Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '07

 
Kategori
Anneler Günü
 

Gökyüzüne mektubum var

Gökyüzüne mektubum var
 

Necibe Hanım,

Aşkınız, sevgiliniz, eşiniz... Elimden tutardı da, beni doktora götürürdü bazen... İstediği kadar gayret etsin, doktorun kulağına "Annesi yok!" diye fısıldadığını duyardım. Göztepe'deki Hakimiyetimilliye ilk okuluna başlarken, sınıf öğretmenimize "Annesiz büyüdü efendim." dediğini de duyar ama pencereden uzaklara ama çok uzaklara bakardım.

Benim için şefkat dilenirdi aşkınız, sevgiliniz, eşiniz... Yani benim babam!

Ama siz nereden bileceksiniz?

Fatih'deki, Şişli'deki halalarım gelir aklıma... Kaşığı böyle tutacaksın çocuğum... Büyüklerinle "siz" diye konuşacaksın çocuğum... Bulunduğun yere bir büyüğün girdiğinde, ayağa kalkacaksın çocuğum... Ağlamayacak, sızlamayacak, şımarmayacak, sırnaşmayacak ve ağızını yaya yaya gülmeyeceksin çocuğum... Senin annen öldü çocuğum!

Siz bilemezdiniz tabii...

Ama inanın, ben hiç şımarmadım, sırnaşmadım, ağlamadım ve ağızımı yaya yaya gülmedim, gülemedim. Çünkü siz yoktunuz.

Akşam karanlığı çöktüğü halde eve girmeyen veletlerin analarından yediği şamarlara hasret büyüdüm ben. Kimse benim kulaklarımı çekmedi bir güzel... Elimi yüzümü acıta acıta silmedi.

Kimsecikler bana, "Seni doğuracağıma taş doğursaydım!" diye ilenmedi... İnanın ben ona da razıydım.

Ama siz yoktunuz.

Büyüdüm sizsiz, hani derler ya, koca kazık oldum. Çok kadınlar sevdim ama ben size aşıktım. Kadınlarımı hep sizinle aldattım. Hep sizin kokunuzu aradım. İstedim ki uyurken üzerimi örtsünler ve sizin gibi öpsünler yanağımdan usulca. İstetmeden soyuversinler bir elmayı ve elime tutuşturuversinler. Ellerini yakamdan içeriye sokup, "Yine terlemişsin sen." desinler.

Ama siz yoktunuz!

Hep ben soydum elmaları...Üstlerini örterken, usulca öpüverdim saçlarını... Hani belki... Onlar da beni...Sizin gibi...

Biliyor musunuz, ben hep sizi dilendim ömrüm boyunca.

Kimse de çıkarıp bir sadaka vermedi.

Çünkü siz yoktunuz.

En büyük ablam (ki kendisi de blog yazarıdır) beni size benzetir. Pek belli etmem ama ne kadar sevinirim bilir misiniz? Siz de belli etmezmişsiniz sevinçlerinizi, üzüntülerinizi. Ben size çekmişim, sizi hiç görmediğim halde.

Necibe Hanım,

Beni soracak olursanız, hep aynı işte... Ömrüm sizi aramakla geçti... Sizi... Sevginizi ve kokunuzu...

Ama siz yoktunuz!

Biliyor musunuz, yazılar yazıyorum ben. İnanın hep size dair ama sizden bahsetmeden. Koca eşek oldum, vazgeçmedim bu huyumdan. Annesiz büyüyen çocuklar yazılar yazar, bilirsiniz. Satırlarımda hep siz varsınız ve size olan hasretim.

Necibe Hanım,

Şu yakınlarda " Anneler günü" kutlanacak... Ben ki hiç kimseye anne demedim, diyemedim. Ama bu sefer elimi çabuk tuttum ve size bu mektubu yazdım.

Bilirsiniz, sevmem anneler gününü ve diğer özel günleri.

O gün geldiğinde ben( sanırım çok yakındır o gün).

Saçlarımı yana tarayıp size hazırlanacağım.

Beni bağrınıza basıp uzun uzun koklayacaksınız.

Ben de sizi koklayacağım.

Hasretimiz bitecek!

Ve ben ömrümde ilk defa "Anne" diyeceğim.

Anne diyeceğim.

Anne.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..