Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Gizli bahçeden

Gizli bahçeden
 

David Atkins, Winter Sea, davidatkins@madasafish.com


"Ne oluyor bana?"nın üstünden ne kadar geçti? Bilmem...

Bir sabah aradım seni, bir nedenden. O neden hiç yoktu ki.

Nasıl bir konuşmaydı, ne gibi bir delilikti o anda yaptığım, onu da hatırlamıyorum...

Bir kaç saat sonra bu memleketin en güzel kıyılarından birinde, ellerimizde birer bira, buz gibi havada, ayaklarımızı denize sokmak için itişip duruyorduk...

Kuzu dişi derler ya, öyle bir şey yağıyordu gökten... Gariptir ne sen ne ben üşüyorduk. Üstelik yağan kuzu dişlerine inat, kahkahalarımızla yükseliyorduk...

Planımız, çalışmakta olduğumuz projeye bakmak, biraz fikir alışverişinde bulunmaktı... Sen bir reklamcı olarak anlatacaktın bana, olmazları.. Ben bir mimar olarak anlatacaktım sana gereklilikleri...

Oraya, o deniz kıyısına nasıl gittik, hatırlamıyorum... Yapmamalı mıyım, diye düşünemedim bile... Kendimi orada, seninle el ele buldum...İki kutbun birleşimi... Dünyanın sonu...

Hani saçların uzamıştı ya... Ben onlara parmak uçlarımla dokundum. Sıcak bir yere sığındık, yaşlı bir amca vardı, bize deliymişiz gibi baktı, belki de olumlamadı ya olanları... Bu insanlar sarraftır, gözünden anlarlar ya adamın... Hani güzel bir müzik çalıyordu ya... Ben orada kayboldum. Hani sen çenemden tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdın ya... Ben orada ruhuna doydum... Hani bana "sen ilaç mısın, hemşire misin, inanamıyorum, benimle misin, şu anda bu sen misin?" diye sordun ya... Ben orada belki de yıllar sonra ben oldum...

Hep kendimize yapıyoruz... Önce bir kurallar kitabı yazıyoruz, kendi ellerimizle. Sonra içimizden birileri ona uymadı diye o birilerini katlediyoruz..

Ben kendimi katletmeye kalktım. Öpüşmenin dayanılmaz hafifliği. Ağlamanın tutsak ediciliği...

Ağladım ve oradan gitmek istedim sen beni öptükten hemen sonra... "Bunu kendine yapma, ne olur bana da yapma..." dedin ya... Kaldım. Bir küçük çocuk gibi bana sarıldın. Titredin ve sustun ya... Ben oradan hiç gidemedim...

Peki, sen ne düşünüyorsun? O günden sonra beni bir daha aramamanın nedeni ne? Ben bir hata mı yaptım, diye bin kere düşündüm.. Bunları düşünmek için her gece benim, beni okuyan herkes biliyor bunu. Tipik kadınsı ayrıntılı alternatifli düşünceler, binlerce senaryo kafamda döndü durdu. Bin türlü olasılık üzerinde kafa yordum. Neden olabilir, neden olabilir.. diye. İçimden bir yerlerden bir ses "Yahu ara ve ona sor. Deli misin nesin, adam seninleyken ne kadar güzel konuştu, her şey ne kadar güzeldi, bunun bir nedeni olmalı.. Ne yani, benim güçlü bir kadın olduğumu sanıyor ve güçlü kadınlardan hoşlanmıyor mu hala bu erkekler... Yoksa hayatında başka birileri vardı da öylesine mi vakit geçirdik biz, anlamıştı benim ne hissettiğimi de sadece denemek mi istedi..." ve binlerce konu.. Cevap bekleyen soru... Çok düşündüm ve sonradan aydım: Ben o liseli kız değilim ki... İçinden geçmeye kalktığın ateş çemberini kaldırmıyor olabilir ruhun. Ya da başka bin tane şey...

O gün ne olduysa oldu. İkimiz, bir plan yaptık, buluştuk, bir yere gidecektik ve birden arabanın direksiyonunu başka yere çevirdin. Bana mükemmel bir gün yaşattın. Bundan sonra ömrüm boyunca bir tane daha yaşamasam da mutlulukla anacağım bir gündü. Piyango çıkması gibi bir şeydi. Bunun için sana teşekkür ederim, zaten çok da acaip bir şey yapmadık, gittik ve eğlendik, hayatlarımızdan bir kaç saat çaldık, buna sen neden oldun, yoksa benim zırhlarım buna hayatta izin vermezdi. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim sana. Yine de tek günlük adam değilsin sen, kendine bu kadar eziyet etme, sen bir ömür biçilesi birisin, bunu bilmelisin. Hala güzelsin, hala güzelsin.

Ben salondaki kanepede yorganımı her gece üzerime çekiyorum, bu mutlu günü tekrar hatırlıyorum, bir hapishanede yaşayan tutsağın memleketinin her yerini özlemesi ve bir yerden bir yere giderken geçtiği otobüs duraklarını tavana bakarak tekrar tekrar sayması gibi birlikte geçirdiğimiz her dakikayı tekrar tekrar hatırlamaya çalışıyorum, ömrüm oldukça da bunu yapacağım. Ne herhangi bir vicdan azabı hissedeceğim olan bitenden ne de umut besleyeceğim sana karşı. Eğer benimle vakit geçirdiysen buna da tamam. Ben de seninle eğlendim. Güzeldi. Hayatlarımızdaki rollerimiz farklı biçilmiş, bitmesini ben istemezdim, ne yalan söyleyeyim... Ama arama zaten, bu doğru olanı. Aslında arardın sen. Konu benim yaptığım bir hata da değil, biliyorum. Dediğim gibi, içinden geçtiğin ateş çemberini kabul etmedi ruhun bence.

Evet evet, arama. Yok yok, ara ara.

Arama. Ara.

Sen bilirsin.

 
Toplam blog
: 8
: 466
Kayıt tarihi
: 24.09.08
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunuyum. Akademik kariyer ..