- Kategori
- Haber
Genç habercinin dilinden genç büyükler…

22/03/2012
Televizyon programlarını seyrederken hep şunu düşünmüşümdür. 15-20 dakika süren programlar öncesi yapılan hazırlıklar belki birkaç gününüzü hatta aylarınızı bile alabiliyor. Programın ne olduğuna bağlı olarak… Sonuç olarak program jet hızıyla gelip geçiyor. O an almanız gereken mesajları alıyor ve görsellikle, sesle beraber hafızanıza kaydediyorsunuz gördüklerinizi, duyduklarını ve yaşanılan anları…
TRT Türk’ün sabah kuşağında “Türkiye’de Sabah” adlı programla bu gün iller arası küçük bir gezi yaptık. Lübnan’a uzandık. 17 yıl süren savaşın ardından yaşama dört elle sarılan Lübnan’dan güneşin batışını seyrettik.
Ardından, ‘yaşlılara saygı haftası’ nedeniyle Dünya Yaşlılık Derneği adına Kurucu Başkan Umut Çınar program konuğuydu. Programı güzelleştiren bir çok enstantane vardı. Program akışı devam ederken verilen alt yazılar… Arka plan görüntüleri… Hele de konuların önemi…
Hayatım boyu organizasyonlarda hem işin mutfağında, hem de sahne de olduğum için işin görünmeyen yanları hep daha çok merak uyandırmıştır bende.
Bu nedenle Sabah izlediğimiz yaşlılar haftasına özel davet edildiğimiz programın editörü ve yapımcısı Gülay Üstündağ’ı arıyorum. Öncellikle sosyal sorumluluk projelerine karşı sıcak yaklaşımları için teşekkür ediyorum. Üstündağ diyor ki; “Yaşlanma olarak düşünmüyorum. Sadece insanlar yeni bir yaşla ve deneyimlerle tanışıyorlar. Şimdiki gençler ne yazık ki genç yaşlı. Bunu özellikle söylüyorum. Belki gençlerimizde bir kıpırdanma bir hareketlenme olur. Onların hayata daha sıkı sıkıya sarılmalarını ve aktif dinamik yaşamın her türlü olanaklarını görmeleri için böyle tezat bir ifade kullandım. Umarım bu sözüm onlar da ters etki yapar deyince ikimizde gülüyoruz.
Kendisi de aynı zamanda internet gazeteciliği yapan emektar bir insan ve diyor ki;” her şey yaşadığımız ‘an’ da gizli. Bu günün değerini bilerek yaşamalı. Genç büyüklük hallerimizi görüp görmeyeceğimiz meçhul! Genç büyükleri çok seviyorum çünkü onlar çok özeller.”
* * *
Ekranda genç bir spiker enerjik ve o güzel heyecanı ile yaşlılar haftası ile ilgili olarak sohbet ediyor. Konuğu ise, son derece coşkulu ve daha yapılacak çok şey var. Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir dercesine bir bir yapılan etkinlikleri ve yaşama dair genç büyükleri anlatıyor. Ben yine perde arkasına gidiyorum çünkü Saadet Türker öyle bir şey söylüyor ki, beni alıp götürüyor. Diyor ki; ben bir yaşımdan beri genç büyüklerle yaşadım. Onları tanıyorum.
İşte duygularım bu söze kilitlenerek kendisini program sonrası arıyorum. Kırk yıllık dostmuşçasına gelecek günlere bir tohum atarak sohbetimiz başlıyor. Türker diyor ki; “Bir yaşımdan itibaren babaannem ve dedemle birlikte yaşıyorum. Başka bir şehre gitsem onları da götüreceğim. Biri 80 diğeri 82 yaşında. Evlilikte maşallah 60 senelerini tamamlıyorlar. İlişki anlamında bana iyi bir örnek teşkil ediyorlar. Her şeyimi bilirler. Üzüntümde, sevincimde hemen yanımdadırlar. Beni her zaman olumlu yönde teşvik etmişlerdir. Bu program için gece 3’te kalkıyorum. 3.30’da evden çıkıyorum. Uyandığımda dedem bana kahvaltı hazırlamış oluyor. Gecenin köründe beni bırakmak istemezler. Dedem üstüne paltosunu giyer ve beni arabaya kadar bırakır. Karlı havalarda arabayı çıkartmıyordum. O zaman da beni taksiye bindirip öylece arkamdan el sallar. Canımı sıkan bir şeyler olunca babaannem saçlarımı okşar. ‘Daha şimdi bunlara canını sıkıyorsun. Daha ilerde neler neler olacak.’ Mesela; babaannem der ki, ‘beş elin beş parmağı var. Hepsi farklı, kimseden aynı olmasını bekleyemezsin. Herkes farklı.’
Evlilikten söz açılınca aynı sevecenlikle devam ediyor. “ Bekâr olduğum için babaannem diyor ki, ‘ben senin niye evlenmeni istiyorum biliyor musun? İçime sinen biri olsun. Sonra öleyim. Seni güvenebileceğim birilerine bırakmam lazım.’ İstemediğim birileri olunca der ki; ‘doğru insan doğru zamanda karşına çıkacak. Ne paranın ne pulun hiçbir önemi yok. Sadece kalbi temiz iyi bir insan olsun yeter. Gerisi gelir.’ O an içim temizlenerek onu dinler ve huzur bulurum”
Peki, bu güzel enerjilerini nereden alıyorlar?
Babaannem hep bakımlı ve özenlidir. Alışveriş merkezine gidince babaanneme övgüler yağar. Hiç 80 yaşında göstermiyorsunuz. Derler. Gururlanarak dedeme bakarak der ki; ‘bu halimi hep kocama borçluyum.’ Bana da döner: ‘inşallah senin de böyle bir eşin olur.’Der.
Genç büyüklerle sürekli bir arada olmak neleri daha iyi fark etmenize vesile oldu?
Yaşlılığın kötü bir şey olmadığını anladım. Estetiğe çok karşılar. Babaannem kırışıklarını göstererek ‘bu çukurlarda ne hikâyeler var’ diye gururla söyler.
İçtenlikle teşekkür ederek bir programın akışını perde arkası ile beraber içimize sindiriyoruz. Tabi işin içinde kameramanlar daha adsız bir sürü kahramanlar var. Bunlardan özellikle görüntüleri yayına hazırlayan Yusuf Bolat’ı da unutmuyoruz.
Bir programdan birçok hikâye çıkabilir. Yaşanılan her şey anlamlı bir o kadar da güzel tıpkı gelen bahar gibi ve eğer kıymet bilirsek yaşın her hali ayrı bir tat, ayrı bir keyif. Bunu bir kez daha anlayarak diyorum ki; ey hayat seni seviyorum bütün renklerinle.
e-mail:belginturan@gmail.com