Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '07

 
Kategori
Tiyatro
 

Görülesi bir oyun... "Çayhane"

Görülesi bir oyun... "Çayhane"
 

Tiyatroya bilet aldıktan sonra oyun günü yaklaşana kadar büyük bir heyecan duyarım… Hele oyun günü geldiğinde o gün tiyatroya gideceğimi bilmenin hazzı bir başkadır… Binaya girişim, oyun saatini bekleyişim, oradaki insan topluluğuyla aynı havayı yani tiyatro havasını solumak, afişlere bakmak, arkadaşlarımla oyunlar, oyuncular hakkında yorumlar yapmak ayrı bir keyiftir… Ve kapılar açılır salona gireriz, beklediğim an gelmiştir, oyun başlar, her gidişim böyle mutlandırır beni…

Geçtiğimiz Pazar günü öğle sonrası seansına AKM’de büyük salonda oynanan ÇAYHANE adlı oyuna gittik arkadaşlarımla… Oyunu bundan önce izlediğim oyunun rejisörü aynı zamanda tiyatro oyuncusu olan ve oyun başlamadan beş dakika önce ışık odasına girip, tanışarak sohbet ettiğim sevgili Ayşenil Şamlıoğlu tavsiye etmişti güzel bir komedi diyerek. Onun tavsiye ettiği oyun mutlaka güzeldir diye düşünmüştüm. Güzel ne kelime muhteşem bir oyun izledik, iyi ki gitmişiz diye düşündürttü bize… Afife ödüllerinin beşini birden toplayan bir oyun nasıl güzel olmaz? Başrol oyuncusu Bülent Emin Yarar en iyi oyuncu ödülünü almış, muhteşem bir performans sergilemiş oyunda… İnanılmaz derecede sevimli, şirin mi şirin, insanın bir anda kanı kaynayıveriyor, rolünü öyle güzel oynuyor ki, sanırsınız ki gerçekten Uzakdoğulu… Daha sonra internetteki resmini gördüğümde şaşırdım bayağı, öyle yakışıklıydı ki, makyajla oyunda şirin bir Uzakdoğuluya döndürülmüştü…

Okinawa adası, tarih boyunca önce Çinlilerin, sonra Japonların ve en sonunda Amerikalıların işgal ettiği bir garip ülke… Oyun bu son işgal döneminde 1945 yılı Nisanında geçiyor. Filme de alınan Çayhane romanının yazarı, o işgal ordusunun subaylarından Vern Sneider. Yine aynı ordunun subaylarından John Patric bu ünlü romanı oyunlaştırmış ve işgale bizzat tanıklık etmiş iki kalemin yarattığı bu olağanüstü eser ortaya çıkmış.

“Amerika’nın işgal mantığı ve bu mantığın ‘öngörülemeyen’ sonuçları üzerine muhteşem bir komedi izleyeceksiniz diyor oyunun bilgilerinde, gerçekten de öyle oldu… Komediydi ama ince mesajlar da veriyordu oyun içinde…

Amerikan askerlerinin ilk sahneye girişlerinde Albayın yürüyüşüne bayıldım, geyşa rolünde Ayumi çok güzeldi, minik dans gösterisi de öyle… Hele tüm oyuncuların katıldığı dans gösterisi ayrı bir güzellikteydi… Döner sahne ve dekor muhteşemdi, her şey öyle özenerek hazırlanmıştı ki kendimi Uzak Doğu’da sandım bir an… Oyunculara canlı bir keçi de dahil edilmişti, hayvan delisi olduğumdan sahneye çıkıp sevesim geldi bu tatlı keçiyi… Tüm oyuncular muhteşemdi hiçbirini ayırıp daha güzel oynamış diyemiyorum Sakini rolünü oynayan Bülent Emin Yarar dışında, o biraz daha öne çıkıyor diğerlerinden…

Oyun sonunda oyuncuları alkış bölümü çok hoşuma gider benim, biraz önce o rolün içine girmiş sanki o kişiymiş gibi düşündüğünüz oyuncuları, sırayla karşınıza gelip alkışlarınıza selamla karşılık verirken görmek garip bir duyguya sürükler beni, büyük bir keyif alırım onları alkışlamaktan…

Gidin derim bu oyuna, tiyatro sevenlerin mutlaka görmesi gereken bir oyun… İnanın büyük bir kayıp olur seyredemezseniz, zamanım yok demeyin şartları zorlayıp gidin, pişman olmayacaksınız eminim, muhteşem bir üç saat geçireceksiniz, oyunu seyredenlerin beni onayladıklarını görür gibiyim. Param da yok diyemezsiniz öyle ucuz ki biletler, sadece altı ytl. hatta emekli ve öğrenciye dört ytl. Çıkınca yüzünüzde mutlu bir gülümsemeyle iyi ki gitmişiz diyeceksiniz…

Sevgiyle kalın… Tiyatrosuz kalmayın… :)

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..