Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '12

 
Kategori
Beslenme
 

Gıda teröristlerine dur densin

Daha beş, on yıl öncesine kadar şehirlerde yaşayan halkımız, köylerde yetişen kendi elleriyle katışıksız saf üretilen yiyeceklerden getirenlerle, birileri dalğa geçerdi, bugün gibi hatırlarım…

Bu gün ise artık. İnsanlara kendi paralarıyla, kendisini hasta ettiren, sonra da derman, derman diye koşturtan. En ağır cezayı alması gereken, “GIDA TERÖRİSTLERİNE” bir an önce engel olmayan denetimler duymuyorlar…
Ve eskiden alay konusu ettiklerini bugün millete parayla satıp, tekrar ne olduğunu belirsiz sayısız gıdaları yediriyorlar.


Şimdi şöyle bir düşünün, bozuk bir araç ya da tamir edilmeyen bir eşya devamlı sürüklenirse, bozulmaya devam ederse. İflah olur mu?
Peki ya, siz iyileşmeye çabalarken!
Birileri sürekli size engel olmaya çalışırken, topluma herkese verilmeye çalışılan zehirleri yedikçe, nasıl iyileşeceksiniz!

Organik gıda ne demek diye bakalım önce.
“Organik tarım ürünlerini” konvansiyonel tarım ürünlerinden ayıran en temel özellikler nelermiş?
“Gıda mühendisinin ağzından, Organik gıda esasında kimyasalsız üretilmiş sertifikalı gıda demek.
Konvansiyonel tarımdan ayıran en büyük özellik tarımında ve üretiminde belirli kimyasallara belirli miktarlarda izin verilmesi ve ürünü alırken yanında size bir de sertifika gelmesidir. Belgeli yani.
Normalde siz bir yeri ekip biçtiğinizde bakanlığın izin verdiği ilaçları kullanırsınız ve buradaki tek kontrol mercii devlettir. “Organik tarım ve üretimde devlet dışında başka bir kontrol mekanizması daha var. Organik sertifika kuruluşları” Bunlar hem tarımı, hem gıda, kozmetik vb üretiminizi kontrol ederler.
Siz uygunsanız önce şirketinize, sonra da neyden ne kadar ürettiyseniz hesaplayıp miktarına göre ürüne sertifika verirler.” Diyordu…


Peki, Organik sertifikasına güvenmeyen, üreticilerin, tek bir tarla için sertifika alıp tüm ürünlerini organik olarak gösterdiğini düşünenler olmamalı mı? Demeden geçilmiyor!

Tarım Bakanlığı veya da Devlet ciddiyet ve süreklilikle denetliyor mu üreticileri? Bunun örneklerini ardı arkası kesilmeden zaten yaşıyoruz!
Esasında isim duymak da önemli değil ama insan fıtratında mutlaka çürükler olduğu gibi Gıda sektörlerindeki çürükler de ortada…


Her sektörün iyisi kötüsü, çalanı çırpanı var, organiğin neden olmasın yani?
Burada Gıda Bakanlığı’nın denetimi de önemli ama onlar normal işlerine yetişmek için bile yetersiz kalıyorlar, denetleri yetersiz…
Ayrıca esas görevli bu “sertifikaları veren firmalar da. Zaten bunun için para almıyorlar mı?”

Biraz kabaca, ama…
Biz Avrupa Birliği’ne girmek için Avrupa’nın organik kanunu aldık, çevirdik, uydurup kılıfına soktuk bir şeyler icat ettik. Artık, Avrupa’ya göre davranıyoruz ya.
Avrupalı firmalar, Türk firmalarının sertifikalandırdıkları ürünü almayın demiyor ama “alıp da kullanırsanız ürününüzü yurtdışında analiz ettirmemiz lazım, bedelini de siz verirsiniz” diyor.Dolaylı bir anlatımla Türk firmalarından “alma” demek değil mi?

… Geçen akşam haberlerde, Domates görünümlü çilek vardı, domatesten de midem bulandı ya…
Buram, buram kokan domatesler vardı bir zamanlar, kokusu onlarca metre öteden fark edilirdi.
Geniz yakardı adeta kokusu bile yeterdi insana, şimdilerde içinden çilek çıkan domatesler yiyoruz, yok artık öyle kokulu domatesler sadece domates görünümlü kırmızı renkli şeyler var.

 Örneğin, Ankara da yaşayan bozkurt ailesi pazardan aldıkları domates ile yemek hazırlığındayken karşılaştıkları durum karşısında şok oldular çünkü domates, o bildiğimiz domateslerden değil, domates görünümlü çilekti…


Şaşırtıcı değil mi?

Ya da at-eşek-domuz-köpek eti karıştıranlara karşı caydırıcı önlemler alınmağından. “Bazı Gıda teröristleri, TV ekranlarında pişkince kendilerini savunuyor ve aynı işi yapmaya devam edeceklerini söyleyebiliyorlar.”Bu alçaklıkları yapanlar, bu cesareti nasıl gösterir, kiminle çalışıyorlar! Hiç kimsenin masum insanların sağlığıyla oynama hakkı yoktur, ama birileri kendi çıkarları için görmüyor gibi davranabiliyor.

Zaten son günlerde sık, sık anılır olan genetiği değiştirilmiş ürünler diye, televizyon gazete ve radyolarda haberleri yapılıyor.
Tabii ki çoğumuzun umurunda değil, çünkü ne olduğunu dahi bilemiyoruz nasıl bir şeydir diye yorum bile yapamıyoruz, ama işte her şey ortada bu gün Gıdalarda ki sustuğumuz değişimin zararı yarın bizlerde ya da çocuklarımızda ortaya çıkacak ve giderek hastalanan bir toplum olacağız…

Diğer taraftan televizyonlar ve gazeteler istediği gibi bağıra dursunlar, heeey “Genetiği değiştirilmiş, genetiğiyle oynanmış gıdaları almayın tüketmeyin” diye… Kardeşim, o öneriyi yapanlar hiç akıl edemiyor mu?
Hiç düşünmüyor musunuz?

Herkesin durumu kendi bahçesinde yiyecekler üretmek için yok, herkes sizler gibi yüzlerce dönümlük arazilere konamamıştır, diye!
Peki, o koca çiftliklerde yaşamayanlar organik Gıdaları alamayanlar ne yapmalı?


Bunun suçlusu kim?Bu, insan sağlığıyla oynayan “Gıda teröristlerine önlemler almayanlar, değil midir? Suçlu olanlar… Bu terör kurbanlarını da yetkililer duysunlar artık. Hiç kimsenin hiçbir paranın ve makamın, masum insanların sağlığıyla oynama hakkı olmadığını anlamalılar artık…

Hasta edilen bir toplumda, sağlıklı kalmanız dileklerim.

 
Toplam blog
: 2
: 119
Kayıt tarihi
: 02.04.12
 
 

Aysel Oturak 1980 Kastamonu doğumlu, İlköğrenimi Kastamonuda bitiren yazarımız 1991 Yılla..