanun ve yasalar çıkarırken, bizde ise bizi beş yıl idare edecek, sağlam ve muhkem caydırıcı kanun ve yasaları çıkaramıyoruz.

Artık sağır, kör Sultan bile biliyor askerlerin ve siyasetçilerin yaptığı yasalar ve kanunlar ülkeye yarar getirmiyor, zarar ve ziyan getiriyor.

Her kesimden onar kişi seçiniz, bunların içinde kanun uygulayıcıların sayısı daha fazla olsun, modern ve kapalı bir yerde, siyasetçilerin müdahalesi olmadan bir yıl süre veriniz.

Geleceği düşünerek içinde en çok demokrasinin olacağı, bizi bir asır idare edecek  bol olan, dar olmayan, içinde her şeyi var olan huzura, sağlığa, hak ile hukuka adalete uygun yeni bir Anayasa ve kanunlar yapsınlar.

Geçmişte Ankara'da Sayın Vali gençlere " Komünistlik gerekirse onu da biz getiririz size ne oluyor " diye seslenmiş. 

Sayın Vali, İçinde demokrasi  ve insan haklarını barındıran, İnsan haklarına saygılı, hakka ve adalete uygun Anayasa ve kanunlar olsun, isterseniz komünistliği bile getirin.

Neden dizlerinizi dövüyorsunuz yaptığınız kanun ve yasalarla ülke idare edilmiyor. Ne vurgunculara, ne çetelere, ne soygunculara, ne kadın, erkek çocuk öldürenlere nede birden çok insanların ölümüne neden olanlara ceza veremiyorsunuz.

Sadece bizde değil tüm dünyada gençler ve öğrenciler haksız ve adaletsiz düzene karşı. Diğer kesimlerden daha duyarlı bir tepki gösteriyor.

İşte siz o yaptığınız  Anayasa ve kanunlarınızla slogan atan gençlere 99 yıl hasip cezası öneriyorsunuz. Mecliste pankart asan öğrencilere idam cezası içeren iddianame düzenliyorsunuz.

Bütün bunlar ve benzeri uygulamalar şüphesiz bazı standartları yakalamayan hukuk, adalet, siyaset ve devlet yapısından kaynaklanıyor. Deniz mavi, ancak dalgalı. Geminiz yürüyor lakin pusulanız yok.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN  

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..