Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Gücümüzden bir şey kaybetmedik daha…

Gücümüzden bir şey kaybetmedik daha…
 

Tam 73 sene önce bu gün…

10 Kasım 1938’de Atatürk’ü ebediyete uğurladık milletçe. O gün, tüm ülke ile birlikte dünya, bu kayıp için kuşkusuz ağladı. Çünkü dünya, çok önemli bir lideri, kişiliği yitirmişti.

Çok kısa bir ömür idi 58 yaş, çok erken yitirmiştik…

Kurduğu devlet bile henüz 16 yaşındaydı. O, kuruluşun 10. Yılındaki söylevinde, milletine çok önemli mesajlar vermişti, yapılacak daha o kadar çok şey vardı ki…

Tek devlet, tek bayrak, tek dil ile tek vatan üzerinde bir millet yaratma derdindeydi.

O günden bu güne, sadece söylemleri kaldı, ne söylediğini anlamak yerine. O’nun “Hedefini” anlamaktan çok, sadece yılda bir kez anmakla geçirdik yıllarımızı, günlerimizi.

Düşüncelerini, kafamızda bir türlü şekillendiremedik. Şekillendiremediğimiz gibi, O’nu ver düşüncelerini korumak adına “Kanun çıkarmak” zorunda bile kaldık…

Ne acı değil mi?

31.07.1951 tarihinde çıkarılan ve 7872 sayılı “Resmi Gazete”de yayımlanan 5816 sayılı kanun, yürürlük maddeleri ile sadece 5 maddeden oluşmaktadır.

“Madde 1- Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.  yukarıki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2- Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumî veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunulacak ceza yarı nispetinde artırılır. birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Madde 3- Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.
Madde 4- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5- Bu kanunu adalet bakanı yürütür.”

Yani… Atatürk’ü “Koruma”yı zihnimizde başaramadığımız için, yasa ile başarmak yolunu seçmişiz. Ne yazık ki, kanunun varlığına rağmen, Atatürk’e küfür ve hakaret serbest. Öyle ki “Atatürk’te tartışılmalı” sözleriyle her şey söylenebiliyor ve “Diktatör” bile denilebiliyor.

Elbette bunları söyleyenler, cehaletlerini ortaya koyuyorlar. Atatürk’ü anlamak ve onun çizdiği yoldan yürüyebilmek için önce “Tarih” bilgisine ve sonra da “Geleceği” düşünebilme yetisine sahip olmak gerekir. Bunu başaramamışsanız, zaten denecek bir şey yoktur.

Ölümünün 73. Yılına girdiğimizde, halen O’nu tam anlamı ile anlayabilmiş değiliz. O’nun gelecekle ilgili düşüncelerini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hedeflerini de algılayabilmiş değiliz.

Oysa Atatürk, 10. Yıl nutkunda hedefi, anlaşılır şekilde şöyle ifade etmişti, hatırlayınız.

“Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu, en büyük bayramdır. Kutlu Olsun.
Bu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın, en derin sevinci ve heyecanı içindeyim. Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir.

Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kafi görmeyiz.

Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.”

73 yıldan bu yana, iki adımda bir sağa, iki adımda bir sola yalpalayarak yürüdüğümüz için, hedefe bir türlü varma imkânına sahip olamıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran milletin lideri Atatürk’ü anlamayanların başında ise, ülkenin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik fikir ve icraatların içinde olanlardır.

Bütün etnik farklılıklarıyla birlikte “Milli mücadele” veren ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuran bu millet, bundan sonra da “Ayrılıklara” izin vermeyeceği gibi, Atatürk’ün 10. Yıl nutkunda da ifade ettiği gibi, “…Muasır medeniyetler seviyesine…” ulaşmak için gerekeni yapmaya gücü ve iradesi vardır.

10 KASIM 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..