Gerçek mi HEYKEL mi?

Yazıyı okumadan veya okuduktan sonra; mutlaka Milliyet com.tr 8.Aralık 2010 Cumartesi “Gerçek mi heykel mi” adlı habere; emin olunuz, bir iki dakikanızı ayırmaya değer.

Dikkatle bakacak olursanız; heykelleri bizlere gerçekmiş gibi yansıtan; ufacık ama önemli bir ayrıntıyı hemen fark etmeniz işten bile değil.

Gördünüz değil mi?

İşin sırrı: Mükemmel malzemenin dışında; kurnazca kullanılmış teknik bir yöntem oysaki hayattan örnek alınmış. Her gün hepimizin sıkça başvurduğu; sorunlardan sıyrılmak için kendimizi basamaklarına attığımız; bizleri olası bir yangın felaketinden kurtarma görevini üslenmiş bir yangın merdiveni misali…

Görmemek için gözleri kapalı tutmak; tıpkı aniden korkutulduğumuz anlarda ellerimizle yüzümüzü örtmemiz gibi… Fakat bizi bir anlığına da olsa rayımızdan çıkaran olay, inadına yerli yerinde durmakta yok olmamakta…

Onu görmememiz; onun bizi görmesini engellemiyor.

Mükemmel çalışılmış heykellerin bedenleri: Su damlacıklarıyla ve giysilerle donatılmış lâkin kapalı gözkapakları gözleri gizliyor.

O kapalı gözler; gözkapaklarının esaretinden kurtulmuş olsalar; heykellerin gerçek olmadığını bir bakışta anlamak çok basit…

Tezinin teması “Porno filmleri”…Akademik bir belge edinebilmek uğuruna oynanan poker oyunu…

Bilgi Üniversitesi öğrencisinin neden tez konusu olarak seçtiğini algılayabilmek empati gerektirir. Beyin ve yürek gözünün de açık olması.

Aramızda akıllı uslu olarak nitelendirdiğimiz; tezler çoğunlukta; profesörler tezlere göz atarken fazla yoruluyorlar mı bilinmez. İşverenler gencecik akademisyenleri işe alırken seçme haklarını sonuna kadar kullanıyorlar.

Tezlerini de önemsiyorlar mı bilinmez.

Denizde kum ülkede üniversiteli… Kum deryasından, kum tanesi olmaktan kurtulmak uğruna “Pornoya umut bağlamak” mubah mı bunu yanıtlamak…

Kime düşer bilinir veya bilinmez. Evrene ve tezin sahibine getirisi nedir?

Kanımca önem taşıyan unsur budur; doğrudur değildir tartışılır.

Kapalı gözlerle; gerçekleri bulmak tertemiz arınmış bir yürek sayesinde belki mümkündür kim bilir…

Sıra dışı bir tez yüzünden bir üniversiteyi eleştirmeden önce epeyce düşünürsek...

Rağbet ve ilgi gören var olan olayların; iç açıcı olsun olmasın; neden var olduklarını mercek altına yatırarak belki çözebiliriz.

Çözmek isteği dürtüsü var ise hayır yok ise…

Akşam oldu dar vakit; pazarcı ucuza satar malını; kazancı olmasa da zararını en aza indirgemek ister. Belki de çok daha farklı nedenlerden malları ucuza gider.

9. Ocak 2011 Pazar

Alev Meisel / İzmir