Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '18

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Geziyorum... Ekincik Koyu, Dalyan, İztuzu

Geziyorum... Ekincik Koyu, Dalyan, İztuzu
 

objektifimden


Yıllar yılları kovaladı. ‘’Ahh nerede o eski bayramlar?’’ sözünü ardımda bırakalı epey zaman oldu. Günlük koşuşturmamanın yoğunluğundan, betonun ruhumuzu zapt ettiği durağan ve iç karartıcı ortamdan sıyrılmanın tam zamanı belki de birkaç günlük kaçış. Doğaya, maviye, yeşile, türlü güzelliklere kucak açış. Adı bayram tatili bile olsa.

Ve… Yine yollardayız. İple çektiğim günlerin başlangıcı.

Şimdi bu satırları kaleme alırken de yaşadığımız güzellikleri, gezdiğimiz cennet köşeleri sizlere anlatabilmenin derin hazzı.

İZDOT İzmir Doğa Tutkunları Derneği  Başkanı Murat Geçer’in hazırladığı, doyumsuz gezinin, bitimsiz anıları.

İzmir’den gecenin ilerleyen saatlerinde başladığımız yolculuğun sonunda, sabahın ilk ışıklarında Ekincik Koyu’nda bulduk kendimizi. Zeytin ve çam ağaçlarının içinde, yamaçta kurulu bir köy Ekincik. Çok uzun yıllar önce Adana’dan gelen Yörüklerin yerleştiği rivayet edilen, arıcılık ve turizm ile geçimlerini sağlayan köy halkı, bayram sabahı, namazdan sonra bayramlaşırlarken girdik köye. ‘’İyi bayramlar’’ diye el sallayarak, yöneldik kıyıya ve T şeklindeki kocaman iskelede demirli sayısız teknenin arasında bizi bekleyen tekneye.

Kaptanın hazırladığı tavşankanı çay eşliğinde, gün boyu sürecek mavi yolculuğun heyecanı içimizde.

Sanki gerçek hayattan kopmuş, kısa bir süreliğine dahi olsa rüya âleminde yaşıyor hissine kapılıyor insan.

Zaman su gibi akıyor. Kısa fasılalarla mola. Turkuaz rengi denizle hasretle kucaklaşma. Dalyan’dayız.

Dalyan’ı gördünüz mü?

Köyceğiz Gölü ile Akdeniz’in birleştiği, kuralsız bir şekilde saz öbekleri, gevşek toprak parçalarının arasında sayısız kanal. İzsiz, yönsüz ve işaretsiz. Tatlı su ile tuzlu suların birbirine karıştığı sakin bir alan.  Yolunu kaybetsen saatlerce dönüp dolanıp, aynı yere geleceğin bir döngü.

Antik çağlarda Ortaca ve Dalyan’dan akan Dalaman Çayı, depremler ve buna bağlı yer hareketleri sonucunda yatağını değiştirmiş ve bu değişim neticesinde kumlar ters yere yığılarak İztuzu Plajını oluşturmuş.  İncecik altın sarısı kumlar caretta carettalara yuva olmuş.

Teknenin yanaştığı kıyı tatlı su, İztuzu plajının olduğu yer ise masmavi renkte tuzlu Akdeniz. İztuzu plajına vardığımızda; Özel Çevre Koruma Bölgesinde yer alan plajda, hiçbir yapıya izin verilmemiş olduğunu, var olanların izale edildiğini ve sadece ahşaptan hazırlanmış, büfe, oturma yerleri, soyunma kabinleri ile sağlık kabininin olduğun gözlemledik.

İztuzu Plajının o incecik kumlarına vardığımızda da caretta carettaların yumurtalarının özel kafeslerle koruma altına alındığını, plajın sadece bir kısmının ziyaretçilerin kullanımına açıldığını gördük.

Doğayı, doğanın bize bahşettiği güzellikleri, canlıları korumak ve kollamak ne güzel. ‘’Kem gözlerden ırak olsun’’dileklerimizle bu doğa mucizesinden ayrılıp Dalyan’ın yerleşim bölgesine yol almaya başladık.

Antik Kaunos kentini ve kayalara özenle oyulmuş ve kral mezarlarını uzaktan uzağa izleyerek, Dalyan’a demir attık.

Sakin, temiz ve huzur kokan bir kıyı beldesi Dalyan.  Konaklamak isteyenler için butik oteller, pansiyonların bulunduğu Dalyan’da kısa bir zaman diliminde dahi olsa burada tatil yapmanın dayanılmaz cazibesine kapılmadım diyemem. Hatta buraya yerleşmeyi ve kalıcı olarak yaşamayı da düşünmedim değil.  Olur mu olur.

Dalyan’dan ayrıldıktan sonra, mavi yolculuğumuzun son durağı Köyceğiz’e ulaştık.

Bitti mi? Hayır, gezi izlenimlerimi ve ülkemin cennet köşelerini anlatmaya devam etmek dileğindeyim.

Sevgilerimle

Ayşen Arslangiray

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..