Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

Gezi’nin üzerinden

Gezi’nin üzerinden
 

Bugün tam bir yıl geçmiş; Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihindeki en önemli sivil halk direnişinin başladığı "28 Mayıs"tan buyana. Bu öylesine derin etkileri olan bir olay ki, üzerinden henüz bir yıl geçmesine rağmen ve sarsıcı etkileri en son Okmeydanı’nda yaşanan acılarla tüm canlılığı ile sürerken, ülke tarihine “Gezi” dönemi olarak çoktan damgasını vurmuş ve kaydedilmiştir.     

Bir neslin iktidar zorbalığı karşısında canı, kanı ve gözü pahasına insan onuruna sahip çıkarak rüştünü ispatladığı bu dönem; iktidar tarafından son üç yılda giderek hoyratça dayatılan “İslamcı muhafazakâr” yaşam tarzına ve insan tipine karşı kendi mizahını, edebiyatını,  yaşam tarzını ve kamusal alanlarını yaratmıştır, inadına. Bu soylu direnişin ve yaratımın en son gurur tablosu ise Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye ödülünü bu dönemde yaşamlarını yitiren geçlere adaması oldu. Yiten canların yerini asla doldurmayacak olsa da, gençlerin aileleri ve ilgili herkes için bu sözlerin dudaklardan döküldüğü ve tarihe kaydedildiği an hep gururla hatırlanacaktır sanırım.   

Gezi’nin, ömürlerinin baharını süren neslin tarih pratiğinde ne iz bıraktığını kanıtlayan bir haber de düştü bugün internet sayfalarına. Henüz kırklı yaşlarını süren Kültür ve Turizm Bakanı’nın, 27 Mayıs darbesini,  54. yıldönümü vesilesiyle kınayan bir “twit” ini Gezi olayına yönelik olarak algılayarak eleştiren bir genç kızın, twit aleminde olay ve alay konusu olduğu bildiriliyordu. Oysa bu ironik olayın asıl yüzü, iktidar partisinin 54 yıl öncesinin çatışmalarının yeniden aranje edilen halini bugün, toplumsal algı yönetiminde fırsatçı bir reel siyaset aracı olarak kullanıyor olmasıdır. Özetle bugünün toplumsal pratiğinde, muhalifleri tarafından hangi olay, sınıf, motivasyon ya da komplo teorisi ile koşut olarak açıklanmaya çalışılırsa çalışılsın Gezi, yakın tarihin başka kırılmalarının en önünde bizzat yaşanarak algılanmaktadır. Aslında iktidarın yüzüne bir tokat gibi çarpan bu gerçeğin korkusudur, toplumu tam ortasından lidere tapınan ve nefret edenler olarak içerikten, kökten yosun ve en basit biçimde ikiye ayırmaya yönelik bitmek tükenmek bilmeyen öfkenin liderliğindeki bu kitlesel algı köpürtme çabasının gerisinde yatan, belli ki son çare olarak.   

Diğer taraftan, Erdoğan’ın liderliğindeki hareketin dayandığı tarihsel köklerin sağlamlığı ve tüm yol kazalarına, yol ayrımlarına rağmen son on yıllık süreçte sivil siyaset ile topluma yön vererek bugüne taşınan iktidarda tutunma başarısı her şeye rağmen teslim edilmelidir. Bununla birlikte, prematüre doğan ve çok uzun süre fanusta tutulan cumhuriyetin tek parti dönemi baskısı ve sonrasındaki askeri vesayet dönemlerinin yegane mağduru olarak “demokrat” lık şiarı ile hedefini  2023 ve 2071 yıllarına damga vurmak üzere belirleyen AKP iktidarı bugün, görünüşte metamorfoza uğrayarak kendisini yaratan canavara dönüşmüş, gerçekte ise adeta avatarını parçalayarak dışarıya fırlamış bir oluşum durumdadır.  Bu oluşumun bir matruşka bebek olma ve içinden daha başka şeyler çıkarma olasılığı ve kabiliyeti de yabana atılmamalıdır.  Ancak sağduyu ve tarihin biz sıradanlara öğrettiği çıplak gerçek ise, çağdaş değerleri ve evrensel kabulleri engel ve yıkılması gereken putlar olarak gösteren bu akıl tutulmasına dayalı ve cambaza baktıran reel politikanın sürdürülemez olduğudur. Ancak ne yazık ki önümüzde, çok kısa vadede cumhurbaşkanlığı ve kısa vadede de genel seçimler gibi toplumsal tansiyonu çok yükseklere taşıma potansiyeli bulunan siyasal yaşamın kilometre taşları bulunmaktadır. Bu süreçte Türkiye toplumunu, altında, zaman zaman kısık zaman zaman harlı ancak sürekli ateş yanan supabı sıkıştırılmış bir düdüklü tencereye benzetmek yerinde olacaktır. Tencerenin mi yoksa supapın mı patlayacağını tecrübe etmeden umulur ki, sağduyu ve akıl galip gelerek ateşi söndürür ya da supabı gevşetir. Her yönden yanlış anlaşılmaya karşı eklemek gerekirse bu metaforda supap demokratik adımların hızlandırılmasını, tencerenin altındaki yoğunluğu giderek artan ateş ise, iktidarın hedefe doludizgin koşarken yönetmeye çalıştığı toplumsal algı operasyonunu temsil etmektedir.  

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..